İngiliz Financial Times gazetesi bugünkü başyazılarından birini Türkiye'ye ayırdı. Gazete, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde Türkiye'nin Batı ile bağlarının koptuğunu yazdı. Financial Times Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tavrını 'değişken, otoriter ve hesaplı' olarak nitelendirdi.
Financial Times 'ın başyazısı şu tespitle başlıyor:
'Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimle tasdik edilmiş yönetiminde birçok kişi için giderek daha da gerçeküstü, NATO ve AB'deki müttefikleri için de giderek daha güvenilmez bir ortak oluyor.'
Yazıda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yazın yapılacak genel seçimleri kazanarak üst üste 10'uncu kez sandıktan galip çıkmaya odaklandığı belirtiliyor. Ancak Financial Times'a göre diğer her şeyi gölgede bırakan bu hedef, zaman zaman hem rahatsız edici hem de tuhaf bazı tabloların ortaya çıkmasına neden olabiliyor.
Gazete bu noktada hükümetin, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) geçen yıl Suriye'deki isyancılara silah gönderdiğini kanıtladığı iddia edilen belgeler hakkındaki haberlere mahkeme kararı ile yayın yasağı getirdiğini hatırlatıyor.
Bu silahlardan bazılarının El Kaide ile bağlantılı Nusra Cephesi'nin eline geçmiş olabileceği belirtiliyor.
ABD ve Avrupalı güçlerin Beşar Esad rejimini devirmek için büyük oranda Körfez ülkelerini ve Türkiye'yi kullandıklarını, şimdi ise bunun geri tepebileceğini yazmış Financial Times ve eklemiş:
'Türkiye'nin IŞİD'e karşı sağlam bir politika benimseyememesi, örneğin üslerini koalisyonun savaş uçaklarına kullandırmaması, da başka bir konu. Sayın Erdoğan, IŞİD'in Türkiye'ye misillemede bulunmasından kaçınmak istiyor. Ona göre IŞİD ve Nusra Cephesi üç düşmanla savaşıyor: Bağdat'tan Beyrut'a uzanan ve İran'ın desteklediği Şii ekseni, Ankara'yla 30 yıldır mücadele eden PKK ile müttefik Suriyeli Kürt direnişçiler ve Esad rejimi. Ancak Sayın Erdoğan ve onun kendi eliyle Başbakan seçtiği halefi Ahmet Davutoğlu, sorumlusu oldukları başarısız dış politikayı sürdürüyor.'
'Alev alev yanan ise sadece Erdoğan ve Davutoğlu'nun, Müslüman Kardeşler gibi müttefikler aracılığıyla Arap dünyasının liderliğini yeniden ele almaya yönelik yeni Osmanlıcı fantazileri değil. Sayın Erdoğan'ın Vladimir Putin'e hayran olduğu apaçık ortada. Kendisi Rusya'nın Ukrayna'da ilerleyişi hakkında fazla bir şey söylemedi ancak belirli aralıklarla Türkiye'nin AB yerine Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılması gerektiğini belirtiyor ve NATO'daki müttefiklerine verip veriştiriyor. Burada sadece ne yaptığı değil, bunu nasıl yaptığı da önemli.'
Financial Times bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Kasım ayında Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın maliyeti bir skandala dönüşmek üzereyken, Amerika'yı Kolomb'dan 300 yıl önce Müslümanların keşfettiğini söyleyip, gündemi değiştirdiğini yazmış.
Gazete başyazısını şöyle noktalamış:
'Benzer şekilde Erdoğan'ın son olarak sarayda kendisini ziyaret eden yabancı konukları eski imparatorluklardan Türk savaşçılar şeklinde giyinmiş 16 askerle karşılaması da, hicvin ötesinde bir durum. Ancak Erdoğan bu durumda da ciddiyetini koruyabilir çünkü burada konu saray değil. Ve Türkiye'de bunalıma girip Twitter ortamında bu tabloyu aşağılayan büyük şehirde yaşayan kesimin aksine, Erdoğan'ın destekçileri haberleri pasif televizyon kanallarından alıyor. Erdoğan'ın odak noktası iç politikaya yönelik ve taktiksel olsa da, bu değişken ve otoriter davranış Batı'yı, Sayın Erdoğan'ın Türkiyesi ile ittifakını yeniden düşünmeye zorlayabilir. Nihayetinde ise Osmanlı gaflı bir pandomim şov da olsa, simgeciliğin dahi bir özünün olması gerekir.'
BBC Türkçe