Fransa Büyükelçiliği Sırasında Yaklaşık 20.000 Yahudi'yi Nazi Soykırımından Kurtaran Büyükelçi: Behiç Erkin

Mehmet Behiç Erkin 1876-1961 yılları arasına yaşamış bir asker, diplomat ve siyasetçidir. Behiç Bey'in birçok önemli başarısı vardır. Kendisi Demiryollarını millileştiren Demir Yollarının başında 'Türkiye Cumhuriyeti' yazmasını sağlayan kişidir. Aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk'ün en yakın dostlarından birisidir. Milli Mücadele dönemi başta olmak üzere pek çok kritik zamanda yer almıştır. 

Demiryollarının kurucusu olduğu için 'Demiryollarının Babası' olarak da anılan Behiç Bey ülke çapında oldukça bilinen bir isimken Paris Büyükelçiliği ile neredeyse tüm dünya tarafından tanındı. Behiç Erkin, Nazi döneminde ölüm kampına giden 20.000 Yahudi başta olmak üzere bir sürü Yahudi insanın hayatını kurtarmıştır. Hayatı pahasına Yahudi halkının yanında olan Behiç Erkin hem kişiliği hem de yaptıkları ile akıllara altın harflerle kazınmıştır.

Behiç Erkin; Atatürk'ün yakın arkadaşıdır ve Mustafa Kemal ile birlikte 1. Dereceden Demir Haç Madalyası ile onurlandırılan iki askerdendir.

1876 yılında İstanbul'da doğan Behiç Erkin'in büyük babası Mareşal Ömer Fevzi Paşa'dır. Kendisi daha küçük yaşlarda ailesinden ayrılmıştır ve eniştesi tarafından büyütülmüştür. Çocukluğunda ufak çaplı bir çocuk felci geçirmesinin ardından Bağdat, Erzincan, İstanbul'da ve Harp okulunda eğitim aldı. Çanakkale savaşında Savunma planını hazırlayan ve bunu uygulayan kişi olmuştur ve TBMM'nin özel Takdirnamesi ile onurlandırılarak Kurtuluş Savaşı'nın kahramanlarından birisi olduğu kanıtlanmıştır.

Atatürk ile 1907 yılında Selanik'te tanıştılar ve aralarında güvene dayalı bir dostluk bağı vardır.

Atatürk'ün Trablusgarp savaşı sırasında Behiç Bey'e yazdığı mektuplar günümüzde İnkılap Tarihi müzesinde bulunuyor. Mustafa Kemal ile Behiç Bey her daim iletişim halinde olarak ülkeyi kurtarmak için gelinde geleni yapmıştır. Hatta Behiç Bey'e bir gün biri Genelkurmay Başkanlığı diğeri ise demiryollarının başına geçmek olmak üzere iki teklif gelmiştir ve Erkin bu teklifler üzerine arkadaşı olan Atatürk'ün yanına gider.

 Atatürk ise Behiç Bey'e “Behiç Bey, ben cephede ne yapılacağını çok iyi biliyorum, fakat ordumuzu cepheye taşımaya nasıl muvaffak olacağımızı bilmiyorum. Zamanında sahip olduğunuz tecrübelerden bunu sizin başarabileceğinizi biliyorum. Sizin demiryollarının başına geçmenizi isterim. Var oluş savaşımızda ancak bu şekilde başarılı olabiliriz”. sözlerini söyler.

Behiç Bey aynı zamanda Devlet Demiryolları’nın kurucusu ve ilk genel müdürüdür bu yüzden de "Demiryollarının Babası" olarak da anılır.

