Gazetedeki haberden bazı satırlar şöyle:
'Sayın Erdoğan, iktidarını güçlendirme amacıyla AKP'nin Kasım ayındaki seçimde yeniden Meclis'te çoğunluğu sağlaması için herşeyi göze almış durumda. Türkiye'nin güç durumdaki gazetecileri, onun muhalif sesleri bastırmak istediğinden şüphe duymuyor...
'AKP Haziran ayındaki seçimde, Sayın Erdoğan'ın Türkiye'nin parlamenter sistemini icracı başkanlığa dayalı bir sistemle değiştirmesi için hedeflediği çoğunluğun çok gerisinde kalmıştı. Üstelik 18 sandalye ile Meclis'teki çoğunluğunu da yitirmişti. Yapılan kamuoyu araştırmaları ise AKP'nin Haziran'daki seçimden çok daha iyi bir sonuç alacağına dair bir işaret olmadığını gösteriyor.
'Hatta bir kamuoyu araştırmasına göre, Haziran'daki başarısı ile Cumhurbaşkanının planının hayata geçirmesini engelleyen HDP'nin oyunu artırdığını gösteriyor. Ancak Ankara ile PKK arasındaki savaşın yeniden başlaması, Türkiye'de Kürt güneydoğu bölgesinin çoğunda neredeyse sıkıyönetime yol açtı. Bu da katılım oranına yönelik şüpheleri artırıyor.
'İşte bu nedenle Türkiye'de görevine son verilen bir yorumcu, VICE'ın başına gelenlerin uluslararası medyaya, Kürt meselesindeki karışıklığa değinmemelerine yönelik bir uyarı olduğunu söylüyor. Bazıları da bu noktada VICE çalışanlarına yapılanları, Mısır'ın El Cezire Televizyonu çalışanı üç gazeteciye yaptıklarına benzetiyor. Avukatlar yakında, Koza İpek Holding'e yönelik mali denetim sonrası açılan soruşturma ile şirketin mal varlıklarına el konmasını, şirketin 'terör örgütü' olarak nitelendirilip faaliyetleri yasaklanan Gülen Cemaati ile ilişkilendirilmesini bekliyor.'
Financial Times, Türkiye'de bağımsız medyanın vahim bir durumda olduğunu vurguluyor. ABD merkezli bir düşünce kuruluşu olan Freedom House (Özgürlük Evi)'nin, 2013'ten bu yana Türkiye'de basının 'özgür' olmadığı tespitinde bulunduğunu hatırlatıyor.
Türkiye'de Gezi protestoları sonrası 300'den fazla gazetecinin işsiz kaldığını, geçen yıl televizyon kanallarına 254 kez ceza kesildiğini de ekliyor gazete.