Güney Afrika'nın Johannesburg kentinin kuzeyindeki tozlu tepeler uzun süredir madenciler ve polis güçleri arasındaki çatışmalara sahne oluyor.
Dünyanın en büyük platin madeni olan Marikana madeninin çalışanları tam 5 aydır grevde.
Bu aynı zamanda Güney Afrika'nın bugüne kadar yaşadığı en uzun süreli grev.
'Artık bitmesini istiyoruz. Okula aç gidiyoruz ve konsantre olamıyoruz' diyen 18 yaşındaki Thabiso'nun çevresini saran arkadaşları onaylarcasına başlarını sallıyor. Thabiso ve arkadaşları her gün okula gitmek için şimdi sakin gözüken Marikana madeninin gri binalarının önünden geçiyor.
2012 yılında polis tam da bu noktada grevdeki işçilerin üzerine ateş açmış ve 34 madenciyi öldürmüştü.
Anneler şafak sökmeden yol kenarlarında toplanıyor ve yardım kuruluşlarının dağıtacağı gıda yardımlarını beklemeye başlıyor.
'Artık paramız da kalmadı. Sefalet içindeyiz. Ama öfkeliyiz de. 12.500 istiyoruz' diyen Wendy, soyadını söylemek istemiyor.
Wendy'nin bahsettiği, 12.500 rand (yaklaşık 1200 ABD Doları), madencilerin yeni işe başlayanlara ödenmesini talep ettği ücret.
Grevin başlamasından hemen önce kurulan Maden İşçileri ve İnşaat Çalışanları Sendikası, bu ücretin müzakereye dahi açık olmadığını söylüyor.
Bölgede faaliyet gösteren üç büyük maden şirketi Lonmin, Amplats ve Impala ise talep edilen ücretin hiçbir şekilde makul olmadığını söylüyor ve 12.500 randın şu anki ücretin üç katı olduğunun altını çiziyor.
Sendika ve şirketlerin yöneticileri arasında müzakere girişimleri devam ediyor.
Madenciler ise kararlı. '12.500'ü alana kadar savaşacağız. Alamazsak hepimiz ölmeye bile hazırız' diyen grevdeki maden işçisi Kaiser Madiba, bizimle konuşurken bir yandan da arkadaşlarıyla 'casino' adlı iskambil oyununu oynamaya devam ediyor.
Madiba ve arkadaşları, maden yakınlarında kurdukları derme çatma gecekondu mahallesinde yaşamaya devam ediyorlar. 2012'de 34 arkadaşlarının öldürüldüğü noktadan çok da uzak değiller.
Maden şirketleri ise grevden rahatsız. Lonmin, grev nedeniyle şimdiden yıllık üretimin üçte bir oranında azaldığını söylüyor.
Ancak işçilerin geri adım atmaya niyeti yok. Madiba 'İflas etseler de umurumuzda değil. Nasılsa başka bir şirket gelip madeni işletmeye devam edecek' diyor.
Ancak madencilerin hepsi saplantılı biçimde greve devam edilmesini desteklemiyor.
Grev uzadıkça aileler üzerindeki geçim baskısı da artıyor. Giderek daha fazla sayıda işçi tekrar madenlere girip çalışmak istese de, diğer işçiler tarafından 'öldürülmekle' tehdit edildiklerini söylüyorlar.
'İşe gitmemize engel oluyorlar. Bugüne kadar üç kere saldırıya uğradım' diyen Impala madeni işçisi Fred Mekgwe, karısının düşük yaptığını ve evinin de yanarak yerle bir olduğunu söylüyor.
Mekgwe, 'O paraya ihtiyacım var. Greve karşı değilim ama bazı işçiler grev gözcülüğü kurallarını da ihlâl ediyor' diyor.
Artık can güvenliklerinin kalmadığını ifade eden Mekgwe, 'Demokratik bir ülkede yaşıyoruz ama bu demokrasi bizim için işlemiyor. İnsanlar öldürülüyor' diyor.
Fred Mekgwe ile konuşmak için evinden uzak güvenli bir bölgeye gitmiştik. Konuşmamız bittikten sonra yanımıza yaklaşan başka bir madenci de can güvenliği olmadığını ve korktuğunu söyledi.
'İşe dönmek istiyorum' diyen maden işçisi Thabiso Arelesego, 'Evde yemek kalmadı. En azından 10 işçinin 8'i artık işbaşı yapıp parasını kazanmak istiyor' diyor ve askerin devreye girmesi gerektiğini söylüyor.
Arelesego, 'Belki ordu duruma müdahale etse güvende oluruz. Sadece mahalleye gelip sokaklarda gözükseler bile güvende hissederiz' diyor.
Güney Afrika'nın birincil görevi madenciler ve şirketler arasında bir uzlaşı sağlamak olabilir. Ancak ülkede sektörün sağlıklı işleyebilmesi için daha köklü reformlara da ihtiyaç olduğu açık.
Şu ana kadar gelen reform önerileri arasında vardiya sürelerinde radikal değişiklikler, daha iyi barınma imkanları ve işçilere daha fazla özlük hakları gibi konular var.
Aynı zamanda, işçilerle toplu sözleşme görüşmelerinin ve yönetici maaşlarının daha şeffaf biçimde denetlenmesinin de gerekli olduğu ifade ediliyor.
Madencilik sektörü danışmanı ve sosyolog Gavin Hartford, 'Sektörün yapılanma biçimini kökten değiştirmesi gerek' diyor.
'Dünyada sosyal eşitlik düzeyi en kötü olan ülkeler arasındayız' diyen Hartford, köklü sorunlarla yüzleşilmezse işçi problemlerinin kalıcı olarak çözülemeyeceğini düşünüyor.
Güney Afrika hükümetinin son kabine revizyonunun ardından şimdi yeni bir madencilik bakanı görevde. Ancak Marikana madenlerindeki işçiler arasında hükümete ve polis güçlerine karşı kuşku devam ediyor.
Hartford, Güney Afrika'Nın önünde uzun bir yol olduğunu ifade ediyor ve 'Daha insani, üretken bir madencilik sektörü yaratmak için güçlü bir liderliğe ihtiyaç var' diyor.
Maden ocaklarının yakınındaki yerleşim bölgesi Rustenberg, uzun süredir devam eden grevler nedeniyle ekonomik olarak çökmüş durumda.
Maden işçisi Mekgwe, 'Bu grev bizi hiçbir yere götürmüyor ve ekonomi uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. Kötüye giden sadece madencilik sektörü de değil' diyor.
Aldığı maaşın kendisine yetmediğini ifade eden Mekgwe, yine de sorunları dostane biçimde çözmenin hem işçilerin hem de maden şirketlerinin sorumluluğu olduğunu söylüyor.
BBC Türkçe