'Ben erkekleri tahrik edip sonra da kaçan biriyim. Altı sene vermem mesela, onları köpürtürüm. Çünkü verdiğin zaman hemen başka çeşidini arıyor.' 😂
'Ben erkekleri tahrik edip sonra da kaçan biriyim. Altı sene vermem mesela, onları köpürtürüm. Çünkü verdiğin zaman hemen başka çeşidini arıyor.' 😂
Çok oldu ama yine de taşındım. Karafatma çıktı taşındım, fare çıktı taşındım. Bizans lağımlarının üstünde oturuyoruz, temizlenmez ki. Bu üst katta da kargalar ve leyleklerle birlikte yaşıyorum.
Evin nerelerini kullanıyorsunuz en çok?
Yatak odası, banyo, mutfak… Öbür taraflara da 'burası neresi?' diye bakıyorum.
Yeni yerleştiğiniz bir yere alışma süreniz nedir?
Öyle bir şeyim de yok. Ben doğanın ortasında her şeye alışmış olarak dolaşıyorum. Bugün şu an bu mutfaktayım, yarın sabah Almanya’da ya da Amerika’da olabilir ve uyum problemi yaşamam.
Kök salmak istemek o kadar saçma bir şey ki… Bir bitki bile aslında kök salamıyor; tohumlarını rüzgar alıp başka yerlere savuruyor. Öyle bir şeyim yok, evleneyim, bir yuvam olsun, pembe damlı bir evim olsun, kocam olsun…
Beş yıl falan. Şöyle oldu: Artık bu yaşa geldi, kimse almıyor bunu galiba. Memesi mi yok, a*ı mı yok dediler. Bunu ispatlamak için evlendim. Ama o zamanlar doğum kontrol hapları falan yoktu. Eh tek erkekle yaşama mecburiyeti de var. İki kızım da bu evlilikten.
40 yaşında kadına yaşlı falan diyorlar ve ona da renkler tayin ediyorlar; siyah, gri, bordo ve kahverengi… Halbuki renkler güneşin renkleri. Doğayı inkar etmek oluyor bu.
Sadece üstünüzde değil evinizde de taşıyorsunuz renkleri. Belli renklerin etkilerine inanıyor musunuz?
Hayır ama kırmızı erkekte seksi uyandırır diye tercih ederim. Kendim için değil yani, zavallı adam için. Ben erkekleri tahrik edip sonra da kaçan biriyim. Altı sene vermem mesela, onları köpürtürüm. Çünkü verdiğin zaman hemen başka çeşidini arıyor.
Kadının da araması lazım. İkisinin arasında hiçbir fark yok. Arzularıyla, kaçaklarıyla aynı. Yani kadınlar da çok eşlidir.
Aynı anda üç kişiye aşık olabilir misiniz?
Olabilirim. Herkesin gönlünde yer var. Ama ben bunu tercih etmiyorum. Tek eşliyim. Yani bitene kadar, o da ben de başkasıyla birlikte olmayacağız.
Katiyen kabul etmiyorum; yine de bir gün ben de aldatabilirim diye kabul edilebilir. Ama anlayışla karşılamıyorsun, tırmalıyorsun, canından bezdiriyorsun, kabul etmiş gibi görünüyorsun ama içinde hep o bir gün… Hayvan dergisinde şöyle dedim: “Arının soktuğu yeri hemen emmeli, ihanete uğrayınca da hemen vermeli.” 24 saat içinde. Ama başıma geldi. Çok değer verdiğim birini bulunca ben de onu aldatacağımı söyledim.
Peki yaptınız mı sonra?
İşte o adama hala rastlamadım.
Evet, kendime aşığım ben, narsistim. Aynada kendime bakarım, kendimi okşarım, severim, öperim.
Her kadının bunu yapması gerekmez mi?
Evet ama bizde bir kadın bunu yapsa kocası iki patlatır, manyak mısın der. Benim s…m var ne ihtiyaç var kendini öpmeye der.
Eğitimimle ilgisi yok. Ben Türk Dili Edebiyatı tahsili yaptım. Ama aile çok önemli. Babam savcıydı. Annem Türkiye’nin ilk Kadınlar Birliği üyesi; çarşafı ilk atanlardan. Ablam muazzam bir fizikçiydi, Madame Curie kadar. Abim hukukçu. 13 yaşında Mesnevi okuyordum. Dahi çocuk olarak devlet beni Paris’e konservatuvara gönderiyordu. Annem “Kondüktör trende seni s…r.” dedi, göndermedi.
Orijinal bi kişilikmiş ama ben buradaki dersi göremedim.
Hayat tarzına saygı duyarım ama "yaaas queen" cilerden değilim. Aldatma ile ilgili düşüncelerine kısmen katılmıyorum, ben asla aldatmam deyip büyük konuşmak çok da doğru değil ama aldatmak kim olursanız olun şerefsizliktir, bu çok net. Kadın aldatmış erkek aldatmış fark etmez, ayrılmak yerine aldatmak kişinin kendine yaptığı itibar suikastıdır. Sevgiliniz sizi aldatmış olsa bile neden aynı şeyi yapıp kendinizi onun seviyesine düşürmek istersiniz ki?
Allah akıl fikir versin