Gazeteci Kadri Gürsel'in 17 Yıldır Çalıştığı Milliyet ile Yolları 'Ayrıldı'

Milliyet, Suruç Katliamı sonrası isim vermeden Erdoğan'ı sorumlu tutan  tweetler'inden dolayı Ahmet Kadri Gürsel ile yollarını ayırdı. Gazete, Gürsel'in yaptığı yorumların gazetecinin etik kurallarıyla bağdaşmadığı ve grubun yayıncılık anlayışı ile de 'ters' düştüğünü duyurdu.

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

'Yorumlar, gazetecinin etik kurallarıyla bağdaşmadığı gibi grubumuzun yayıncılık anlayışı ve sorumluluğuyla da ters düşmektedir'

Gazete, Gürsel'le ayrılığını resmi sitesinde, 'Kamuoyuna duyuru' yazısıyla duyurdu. Yazıda şu ifadelere yer verildi

'Suruç'ta meydana gelen vahim terör saldırısında 32 vatandaşımız yaşamını yitirmiş, 100'den fazlasının yaralanmış olmasının tüm ülkede yarattığı üzüntü kamuoyunun malumudur.Bu vahşetin yol açtığı can kayıpları karşısında, ülkemizin büyük acısını paylaşmak, terör eylemi ve örgütünü kınamak amacıyla yabancı devlet adamlarının Türkiye'deki mevkidaşlarını arayarak taziyelerini bildirmelerine ilişkin olarak, yazarımız Sn. Ahmet Kadri Gürsel'in yaptığı yorumlar, gazetecinin etik kurallarıyla bağdaşmadığı gibi grubumuzun yayıncılık anlayışı ve sorumluluğuyla da ters düşmektedir. Birlikte çalışma ortamımızı tahrip eden bu tutumu nedeniyle Sn. Ahmet Kadri Gürsel'le yollarımız 22.07.2015 tarihi itibarıyla ayrılmıştır.'

Kadri Gürsel kimdir?

1961 doğumlu Kadri Gürsel gazetecilik mesleğine 1986 yılında başladı. Çeşitli gazete, dergi ve haber ajanslarında çalışan Kadri Gürsel aynı zamanda Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) Türkiye Ulusal Komitesi Başkanıdır.

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

Kadri Gürsel, 1998'de Milliyet grubunun haftalık olarak yayımladığı Artı Haber adlı derginin yazı işleri müdürlüğünü yapmıştı. Ardından gazetenin dış haberler müdürlüğüne getirilen Gürsel, 2008 yılının sonuna kadar bu görevde bulunmuştu. 2007'de başladığı köşe yazarlığı görevine geçtiğimiz gün son verildi. Kadri Gürsel'den henüz konuya ilişkin bir açıklama gelmedi.

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

Kadri Gürsel yayınlanmayan yazısını ise kadrigursel.com adlı sitesinden yayınladı.'Kullanışlı bir katliam' başlığıyla işte Gürsel'in yayınlanmayan o yazısı:

'20 Temmuz’da çoğu genç 31 solcu aktivistin ölümüyle sonuçlanan Suruç’taki katliamın bir benzeri 5 Haziran’da, seçimden sadece iki gün önce Diyarbakır’daki HDP mitinginde düzenlenmek istenmişti.

Diyarbakır’daki miting alanında patlayan iki bomba dört kişinin ölümüne 50 civarında kişinin de yaralanmasına yol açtı.

O gün o bombalar Suruç’taki gibi çok daha kanlı bir tablonun doğmasına neden olsaydı, kitlelerin öfkesi seçim öncesinde kontrolden çıkabilir miydi?

Bir öfke patlamasının sonuçları sandığa nasıl yansırdı?

İşte şimdi bu toplumsal öfkenin kontrolü konusunda kafa yorulması gereken bir kavşak noktasındayız.

7 Haziran öncesinde HDP’nin seçim büroları kurşunlandı, kundaklandı; Adana ve Mersin’de bombalı saldırıya uğradı. Şans eseri ölen olmadı.

Ağrı Diyadin’deki ağaç dikme şenliğine düzenlenen tuhaf operasyonu da hatırlatalım...

Provokasyonları düzenleyenler 7 Haziran öncesinde amaçlarına ulaşamadılar. HDP’nin tabanı sokağa dökülmedi; PKK savaş başlatmadı. Ve nihayetinde seçim barajını rahatlıkla geçerek parlamentoya 80 milletvekili sokan HDP, AKP’nin tek parti iktidarını yitirmesinde büyük rol oynadı.

Burada bir parantez açıp Erdoğan’ın MHP’ye, “İmralı süreci”ne tepkinin neticesinde gittiğini varsaydığı AKP oylarını geri almak için yakın tarihin en milliyetçi seçim kampanyasını yürüttüğünü, diyalog masasını devirdiğini ve hatta “Kürt sorunu yoktur” dediğini de eklemek gerek.

Meydanlara inen Erdoğan belki oyların bir kısmını partisine geri kazandırmıştır ama gördük işte, yetmedi.

AKP ilk kez sandıkta yenildi. Saray’ın bünyesi ise ne yenilgiyi kabul etti ne de yenilginin icabı olan koalisyon fikrini...

Saray’da her türlü koalisyon ihtimalini geçersiz kılıp sonbaharda erken seçime gitmek için seçimi izleyen ilk günlerde pozisyonlar alındı.

Şimdi Saray’ın istediği, CHP ile koalisyon seçeneğinin de tez vakitte savuşturulmasıdır.

Suruç katliamı tam da bu konjonktürde düzenlendi.

Öldürülenler, kimisi henüz 20 yaşında bile olmayan öğrenciler, genç insanlar... Ruhunda vicdanın kırıntısı kalmış insanları bile isyan ettirecek kadar yürek paralayıcı bir tablo var karşımızda.

Ya ölenlerle benzer duygu ve düşünce dünyasını paylaşan yüzbinlerce, milyonlarca insan?

Çok zor, çok...

7 Haziran’a kadar tezgahlanan provokasyonlar karşısında yumruklarını sıkarak sandığa gitmiş büyük bir kitle söz konusu...

Şimdi ne olacak?

Şiddeti geçerli görenlerin istediği mi olacak?

İlk işaretler iç açıcı değil.

Dün iki polis memurunun Ceylanpınar’da öldürülmesini PKK’nın militan gençlik grubu HPG üstlendi.

Bunun muhtemel bir erken seçim öncesinde bölgenin içine sürükleneceği yeni bir terör sarmalının habercisi olmamasını umalım...

Suruç katliamına misilleme amaçlı saldırı ve cinayetler yeni bir şiddet dalgasını tetiklerse bundan en çok, ilk erken seçimde HDP’yi baraj altına indirme ve MHP’ye giden oyları da geri alarak yeniden tek başına iktidar olma hayalini kuranların faydalanacağı açıktır.

Suruç katliamını kullanışlı yapan da budur.'

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı