Göller Bölgesi'nde sulak alanların son yıllarda hızla yok olduğunu, 10'a yakın alanın kaybedildiğini belirten Öztürk Sarıca, “Özellikle flamingoların son dönemde kullanmaya başladığı alanlardan birisiydi. Akgöl'ün kuruması, Yarışlı Gölü'nün de kurumasıyla birlikte flamingoları artık sadece Burdur Gölü kenarında ve Acıgöl'de görmekteyiz. Özellikle küresel ısınma kaynaklı ve bu yıl anormal derecede yükselen hava sıcaklıkları ve yağış rejiminin çok düzensiz ve bölgenin ciddi anlamda yağış almıyor olması, sulak alanlarımızın hızla kurumasına sebep oluyor' diye konuştu.
Çevre baskısının da önemli bir etken olduğuna işaret eden Sarıca, “Göller Bölgesi'ndeki büyükbaş hayvancılığın yoğunlaşarak devam etmesi, alternatif ürün modellerinin yaygınlaşmaması, küçükbaş hayvan ve susuz yetişen aromatik bitki üretiminin azlığı, ayrıca sulak alanlarımızın büyük kısmının etrafında yoğunlaşan mermer ocakları, tabii ki etrafa beyaz ışınların saçılmasıyla daha fazla ısıya sebep olmakta. Dolayısıyla bu da çevresel anlamda yağış rejimlerini olumsuz etkilemekte ve Göller Yöresi'nin özellikle önümüzdeki yıllarda çok daha az yağış alacağını ve çok daha ciddi kuraklık tehlikesi beklediğini gösteriyor' dedi.
Göl çevresinde 50'nin üzerinde mermer ocağı bulunduğunu ifade eden Sarıca, 'Doğanın tahrip olması buradaki su kaynaklarını da olumsuz etkiliyor. Tüm dünyada sulak alanlarda ve insanların etkileneceği alanlarda mermer ocakları açılmaması tercih edilir. Türkiye'de maalesef mermer ocakları özellikle sulak alanlar ve insanların çok ciddi etkileşimde bulunacağı alanlarda fazla miktarda açılıyor. Göl etrafındaki 50'nin üzerinde mermer ocağının, derelerin yönlerini değiştirmesi, çevresel ısının artması ve yeşilin tüketilmesi noktalarında olumsuz etkileri var'' dedi.
Mermer ocaklarından ötürü oluşan toz kümelerinin, tarımı ciddi anlamda etkilediğini ifade eden Sarıca, 'Bu da ister istemez insanları burada büyükbaş hayvancılığa mecbur bırakıyor ki, büyükbaş hayvancılıkta üretilen mısır ve yonca suların hızla tüketilmesine sebep oluyor. Önümüzdeki yıllarda küresel ısınmanın da bu şekilde devam edeceğini düşünürsek Göller Yöresi pek çok sulak alanını ve Burdur Gölü'nü kaybedecek. Sanayileşmiş ülkeler karbon salınımını azaltma noktasında verdikleri hiçbir sözü yerine getirmiyor. Dolayısıyla yerküremiz biraz daha ısınıyor ve Türkiye ve Göller Yöresi bundan nasibini fazlasıyla alıyor' ifadelerini kullandı.
Sanayileşmiş ülkelerin karbon salınımlarını azaltmaları ve üzerine düşen görevleri yerine getirmiş olmaları durumunda hiç değilse bu durumun stabilize olabileceğini belirten Sarıca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğanın birtakım kazanımları tekrar yerine konulabilir. Maalesef her geçen gün artan karbon salınımı, daha fazla küresel ısınma, bundan daha fazla nasibini almış bir Türkiye ve Göller Yöresi görüyoruz. Önümüzdeki yıllarda içme suları konusunda ciddi anlamda ülkemizi ve Göller Bölgesi'ni tehlikeler bekliyor. Dünyanın bu hale gelmesinin en büyük sebebinin küresel ısınma, küresel ısınmada da en büyük problemin karbon salınımları, karbon salınımlarındaki en büyük pay sahibinin de sanayileşmiş ülkeler olduğunu biliyoruz. Karbon salınımlarını bir an evvel minimum noktaya çekmeleri gerekiyor.'
devletler mütahitler ve iş insanları bir gün hepimizi öldüreceksiniz memnunsunuzdur umarım içecek su kalmıyor artık
ben burdurluyum. inanın mermer ocaklarından dolayı şehirde dağ, ağaç diye bir şey kalmadı. özellikle bazı ilçelerinde o kadar çok mermer ocağı var ve doğayı o kadar hızlı tahrip ediyor ki oradaki insanların psikolojisini bile çok etkiliyor. dışarıya temiz hava alayım diye çıkıyorsun her yer toz, kir. yolda yürürken saçına o tozların yapıştığını hissediyorsun. altınyayla diye bir ilçemiz var fethiyeye yakın ve çok yeşillik çok güzel bir yer. her yer orman, burdurdan sadece orası kalmıştı böyle güzel olan. şimdi oranın belediye başkanı oraya da mermer ocağı açılacağını duyurmuş. en çok ona üzülüyorum yemyeşil ormanlar katledilecek binlerce ağaç kesilecek. yok mudur buna yapılabilecek bir şey orayı bari kurtarsak, orası bari o güzelliği ile kalsa
Halk doğru düzgün tepki göstermezse daha çok göl de kurur, susuz da kalırlar, toz toprak içinde yaşamaya da mahkum edilirler. Adamın çoluğu çocuğu kendisi toz toprak soluyor, iki gün sonra ciğer hastalıklarından yatağa düşecekler, daha da neleri var kaybedecek anlamadım ki, tepki bile yok doğru düzgün.Burdur valiliğinin web sitesinde mermer şehri Burdur diye başlık atılmış, çok matah bir şeymiş gibi övündükleri şeye bak aq. İki gün sonra sulama yapacak su, ekip biçecek verimli toprak bulamayınca mermerleri kemirirsiniz artık.