Frida Kahlo’ya Asla Soramayacağımız Sorular

İngiliz yazar ve sanat eleştirmeni John Berger, “Görme Biçimleri” adını verdiği kitabında gözü mekanik bir makine gibi tanımlar. Gözün ancak görebildiği kadarını insanlara gösterdiğini belirten Berger, bu yöntemle insanların ancak gözün sınırları ölçüsünde bilinmeyen bir dünyanın kapılarını açtığını belirtir.

İçinde bulunduğumuz şu yüzyılda her şey hızla ve hiç çekinmeden ticarileşir ya da ticarileştirilirken bu akımın Frida Kahlo’yu da vuracağı kaçınılmaz bir sondu.

Modern Meksika’nın en önemli yüzlerinden biri olan ressam Frida Kahlo, sürrealist olarak tanımlansa da kendisi bu sıfatı reddetmiş, yaptığı resimlerle, sıradışı kimliği ve politik muhalif duruşuyla milyonları etkilemiş, devrimci ruhuyla edebiyattan, toplumsal cinsiyet çalışmalarına kadar birçok farklı disipline ilham kaynağı olmuştur.

1980’li yıllardan sonra popülerliği iyiden iyiye artan Frida, tarihin kötü bir oyunu sonucu ticarileşmeye yenilmiş ve günümüzde en olmadık aksesuarlarda bile karşımıza çıkmaya başlamıştır.

Öte yandan Frida’yla eş zamanlı olarak, onun yaşadığı toprakların tam zıt kutbunda, gerçeküstücülüğe en uzun süre sadık kalan ressam René Magritte, 'Bu, bir pipo değildir' yazılı resmiyle nesnelerin göründüklerinin altında çok başka anlamlara geleceğini savunmuş, bir noktada Berger’i desteklemiştir.

Bu yazı, Frida’nın ticarileşmesine bir tepki olarak, Frida'nın ölüm yıldönümünde aslında fotoğraflarda gördüğümüzün Frida olmadığını kanıtlamaya çalışmış, ticarileşmiş Frida'nın, gerçek Frida olmadığını anlatmayı kendine görev edinmiştir.

Frida, mektup yazmayı severdi

Frida Kahlo’nun hayatının en büyük iki kazasından biri olarak nitelendirdiği büyük aşkı ressam Diego Rivera’ya sık sık mektup yazdığı biliniyor. Öyle ki bu mektuplar, kitap haline getirilip yayınevleri tarafından ticarileşti bile. Peki Frida’nın yaşadığı dönemde tablet bilgisayarlar olsaydı, Frida bu teknolojiye uyum sağlar mıydı? Yoksa mektuplarını el yazısıyla yazmaya devam mı ederdi?

Frida, müzik dinlemeyi severdi

Frida, insanların geneli gibi müzik dinlemeyi severdi. Kendini “aşkın, acının ve devrimin kadını” olarak tanımlayan Frida hiç şüphesiz ki en çok devrim şarkılarını dinlerdi. Diego’ya yazdığı mektuplarda aşkı büyü olarak tanımlayan ve aşkının şarkısını söylediğini belirten Frida, günümüzde yaşasaydı sevdiği şarkıları rengarenk kulaklıklar yerine radyodan dinlemeyi mi tercih ederdi?

Frida, doğallığı severdi

Sanatını kıyafetlerine taşıyan Frida, yerlere kadar uzanan etekleri, çiçek desenli bol bluzları ve saç örgüsü ile tanınırdı. Bazıları tarafından çocukken geçirdiği kazanın izlerini kapatmak için bu tür kıyafetler tercih edildiği düşünülse de, Frida günümüzde yaşasaydı plastikten yapılmış, neon renkli, binbir farklı kimyasal içeren, herkesin kullandığı, tektip aksesuarları ve kıyafetleri tercih eder miydi?

Frida, aşktan hiç vazgeçmedi

Dünyaya bir daha gelse yine de Diego’yu seveceğini hiç tereddüt etmeden avaz avaz bağıran Frida... Defalarca birbirlerinden vazgeçmeyi deneseler de başaramayan iki insan... Frida, hep Diego’yu sevdi. Frida, içinde bulunduğumuz yüzyılın aşklarını, saman alevi gibi yanıp sönen “aşkımsıları”, “aşktan” sayar mıydı?

Not: 'Elle n'est pas Frida' cümlesi Fransızca 'Bu, Frida değildir' anlamına gelir.

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı