1888'de doğan Walter Tull, İngiliz bir kadınla Barbadoslu bir kölenin oğluydu. Melez olmasına rağmen, hep siyahtı insanların gözünde.
Yedisinde annesini, dokuzunda da babasını kaybeden ufaklık yetimhanede büyüdü.
Clapton'da futbola başlayan forvet, 1909'da Tottenham'a transfer olmuştu.
İlk kez Sunderland karşısında formayı giydiğinde, Arthur Wharton’dan sonra İngiltere’nin ikinci siyah futbolcusu olmuştu.
Her şey rüya gibiydi. Fakat kısa sürede o rüya kâbusa dönüyordu. 10 maçta sahne alıp iki gol atan futbolcu, bir anda ıskartaya çıkartılıyordu.
Tevatüre göre teninin renginden başka bir suçu da yoktu, rakip taraftarların yaptıklarına denecek de çoktu.
1909'da Bristol City deplasmanında maruz kaldığı ırkçılık, futbol tarihine geçiyordu. İlk defa bir ırkçılık olayı haberleştirilmişti.
Bristol’da yaşadığı iğrençlikten sonra içine kapanmıştı Walter. Fakat takım arkadaşları ona sahip çıkacaklarına arkasını dönmüştü.
Northampton Town, peşine düşmüş, 17 Ocak 1911’de onu renklerine bağlamıştı.
Onu Northampton Town'a getiren Herbert Chapman, zamanının en önemli teknik direktörüydü. Sonradan Huddersfield Town ve Arsenal'i şampiyon yapan efsane hoca, delikanlının yeteneklerine bakmıştı, beyaz olmamasına değil.
Tekrar kanatlanmıştı ancak kopan 1. Dünya Savaşı, milyonların olduğu gibi onun da hayatını etkilemişti.
Northampton’ın 111 defa formasını giyen Tull’un Glasgow’un Protestanlarıyla anlaştığı 1940’ta ortaya çıkmıştı. Fakat kopan harp, onu gara değil, cepheye sürüklemişti.
Birinci Dünya Savaşı'na katılan futbolcunun kısa sürede liderlik yeteneği fark edilmiş; çavuşluğa terfi etmişti.
Hukuken o günlerde siyahlar subay olamıyordu. Buna rağmen azmi ve askerlik becerisine kayıtsız kalmayan üstleri onu İskoçya'ya subay okuluna göndermişti.
1917'de teğmen unvanını alan Tull, böylece İngiliz Ordusu'nun ilk siyah subayı da olmuştu. Kanunlarda ne yazarsa yazsın, teninin rengini yenmiş, beyazlara komutanlık etmişti.
Son nefesini Fransa’da Pas-de-Calais’de verdiğinde tarihler 25 Mart 1918’i gösteriyordu. Asla bulunamamıştı bedeni. Hatta neredeyse seksen yıl unutulmuştu ta ki bir gün keşfedilinceye kadar...
İngiltere liglerindeki ikinci siyah o; Kraliyet ordusunda subay olan ilk siyah o; futbol sahalarında bilinen ilk ırkçılık olayının mağduru yine o!
Birinci Dünya Savaşı’ndan dönebilse Glasgow Rangers’a gidecekti, gidemedi... Anısını, ırkçılık karşıtları ve futbolseverler yaşatıyor...