Nuh Köklü’nün Avukatı Mehmet Ümit Erdem’in konuyla ilgili açıklaması ise şöyle:
'Nuh Köklü duruşmasında sanığın saldırıya uğrayan topluluğa olan husumetini açığa çıkartmak üzere BİMER yazısını da birlikte değerlendirdiğim aşağıdaki sorularım üzerine Akşam, Güneş, Sabah ve Yeni Akit gazeteleri manşetten “densiz avukat” “cinayetten beter” gibi başlıklarla haber yapmışlardı.
Bugün elime geçen tebligatla, haberlerin çıktığı 7 Ağustos tarihli Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga imzalı yazı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne “adli ve disiplin yönünden kanuni işlem yapılarak sonucundan bilgi verilmesi” talepli yazı yazıldığını öğrendim.
Anılan yazı üzerine Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 11 Ağustos tarihinde Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazarak, hangi baroya kayıtlı olduğumun ve sicil numaramın tespiti, henüz hakkımda soruşturma izni verilmediğinden “beyanda bulunan” sıfatıyla ifademin alınarak fezleke ile gönderilmesi, adım ve TC kimlik numaramın fezlekede mutlaka belirtilmesini talep etmiş.
Türk Ceza Kanunu’nun “İddia ve Savunma Dokunulmazlığı” başlıklı 128 maddesi açıkken; (Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnatlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.“ savunma sırasında sorduğum soru nedeniyle soruşturma açılması açıkça hukuksuz bir durum. Bu uygulama savunma mesleğinin uzun mücadelelerle edindiği kazanımlarına da saldırı. Ancak görülüyor ki, emir büyük yerden. İfade için 10 günlük süre var. Bu süre içinde bu gelişmeyi Nuh Köklü dava komitesi olarak değerlendirip, kalabalık bir avukat grubu ile savcılığa gideceğiz. Bu hamlelerle duruşmaya ilişkin motivasyonumuzu etkilemek isteseler de, duruşma günü daha hazırlıklı ve daha kalabalık olacağız.
İfade için 10 günlük süre var. Bu süre içinde bu gelişmeyi Nuh Köklü dava komitesi olarak değerlendirip, kalabalık bir avukat grubu ile savcılığa gideceğiz.
Bu hamlelerle duruşmaya ilişkin motivasyonumuzu etkilemek isteseler de, duruşma günü daha hazırlıklı ve daha kalabalık olacağız.
Sorduğum sorular ve sanığın cevabı duruşma zaptında şu şekilde:
Müşteki Sedat Köklü vekili Av.Mehmet Ümit Erdem'in nezamandır bu dükkanda çalışıyorsunuz, bu insanları önceden tanıyor musunuz, orda Yel Değirmeni Dayanışması diye birşey hiç duydunuz mu, Kasımpaşadaki Seyit Hasan Hüsamettin Hazretlerini tanır mısınız, Eyüp Fatih Şaban Nurullah Hazretlerini tanır mısınız, abiniz BİMER yolu ile başvurduğu ve dosyaya giren evrakta bahsini ettiğimiz zatlardan bahsetmektedir, Nuh Köklü'nün AKP'ye karşı davranışlarda bulunduğu ve gezi olaylarında bulunduğuna dair duyumlarınız oldu mu, Recep Tayyip Erdoğan'ın esnaf gerektiğinde polistir, askerdir, alperendir, gerektiğinde şehittir, kahramandır, bulunduğu yerin güvenliğini sağlar şeklinde birşey duydunuz mu kendinizi bu pozisyonda mı hissetiniz, neden polisi aramak yerine ağır bir silahla insanların üzerine yürüdünüz, önce sopayla gidiyorsunuz, sonra bıçakla gidiyorsunuz, şeklindeki sorusu üzerine,
Sanık Serkan cevaben: 20 yıldır bu dükkanda çalışıyorum, ben bu kişileri önceden tanımam, alışveriş yapıp yapmadığını hatırlamıyorum, benim müşterilerim sabittir, Yel Değirmeni Dayanışması diye birşey duymadım, böyle aktivitelerle ilgilenmem, evimden işime giden bir kişiyim, Seyit Hasan Hüsamettin Hazretlerini ve Eyüp Fatih Şaban Nurullah Hazretlerini de tanımam, abimin dükkanı evi yolu ayrıdır, abimin Bimer'e yazdığı husus beni alakadar etmez, ben kendimi polis gibi gören bir kişi değilim, herkes kendi vazifesini görür, ben ikinci kez gittiğimde sana mı soracağız nerde kar topu oynayacağımızı diye bana söylemişlerdi, benim polisi o zaman aramamamın sebebi daha evvel dükkanımın yan tarafında cinayet oldu ancak polis zamanında gelmedi, ben kendi istikametimi belirledim, onlardan kaçtım, dedi.'