Gaz Odasına Kapatılanlar, Diri Diri Yakılanlar... Daha Güçlü Bir Irk Yaratmak için Uygulanan Öjeni Programları

Binlerce yıldır bilim dünyasında birbirinden ilginç amaçlarla birçok çalışma yürütülüyor. Bilim tarihi boyunca bazı çalışmaların etkisi tüm dünyayı derinden sarstı ve sarsmaya devam ediyor. Bazı çalışmaların dünyayı bu kadar çok etkilemesinin altında dehşet verici olaylar ve ölüme sebep olan kötü amaçlar yatıyor. Bunlardan biri de öjeni. Şeytani amaçlarını gerçekleştirmek isteyen kötücül insanların elinden çıkan karanlık ve korku dolu bu olay, sizleri şoka sokacak!

Öjeninin amacı, güçlü bir ırk oluşturmak.

Öjeni, Yunancada eu-genes yani 'iyi doğan' anlamına geliyor. Genel olarak 'insan genlerinin kalitesini düzeltmeyi ve iyileştirmeyi amaçlayan tüm etkinlikler' şeklinde tanımlanıyor. Daha sağlam bir ırk yaratmak, ırkları güzelleştirmek ve estetik hâle getirmek için canlıların genleriyle oynanıyor. Öjeninin genel mantığında 'Güçlü olan hep kazanır ve zayıf olan işe yaramaz.' düşüncesi yatıyor. Öjeni de bu noktada bu durumu hızlandırmak için zayıf insanları kısa yoldan etkisiz bırakarak yıkılmaz ırkı oluşturmayı hedefliyor. Yani tarih boyunca öjeni; zayıf görülen insanların kısırlaştırılmasına, öldürülmesine ve korkunç işkencelere maruz kalmasına sebep olan uygulamaların tümü olarak karşımıza çıkıyor.

Öjeninin ilk izleri, özgürlükler ülkesi Amerika'da ortaya çıkıyor.

Öjeni; Platon'a, Spartalılara, Romalılara, hatta bazı kişilerce Evrim Teorisi'ne bile dayandırılıyor ama Amerika 20. yüzyılda öjeniyi yasal ve planlı bir şekilde yürütmeye başladığından öjeninin ilk izlerinden sayılıyor. İlk olarak Connecticut eyaletinde 1896 yılında çıkan Medeni Kanun ile epilepsi hastaları ve akıl sağlığı yerinde olmayanların evlenmesi yasaklanıyor. Bunu takip eden yıllarda Amerikan Üreme Kurumu, Irk Düzeltme Kurumu, Ojeni Kayıt Ofisleri, Kısırlaştırma Uygulamaları yürürlüğe girdi. Bunlarla beraber devlet; üreme, evlilik denetimi, aile ve genetik özelliklerin takip edilmesi, uyumsuz olanların tespit edilmesi konularında sıkı bir uygulama başlattı ve uyumsuz olanları kısırlaştırdı. Yeni nesilleri hastalıklardan korumak için binlerce insanın üreme yetisi, rızası dışında elinden alındı. Yani kimin üreyip üremeyeceği, tamamen devletin elindeki bir güce dönüştü.

Asıl amaç üstün beyaz ırkın (!) korunmasıydı.

Zayıf ve uyumsuz olarak tespit edilenler genelde göçmenler, azınlıklar ve fakirlerdi. Asıl amaç düşünüldüğünde üstün beyaz ırkın (!) azınlık genleriyle kirlenmemesi fikri ortaya çıkıyordu. Devlet yetkilileri, kısırlaştırmayla bu kirli genlerin (!) temizlenmesinin mümkün olacağını düşündü. Bunu yaparken de insanların onayını almadı. Hatta bazen insanlara, onları kısırlaştıracaklarını bile söylemediler. Mesela apendiksin alınması gibi bazı basit ameliyatlar yapılırken kısırlaştırma operasyonu da gerçekleştiriliyordu. Çocuklar tedavi edilmeden önce anneden çocuk için kısırlaştırma onayı alınıyordu. Eğer onaylamazsa çocuk ölüme terk ediliyordu.

"Bu kadar embesil ile yaşadığımız yeter!"

Bu korkunçluk serisi halk tarafından tepki almadı. Anayasal süreçte kısırlaştırmanın hiçbir kanunu ihlal etmediğini açıklandı. Hakimlerden biri ise 'Bu kadar embesil ile yaşadığımız yeter!' diyerek öjeniyi savundu. Amerika'nın bu acımasız uygulamaları, birçok ülkeyi ama en çok da Almanya'yı etkisi altında aldı ve böylece bu korku filmi devam etti.

Öjeninin esintileri sürüyordu, başrolde ise Almanya vardı.

