• Kilo alma,
• Yataktan yorgun kalkma,
• Çabuk sinirlenme,
• Karın ve göğüs bölgesinde sıkışma,
• Vücutta dolaşan ağrılar,
• Aşırı yorgunluk,
• Sürekli mutsuzluk,
• Tükenme hissi,
• İş yapmak için isteksizlik,
• Üşengeçlik,
• Sürekli uyku ihtiyacı,
• Depresyon,
• Sık hastalanmalar,
• Cesaretsizlik
Bunlar, hastalıkların ön habercisi, yani ikaz ışıklarıdır. Örneğin; arabanızı kullanırken yağ ışığı yandığı anda arabayı servise gönderiyor musunuz, yoksa yolda kalana kadar arabayı kullanıyor musunuz? Herkes arabasının ışığı yandığı anda servise götürüyor.
Ne yazık ki, bedenimizden gelen ikaz ışıklarını, bu uyarıları yok sayıyoruz, ta ki hastalanana kadar.
Ardından ilaçla ile zorunlu olarak semptomatik tedaviye başlamak zorunda kalıyoruz.
Tüm dünyada yaşanan pandeminin ardından, bireysel sağlık ön plana geçti. Bu dönemde kişiler bedenlerinin sorumluluğunu kendilerinin almak zorunda olduklarını fark ettiler. “Al bu ilacı, iç sağlığın kavuş dönemi” bildiğimiz üzere bitti.
Frekans nedir?
Vücudumuzdaki her bir organ kendi enerjisiyle titreşir. Yediğimiz içtiğimiz her şey, ettiğimiz dua, yaptığımız spor, tüm duygusal durumumuz, toplum bilinci, aileden getirdiklerimiz kısacası her şey DNA’mıza aktarılır. DNA’mız bizim hücre fonksiyonlarını ve hücrenin yaydığı bioelektriksel akımı düzenler.
Vücudumuzda yanlış giden şeylerin ilk belirtileri titreşimsel ve elektromanyetik hasar frekansları şeklinde ortaya çıkar. Hastalık belirtileri ortaya çıkmadan yıllar önce (2-7 yıl öncesinde) hücrelerde gelişen bu frekanslar hastalık teşhisine kadar farkına varılmaz.