Fırat Neziroğlu Yazio: Kendiliğinden

Küçüklükten beri bir gerçeklik yakalama peşindeydim. Sanatın hangi kolu olacağını bilmeden herhangi bir şekilde sanatla ilgileneceğimi biliyordum. Aradığım gerçekliğin sanata, insana ve hislerine dönüşeceğini biliyordum. Dokuma da kendiliğinden geldi çattı hayatıma. Orta okuldayken dedeme yalan söyledim. Okuldan dokuma yapmamızı istiyorlar, bir çerçeve yapar mısın diye rica ettim. Oysa okulda buna dair hiçbir ders yoktu ve şans eseri üniversiteye başlayana, hatta üniversite ikinci sınıfa kadar hiç dokuma görmeyecektim.

Dedem küçücük bir çerçeve yaptı bana, çivileri çaktı üzerine. Gerçekten kimseden görmeden içgüdüsel olarak dokuyor (bir Sezen Aksu portresi) annem okulumla ilgili tüm bilgilere sahip olduğu için yalanım ortaya çıkmasın diye yatağımın altında saklıyordum çerçevemi. :)

Yıllar sonra Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Moda Tasarım Bölümü'ne annemin isteği ile başlayınca oraya adapte oldum. Bu özelliğimi çok seviyorum zira sorgulamıyor, mutsuz olmuyor, mutlaka bir eğlence çıkarıyorum bulunduğum ortamdan ya da yaptığım işten. İkinci sınıfa geçtiğimde koridorda dolaşırken bir ses duydum. Ağır metallerin birbirine çarpması ile çıkan sinir bozucu bir ses. Sesi takip ettim... Ve hayatımın yönünü değiştiren ilk karşılaşma... Bir numune dokuma tezgahı...

O an biliyordum ne istediğimi.

Kimse öğretmeden çözdüm yine, iplerin düzeni, birbiri ile ilişkisi  hakkında tarif edemediğim bir bilgiye sahibim, kendiliğinden oluşan. Önceleri kağıt üzerine koca desenler çizer, nasıl dokunur diye düşünürdüm. Sonraları kağıda da gerek kalmadı, birbirinden karışık kumaş örgülerini göz kararı yapabilir oldum, kendime ait bir teknikle, normalde tezgah üzerinde uygulanamayacak desenler dokumaya başladım. Hep destek görmek istedim... Olmadı...

Ortalama her yıl bir yarışmaya katıldım, tek derdim ne kadar iyi olduğumu göstermek değil, kendimce okulda kabul görmekti.. .

Nehir/gündüz

Eğlenceli yarışma jürileri ve geçen yıllar sonunda kendi alanımda düzenlen neredeyse tüm yarışmalarda ödül aldım. Oysa okuldaki tasarım derslerim genelde 50 puan ve biraz üzeri ile notlanıyordu.

Tek derdim kabul görmek, bir türlü uyuşamadım derken fark ediyorum ki, çok erken yaşta başladığım üniversite yıllarında kişisel gelişim sürecim olması gereken gibi tamamlanmamış ve bazı yaşam kurallarından yoksun olarak büyümekteymişim.

Nehir/gece

İşte bu kural yoksunluğu yaratıcılığımı tetikledi. Bir çizime başlarken ne yapılmış değil, ne yapılamaz ve ben onu nasıl yaparım diye başlıyorum. İçine biraz ergonomi, bolca estetik katıp, hayatımda olmayan kuralları, tasarımlarımın basit halleri içine ekliyorum.

Bir süre sonra bu tasarımcı hali de beni huzursuz etmeye başladı... Bir şeyler yapmak istiyordum... İşte bu kural yoksunluğu yaratıcılığımı tetikledi. Bir çizime başlarken ne yapılmış değil, ne yapılamaz ve ben onu nasıl yaparım diye başlıyorum. İçine biraz ergonomi, bolca estetik katıp, hayatımda olmayan kuralları, tasarımlarımın basit halleri içine ekliyorum.

Ne olduğunu bilmediğim bir yere geldi bu gün dokumalarım, bir gerçeklik, ancak fiziksel bir gerçekliğe bürünmüyorlar, bir bakışta iç dünyayı sezebiliyorsun, yakından incelediğinde gerçek bir ten değil, ama gerçek bir ruha bürünüyorlar... Kendiliğinden...

'Ergen / 2 tam 1 yarım, 3 tam 1 yarım'

El dokuması, el boyaması, yün, 120x120 cm, 2011

Popüler İçerikler

Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti