Gaia Adlı Uzay Aracının Yeni Verileri Samanyolu Galaksisinin En Ayrıntılı Görseline Ulaştı

1,6 milyar yıldız, 11.4 milyon galaksi, 158 bin asteroit, ve bir uzay aracı. Avrupa Uzay Ajansı'nın 2013'te uzaya fırlattığı Gaia uzay aracı, Samanyolu'nda bir milyardan fazla yıldızın haritasını çıkarma hedefini çoktan aştı. 13 Haziran'da görev, bu haritayı yeni boyutlara genişleterek yüz milyonlarca yıldızın daha ayrıntılı ölçümlerini ve - ilk defa - asteroitler, galaksiler ve yıldızlar arasındaki tozlu ortamı bu kadar detaylı bir şekilde yayınladı.

Cenevre Üniversitesi'nde yıllarca Gaia üzerinde çalışan bir astrofizikçi olan Laurent Eyer, "Birdenbire bir veri selimiz oldu" diyor.

Eyer, astronomideki bazı konular için yeni sonuçların daha önce alınan tüm gözlemlerin yerini etkili bir şekilde aldığını söylüyor. 'Yeni veriler çok daha daha iyi.' diyor. 2014'ten 2017'ye kadar toplanan yeni veriler binlerce yıldızın yüzeyinde şaşırtıcı derecede büyük 'yıldız depremlerinin' varlığı da dahil olmak üzere bazı keşiflere yol açtı. Ancak her şeyden çok bu uzay aracının ana hedefi, gökbilimciler için yıldızların, gezegenlerin ve tüm galaksilerin nasıl oluştuğunu ve geliştiğini anlama çabalarına yardımcı olmak.

İşte verilerin çözülmesine yardımcı olabileceği uzun süredir devam eden bulmacalardan birkaçı.

Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağı, tarihin bir karmaşasıdır. Dünya ve diğer gezegenler oluştuktan sonra, arta kalan kayalık yapı taşları birbirine çarparak geride karmakarışık parçalar bıraktı. Ancak bilim insanları, bireysel asteroitler hakkında yeterince bilgi sahibi olurlarsa, bu kayaların ne zaman ve nereden geldiklerini de yeniden yapılandırabilirler. Ve bu da, güneş sisteminin ilk günlerine bir bakış sağlayabilir.

Massachusetts'teki Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nde astrofizikçi olan Federica Spoto, Gaia'nın devasa yeni veri kümesinin bu bulmacayı çözmeye yardımcı olabileceğini söylüyor.

Çünkü bu devasa veri küresi, aynı zamanda 60 binden fazla asteroidin kimyasal yapısıyla ilgili verileri de içeriyor. Ki bu sayı, diğer araçları kullanmadan önce araştırmacıların bu tür ayrıntılara sahip olduğundan tam altı kat daha fazlası. Bu bilgi, asteroitlerin parçalanan kökenlerine kadar izini sürmek için gerekli olabilir. Spoto, “Zamanda geriye gidebilir ve güneş sisteminin tüm oluşumunu ve evrimini anlamaya çalışabilirsiniz. Bu, Gaia programından önce düşünemeyeceğimiz kadar büyük bir şey.' diyor.

Berkeley'deki California Üniversitesi'nde astrofizikçi olan Alessandro Savino, "Yaş ölçümü yaparken, bir milyar yıl kadar bir belirsizliğe sahip olmak alışılmadık bir durum değil" diyor.

Parlaklık veya konumun aksine, yaş doğrudan görülebilir bir şey değildir. Gökbilimciler, ölçebileceklerinden yaşları tahmin etmek için yıldızların nasıl evrimleştiğine dair teorilere güvenmek zorundadır. Gaia araştırmasının geçmiş versiyonları siyah beyaz bir yıldız fotoğrafı gibiyse, yeni araştırma programı eski siyah beyaz fotoğraflardan renkli görsellere geçmek gibidir denilebilir. Çünkü yeni araştırma yıldızların sıcaklıklarını, yerçekimlerini ve kimyalarını ölçerek yüz milyonlarca yıldıza daha derin bir bakış sağlıyor. Spoto, 'Yıldızları uzayda birer nokta olarak görüyor olabilirsiniz, ancak yıldızların bundan çok daha komplike şeyler olduğu açık. Gaia'nın bizlere verdiği şey de tam olarak bu.' Bu tür ölçümler yeni olmasa da, Samanyolu'nda daha önce hiç böyle bir ölçekte veri toplanmamıştı.

Her ne kadar statik görünse de, Samanyolu aslında daha küçük galaksilerle beslendiği bir öğün programına sahip.

Hatta şu sıralar bir tane galaksiyi yutuyor bile. Strasbourg'daki Uluslararası Uzay Üniversitesi'nden astrofizikçi Bertrand Goldman, 'Ancak on yıllardır, bu kozmik birleşmelerin ne zaman ve nasıl gerçekleştiğine dair tahminler, galaksimizden elde edilen kanıtlarla çelişiyor.' diyor. Goldman, 'Bu uzun zamandır tartışmalı bir konuydu, ancak Gaia'nın kesinlikle bu duruma ışık tutacağını düşünüyorum' diyor. Bu durumu anlama özelindeki anahtar problem, Samanyolu'ndaki farklı yapıları ayırabilmek ve kaç yaşında olduklarını görebilmek. Gaia'nın en son araştırmaları iki şekilde yardımcı oluyor: Yıldızların kimyasının haritasını çıkararak ve hareketlerini ölçerek. Araştırmanın önceki versiyonları, milyonlarca yıldızın nasıl hareket ettiğini iki boyutta tanımlıyordu. Yeni katalog, tam 3 boyutlu yörüngelere sahip yıldız sayısını 7 milyondan 33 milyona çıkarıyor.

Bunun, evrende bulunduğumuz yerin ötesinde etkileri var.

Evrendeki kütlenin çoğu Samanyolu gibi galaksilerde toplanır, bu nedenle kendi galaksimizin nasıl çalıştığını bilmek, evrenin de nasıl çalıştığını anlamak anlamına geliyor. Ve bilim insanları galaksilerin görebildikleri kısımlarını ne kadar çok anlarlarsa, yer çekimi uygulayan ancak ışıkla etkileşime girmeyen gizemli madde olan karanlık madde hakkında o kadar çok şey öğrenebilirler. Gökbilimciler bu en son veri setini çıkarırken bile, şimdiden gelecekteki bilgi hazinelerini bekliyorlar. Bir sonraki araştırma turuna yıllar var, ve bu turun binlerce ötegezegenin keşfedilmesine olanak sağlaması, nadir kara delik ölçümleri üretmesi ve gökbilimcilerin evrenin ne kadar hızlı genişlediğini ölçmelerine yardımcı olması bekleniyor. Bunun nedeni kısmen, Gaia'nın uzaydaki nesnelerin hareketini izlemek için tasarlanmış olmasıdır ve bu ölçümü yapması, doğal olarak zaman geçtikçe kolaylaşır. Böylece Gaia'nın gözlemleri gitgide daha güçlü hale gelecek. Savino, 'İyi bir şarap gibi, zaman geçtikçe değeri artıyor' diyor.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir

Uçsuz Bucaksız Galaksimiz Samanyolu Hakkında Ufkumuzu Açacak 12 İlginç Bilgi
Galaksimizin Merkezindeki Kara Delik İlk Kez Görüntülendi 🔭
NASA, Samanyolu Galaksisi'nin Merkezindeki Kara Delikte 'Sızıntı' Tespit Etti

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!