Atatürk'ün de sözleri üzerine demir yollarına yönelen Erkin asker sevkiyatı yapmaya başlar ve savaş için en kilit işlerden birini ustalıkla halleder. Her zaman kendi doğruları ve etik kuralları doğrultusunda hareket eden Behiç Bey ayrıyeten 31 Mart İsyanında da ayaklanmayı durdurmak için görev almıştır. Kendisi 'Demiryollarının Askerlik Açısından Tarihi, Kullanımı ve Teşkilatı'  isimli kitabı ile Osmanlı zamanında demiryolları hakkında kitap çıkaran ilk Türk'tür. Ek olarak ilk defa 1928 yılında Haydarpaşa'da Demiryolu Müzesini kuran kişidir.

1912 yılında ise Balkan savaşlarında görev aldığı sırada esir düşmüştür. Esirlikten kurtulduktan bir süre sonra ise sevkiyat işinde çalışmaya başladı.

Pek çok ilke sahip olan Behiç Beyin ilklerinden birisi de 'İmalat-ı Harbiye Teâvün ve Sigorta Sandığı' yani Emekli Sandığı'dır. Emekli sandığını kuran ilk kişidir ve Milli İstihbarat Örgütü'nün fikir sahibi, kurucusudur. Behiç Bey aynı zamanda savaş sırasında tahrip edilen ve yabancıların eline geçen demiryollarını o günün şartlarında oldukça elverişli ve güvenli bir şekilde kullanılmasını sağladı. Kendisi hem çok iyi bir asker hem çok iyi bir sevkiyatçı hem de büyükelçiydi. Kısacası kendisi bütünüyle çok düzgün ve iyi bir devlet adamı ama her şeyden önce doğru bildiği yoldan asla sapmayan bir insandı.

Kendisine 'Erkin' soyadı 1935 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün bizzat kendisi tarafından verilmiştir.

Erkin kelimesini anlamı 'Şartlar ne olursa olsun doğru bildiği yoldan sapmayan, doğru kararı veren kişi' demektir ve tam da Behiç Bey'e uygun bir soyadıdır. 1928-1939 yılları arasında Budapeşte'de büyükelçi olarak çalıştı. 1939 yılında ise Avrupa artık iyice karışmaya başlamıştı ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Behiç Bey'e Almanya veya Fransa olmak üzere ikisinden birinde büyükelçilik yapmasını teklif etti. Behiç Bey ise Fransa'yı tercih ederek oraya Paris Büyükelçisi olarak gitti.

Paris Büyükelçiliği sırasında Fransa Başbakanın oğlunun da içerisinde bulunduğu çok sayıda Yahudi'yi Nazilerin elinden kurtarmıştır.

Göreve başladığının hemen ertesi günü Almanya Polonya'yı işgal eder ve 2. Dünya Savaşı başlar. 2. Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra Naziler Fransa'yı da işgal etmişlerdir. Burada Yahudilere baskı uyguluyor, paralarına el koyuyor ve işlerinden ediyorlardı. Ancak en kötüsü Naziler buradaki Yahudileri de toplama kampına götürüyorlardı. Behiç Bey'de burada hiçbir zaman doğrularından sapmayarak 'Bu kanunları Türk Yahudilerine tatbik edemezsiniz. Çünkü benim ülkemde din, dil ırk ayrımı yoktur. Benim vatandaşlarımın belirli bir kısmına belirli zorunluluklar dayatmak bizim kanunlarımıza aykırıdır” sözlerini dile getiriyordu. 

1. dereceden Demir Haç madalyasının ayrıcalığını da sıkça Yahudileri kurtarmak için kullanan Behiç Bey çoğu Yahudi'nin dükkanını, evini Türk malı olarak gösteriyordu. Behiç bey ve Türk diplomatlar bir yandan diğer yandan da Türkiye Cumhuriyeti Avrupa bulunan veya kaçan Yahudileri kurtarmak için var güçleriyle çalışıyordu.

Behiç Bey ölüm kampına gönderilecek olan Yahudilere birkaç kelime Türkçe öğretti ve onlara geçici Türk vatandaşlığı belgesi verdi.

Behiç Bey biraz Türkçe öğretip, Türk kimliği verdikten sonra trenin üzerine ay yıldızlı Türk bayrağı asarak 20.000 Yahudi'yi ölüm kampına gitmekten kurtardı. Alman askerlerinin kendisinden Yahudileri istemesi üzerine ise askerlere 'Bu kanunları Türk Yahudilerine tatbik edemezsiniz. Çünkü benim ülkemde din, dil ırk ayrımı yoktur. Benim vatandaşlarımın belirli bir kısmına belirli zorunluluklar dayatmak bizim kanunlarımıza aykırıdır” diyerek Yahudileri teslim etmemiştir. Behiç Bey'in bu yardımı Amerika'ya kadar uzanmıştır ve kendisine birçok kişiden teşekkür mektubu ve hayır durası gelmiştir. Kendi canları pahasına doğru yoldan sapmayan kişiler sayesinde 20.000'den fazla Yahudi kurtarıldı.

Behiç Erkin'e BM'de yaptığı yardımları cevaplaması için bir form verildiğinde kendisi formu nazikçe geri vererek 'Ben yaşlı bir insanım ve zaten böyle şeyleri doldurmaya gerek yok. Sebebi de şudur; Biz Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmakta emeği geçenler, Musevilerin başına gelenlerin 460 yıl önce başlarına gelenlerden herhangi bir farkı olduğunu düşünmüyoruz. Dolayısıyla benim yaptığım, tarihimize, örf ve adetlerimize sahip çıkmak ve Türk ulusu adına insani görevimizi yerine getirmektir.” cevabını vermiştir.

Behiç Bey 11 Kasım 1961'de vefat etmiştir ve vasiyeti üzerine İzmir-İstanbul-Ankara hatlarının birleştiği yer olan Eskişehir'e defnedilmiştir.

Hem Türk milleti hem de Yahudi halkı için çok fazla fedakarlık ve iyilik yapan Behiç Bey hakkında yazılan birçok kitap vardır ancak yine de değeri yeterince bilinmez. Hem ülke hem de Yahudiler çapında birçok iyilik yapan Behiç Bey aynı zamanda Milli Mücadele'ye ruh veren kişilerden olmuştur. Onuncu Yıl Marşı'nın başlarda ‘Yurdun her bir tepesinde tütüyor, duman’ olan hali ‘demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan’ olarak değiştirilerek Mustafa Kemal tarafından iyi bir insan ve devlet adamı olan Behiç Erkin'e ithafken düzenlenmiştir. 

Mezarı 2008 yılında anıt mezar haline getirilmiştir. Milli Mücadele'de başta olmak üzere hem Türk milletinin hem de ırkçılığa maruz kalarak soykırım yaşayan Yahudilerin yanında durmuş ve hiçbir zaman desteğini esirmeyen Behiç Bey 1961 yılında İstanbul'da vefat etmiştir.

Demir Ağlarla Ördü Ana Yurdu Dört Baştan! Devlet Demiryolları'nı Kurarak Kurtuluş Savaşı'nın Seyrini Değiştiren Kahraman: Behiç Erkin
Yahudi Çocuklarının Nazi Almanya'sından Kaçışını Sağlayan Nakil İşlemi: Kindertransport
Karanlık Geçmişin Silinemeyen İzlerinden Olan Nazilerin Evinde Ortaya Çıkan Korkunç Kalıntılar

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nde Giray'ı Canlandıran Kaan Taşaner Dizide Rol Almaktan Duyduğu Pişmanlığı İtiraf Etti
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
YORUMLAR
24.07.2022

şimdi damlar İsrail karşıtları,sapla samanı ayırt edemekleri için başlarlar yağdırmaya

24.07.2022

Yiğeninin yazdığı büyükelçi isimli kitapta yahudiler için neler yaptığı ayrıntılı anlatılır. Büyük insandı rahmeli

Pasif Kullanıcı
24.07.2022

İnsanmış gerçekten,helal olsun

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