Fotoğrafçılığın başlangıcında bir sanat formu olarak sınıflandırılması oldukça tartışmalara konu olmuştur. Ancak fotoğraf teknolojisi geliştikçe, fotoğrafçılığın benzersiz özellikleri daha belirgin hale geldi. Bugün fotoğrafçılığın bir sanat biçimi olduğuna dair bir tartışma bulunmasa da geçmişi biraz daha karmaşıktı.
Sanat üzerinde anlaşılması oldukça zor bir konu. Bazı insanlar sanatın anlamlı olmasını söylerken bazıları duvara bantlanan bir muzu bile sanat sayabiliyor. Peki, bu kadar karmaşanın içinde fotoğrafçılığın yeri ne?
Çekilen fotoğraflar yaklaşık yüz yıl boyunca sanat galerilerinde veya sanat sergilerinde yer almadı ve fotoğrafçılar sadece teknisyen olarak görüldü.
Bugün fotoğrafçılığın bir sanat formu olduğuna dair bir tartışma olmasa da geçmişte bu oldukça farklıydı. Ancak Alfred Stieglitz ve Ansel Adams gibi yenilikçi isimlerin çalışmalarıyla bu durum değişti ve fotoğrafçılık, bugünkü yerini aldı.
Stieglitz, 1900'lerin başında fotoğrafçılığı sanat galerilerine tanıtan ilk kişi oldu. Öncelikle 1905'te kendi sanat galerisini kurdu ve 'Foto-Secession'ın Küçük Galerileri' adını verdi, ardından 1908' yılında '291'i kurdu.
Bu fotoğraflardan birçoğu Stieglitz'in kendi çektiklerini de içeriyordu. Bu fotoğraflar, kompozisyonları ve kaliteleriyle sadece resimlerin yaptığı şeyleri yapmakla kalmayıp aynı zamanda benzersiz sanat eserleri olarak bir isim kazandılar.
Eşi olan ressam Georgia O’Keeffe’in elleri üzerine olan alışılmış dışı portreleri veya bulut ve gökyüzü fotoğraflarından oluşan Equivalents serisi gibi eserleri ile fotoğrafçılığa soyutsal bir anlam kazandırdı.
Adams'ın çalışmaları sadece yeni olasıklar getirmekle kalmadı, aynı zamanda ABD'deki çevre hareketini de destekledi.
Adams, fotoğraflarında Amerikanın büyük vahşi doğasını kullandı ve döneminde manzara fotoğrafçılığı için yeni bir standart belirledi.
Adams'ın en çarpıcı fotoğraflarından biri de dahil olmak üzere fotoğrafçılığın en büyük eserleri ilk olarak bu müzede sergilenmişti.
Böylece kısa sürede Avrupa ve diğer yerlerde de fotoğrafçılık bir sanat formu olarak kabul edilmeye başlandı.