Amerika'nın izini takip eden Almanya, ırk temizliğini çok daha vahşi yollarla yaptı. Önce Hitler farklı stratejiler kullanarak iktidarın başına geçti. Halkı etkisi altında aldı ve Alman ırkının en üstün ırk olduğuna inandırdı. Bunu yaparken uyguladığı Nazi propagandasının merkezine ırk temizliğini ve öjeniyi koydu. İktidara gelir gelmez bu uygulamaları hemen başlattı. Çıkardığı kanunlar yüzünden doktorların ürememesi gereken insanları devlete bildirilmesi gerekiyordu. Eğer bildirmezse doktorlar ağır cezalar alıyordu. Bu insanlar, devlet kontrolünde zorla kısırlaştırıldı. Zaman geçtikçe kısırlaştırmanın yetersiz ve yavaş bir yöntem olduğu düşünüldü. Irk temizliğini hızlandırmak için daha etkili yöntemlerin arayışına geçildi. Bu doğrultuda öldürmenin gerekliliğine karar verildi ve Ötanazi Merkezleri açıldı. Burada akıl sağlığı yerinde olmayanlar, hastalar ve engelliler rızası olmadan öldürüldü.

Hikâye, acımasızlıklarla daha karanlık bir hâle büründü.

Bu sürecin devamında korkunçluğun ve acımasızlığın seviyesi de arttı. Dehşet verici yöntemlerle öldürme işlemlerine geçildi. Hastalar bir otobüse kapatılıyordu ve içeriye egzoz gazı verilerek öldürülüyordu. Bunun ardından gaz odaları açıldı, toplama kampları kuruldu ve burada başka ırktan olanları, zayıf insanları (!) acı dolu işkencelere maruz bıraktılar. Bu insanları diri diri yaktılar ve ölümcül deneyler için kullandılar. Bu süreç boyunca halka 'Sağlıklı ve güçlü insanlar hayatlarını savaşta kaybederken işe yaramaz, engelli ve hasta insanların yükünü neden onlar çekiyor?' denildi. Böylece halk, bu acımasız uygulamanın mantıklı ve doğru olduğunu düşündü.

Bilim uğruna her şey mübah mıdır?

Bilimsel olarak bakıldığında öjeninin insanların gen havuzunu iyileştirebileceği söyleniyor ama etik değerler açısından çok zalimce olduğu su götürmez bir gerçek. Bilim tarihinin kara lekelerinden biri olan öjeni uygulamaları dünyayı derinden etkilemeye hâlâ devam ediyor. Etik dışı düşüncesinin aksine bazı kişilerce mantıklı bir bilimsel uygulama olduğu savunuluyor. Peki, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Reenkarnasyon mu? Hatay'da Bir Kadın Önceki Hayatında Hamileyken Kocası Tarafından Öldürüldüğünü İddia Etti!
FBI ve CIA Bile Onlardan Çekiniyor! Dünyanın En Korkunç İnsanlarının İşlediği Cinayetler Kanınızı Donduracak
Olmaz Olsun Böyle Aşk: Takıntılı Olduğu Kadının Cesedini Mezarından Çıkarıp Tam 7 Yıl Onunla Yaşayan Adam
Bu Uğurda Canından Oldu: Tarihin İlk Transseksüeli Einar Wegener'in Lili Elbe'ye Dönüşüm Hikâyesi

Popüler İçerikler

Serdal Adalı, Ricardo Quaresma'ya Jübile Yaptıracağı Tarihi Açıkladı
Asgari Ücretin Açıklanmasından Sonra Cumhurbaşkanı’na Mesaj Atan Kadir İpek Gözaltına Alındı
Wanda Nara ile Yasak Aşk Yaşadığı Öne Sürülen Keita Balde Sivasspor'dan Gönderildi
YORUMLAR

Katılıyorum. Zayıf insanların sorumluluklarını dolaylı olarak niye güçlü çeksin ki ? Güçlünün işi, büyük balık misali zayıfı yemektir. Ha bu arada kendi hayatını illa 2. Bir insana ihtiyaç duyarak yada hasta doğan (sma vb) bebeklerin ailesine ötenazi imkanı verilmeli bence. Hem aileye hemde bebeğe, hemde diğer insanlara ömür boyu yetecek gereksiz bir yükten bahsediyoruz

10.08.2022

Saçma sapan konuşma her insanın yaşama hakkı var!

16.07.2022

Anadolu comarligini torpulayen bir sistem bulun yeter hocam,Muge Anli ensest katliam senaryolarindan gina geldi.

20.07.2022

Herşey mübah değil o zaman Joseph Mengele, ye ödül mü verelim. Auswitch,treblinka,dachau,matthausen, sobibor ve yüzlerce kamp o zaman faşistler bilim adı altında her şeyi yapsın?

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