17 Nisan’da hayatını kaybeden Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez, yalnızca ortaya koyduğu yapıtlarla değil hayatı ve kişiliğiyle de dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biriydi. İşte Nobel ödüllü Márquez hakkında bilmeniz gereken on şey:
- Ona göre hukuk okumaktan daha önemli şeyler vardı.
Bogotá’daki Colombia Üniversitesi’nde hukuk öğrenimine başlayan Márquez, mezun olmadan okuldan ayrılarak gerçek tutkusunu kovalamaya başladı.
Márquez, gazeteci olmasına rağmen ses kayıt cihazlarından nefret ediyordu. 1981’de Paris Review’a verdiği bir röportajda not alma sistemini şöyle açıkladı: “Sorun şu ki röportajın kayıt altına alındığını bildiğiniz anda tavrınız tamamen değişiyor. Kişisel olarak ben hemen savunmaya geçiyorum örneğin. Bir gazeteci olarak ses kayıt cihazlarını kullanmayı hâlâ öğrenemediğimizi düşünüyorum. Bence en iyi yöntem, gazetecinin herhangi bir not almadan yaptığı uzun sohbet. Sonrasında ise gazeteci, konuşmadan aklında kalanları hatırlayıp hissettiklerinin bir izlenimini yazabilir; kullanılan sözcükleri tam olarak hatırlaması şart değil. Bir başka kullanışlı yöntem ise not almak ve sonra bu notları, röportaj yapılan kişiye mümkün olduğunca sadık kalarak yorumlamak. Kayıt cihazlarıyla ilgili asıl sorun, röportaj yapılan kişiye sadık kalmaması, çünkü konuşma sırasında bir pislik olduğunuz zamanlarda bile kaydetmeyi sürdürür.
- Büyükannesinden etkilendi.
1965’te ailesiyle yaptığı bir tatilden eve dönerken Gabriel García Márquez bir aydınlanma yaşadı: “Hikâyelerimi, büyükannemin kendi hikâyelerini anlattığı gibi anlatmalıyım.” Eve geldiğinde masanın başına oturdu ve tek bir gün bile sektirmeden çalışarak Yüzyıllık Yalnızlık’ı bitirdi.
- Kuşakdaşları tarafından her zaman sevildi.
“Büyülü gerçekçilik” akımının bölgedeki en önemli savunucularından olan Márquez, aynı kuşaktan edebiyatçıların her zaman övgüsünü kazandı. Şilili şair Pablo Neruda, Time’a yaptığı açıklamada Yüzyıllık Yalnızlık’ın, “Cervantes’in Don Quijote’sinden beri İspanyolca’daki en önemli ürün” olduğunu belirtti.
- Márquez, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan sekiz Latin Amerikalı yazardan biri oldu.
Açıkçası Nobel Edebiyat Ödülü alması onu oldukça korkuttu. Kolombiya’da yayımlanan El Tiempo’ya göre 20 Ekim 1982’de ödülü kazandığını bildiren telefonu aldığında baştan aşağı titremeye başladı ve evde yalnız kalmamak için arkadaşı Alvaro Mutis’in evine gitti. Mutis onu o durumda gördüğünde karısıyla tartıştığını düşündü. “Daha da kötü,” diye cevap verdi Márquez. “Bana Nobel ödülü verdiler.”
- Nobel ödüllü bir başka Latin Amerikalı yazar Mario Vargas Llosa ile büyük bir anlaşmazlık yaşadı.
Perulu yazar Llosa, Mexico City’de bir sinemada Márquez’in yanına geldi ve suratına bir yumruk attı. Bir dedikoduya göre eskiden iyi arkadaş olan ikili, siyasi bir mesele sebebiyle tartıştı. Ancak olaydan sonra Márquez’in morarmış gözünün bir fotoğrafını çeken fotoğrafçı Rodrigo Moya, anlaşmazlığın nedeninin Vargas Llosa’nın karısı olduğunu söyledi.
- Fidel Castro’yla arkadaştı.
Márquez sol eğilimli siyasal düşünceleri olan bir yazardı, Fidel Castro’nun yakın arkadaşıydı ve 1960’larda Küba hükümetinin denetimindeki Prensa Latina’da çalıştı.
- Onlarca yıl boyunca Amerika’ya girişi engellendi.
New York Times’a göre Amerikan hükümeti Márquez’e vize vermeyi otuz yıl boyunca reddetti. Bunun büyük olasılıkla en büyük nedeni, Márquez’in Washington’a karşı olan hükümetlere verdiği destek ve Fidel Castro’yla olan arkadaşlığıydı. Eski ABD başkanı Bill Clinton, yasağı doksanların ortalarında kaldırdı.
- Yarım yüzyıldan uzun bir süre aynı kadınla evliydi.
Gabriel García Márquez, Mercedes Barcha’yla 1958’de evlendi.
- İspanyolca kitap satışında yalnızca İncil’i geçemedi.
Yalnızca İncil, İspanyolcada Gabriel García Márquez’in kitaplarından daha çok sattı.
Kaynak: Huffington Post