-Şu hayata şu an bulunduğum yerden baktığımda ne kadar şanslı bir insan olduğumu görebildiğim bir yaşa geldim artık. “Neler gördüm, kimlerin elinde yoğruldum, acaba daha neler göreceğim, kimlere ilham olacağım, daha kimler elimden tutacak?” dediğim bir sürecin içinden geçip gidiyorum etrafıma gülümseyerek.
Hayatımı ben olarak keşfettiğim andan itibaren içimdeki aşırı coşkuyu tutmakta zorlanmış, bazen sesi aşırı bazense sessizliği aşırı bulunmuş biri oldum.
İlk doğumum annemdense babamın katkıları ile, ikinci doğumum İZMİR DANS AKADEMİ, Suna Eden Şenel ve Şebnem Şenel'den olmuştur. Aytaç Şenel'in beni keşfetmesi ve desteklemesi ile bir daha gözümü açmışım dünyaya. Yıllarca benim göz yaşlarıma ve kaybolmuş özgüvenime bakmadan benden bir şeyler olur umudunu besleyen canım hocalarım...
Eh bende bir yerden yakalamış olacağım ki kendi çapımda neşeyle, çocuklara ilham olmaya devam ediyorum, Seferihisar da açtığım 'NEŞELİ BALE' stüdyomda.
Tabi bu süreçlerin en önemli kısmında resmen yol arkadaşım dediğim, her 5 yılda bir rutin küsmelerimiz ve gülüşerek barışmalarımız ile benim Nezirovski dediğim canım Fırat'ım.
Ne rollerde buluştuk... Mesela canım Göksu Coşkunlar hocam muhteşem bir koreografi ile biz amatör bebeklerle 'Gisele' modern eseri sahnelemiş. Türkiye'de ilk kez denendi bu eserin modern yorumu. Canım Fırat'ım Hillarion, biz Willie'leriz. Koreografi sırasında Fırat'ın bizden korkması lazım, yok korkmuyor, Göksu hocam elime bir iğne tutuşturdu dedi ki 'Batır'. Provanın bir yerinde Fırat'a yaklaşıyor batırıyorum iğneyi, tık yok. Birkaç kere daha batırdım, adam hissetmiyor. Öyle konsantre. Göksu hoca şok. Diğer dansçı arkadaşlar da öyle... Derken bir şekilde korkuttuk.
Yine aynı gösteri, Fırat bir sahnede ölüyor dans ederek, bizde ayağından tutup sahnenin dışına sürükleyeceğiz. En küçüğümüz Beste ve ben ayağından tuttuk Fırat'ı kulise çekiyoruz sahneden çıkarmaya çalışıyoruz, arkamız dönük kulise dönük, yüzümüz sahneye, çektik çektik, dınk dedik kulisin yönünü kaçırmışız, sahne duvarına tosladık. Beste ile bakışıp Fırat'ı orda bırakıp sahnedeki yerimize döndük. Fırat'ım tabi napsın, ayakları ile içeri çekiyor kendisini, en önde oturan bir çocuk fark ediyor, 'Aaaa adam ölmemiş' diye bağırıyor... Bizim gözlerde bir damla yaş.