Anzakların hayatlarındaki gri tonların, onları çekici kıldığını ifade eden Cambpell, şöyle konuştu:
'Bir asırlık anılar, bir asırlık yaşanmışlıklar karmaşıklıklarını ortaya koydu. Şehirden gelenler vardı, köyden gelenler vardı, genci vardı, yaşlısı vardı. Korku ve öfke, üzüntü ve neşe. Tüm duyguları yaşadılar. Bazıları macera arayışında orduya katılırken, bazıları düzenli bir gelir için katıldı. Bu ikisinin dışında farklı onlarca sebeple orduya katılanlar vardı. Binlerce insan öldü. Binlercesi eve yaralı geldi, fiziksel ya da psikolojik olarak ya da her ikisi birden. Diğerleri eve geldi ve hayatlarına devam etmeye çalıştılar.
Kolektif bir grup haline gelmiş bireylerdi. Ancak onların deneyimlerini anlamamız için bireysel hikayelerine bakmamız gerekir. Bu hikayeleri araştırmanızı tavsiye ediyorum. Türkiye, Yeni Zelanda ve Avustralya bu yerde yaşananlarla sonsuza dek sürecek bir bağ kurmuştur. Bu şafakta, bu günde bir asırdan fazla bir süredir, onları hatırlamak için Avustralya ve Yeni Zelanda'dan ve dünyadaki diğer şehir ve kasabalardan bir araya geldik. Onların bu fedakarlığı karşısında, biz de en azından bu fedakarlığı yapıyoruz. Unutmayacağız.'
ulan nerden nereye geldik o savaş ortamından bile ATATÜRK barış ortamı çıkardı. Şimdiki hale bak nerdeyse hiç bir sebep yok kavgalı kalmadığımız ülke kalmadı bi ara afrika ülkeleriyle bile kavga etmişlerdi. BÜYÜKSÜN ATATÜRK
Atatürk ün mektubu aslında nasıl biri olduğunu o kadar iyi tanımlıyor ki.
Bayrağının üstünde bir başka milletin minik bayrağının olması ne kötü bir şey:( Kendileri mutludur tabii ama beni rahatsız etti. Bizi bu halden kurtaran herkesin ruhu şad olsun...