Safevi, Afşar, Kaçar ve Pehlevi hanedanları tarafından oluşturulan koleksiyon, dünyanın en değerli taşlarına ve kraliyet kıyafetlerine sahip. Bu koleksiyon, çelik kapıların ardında ve silahlı muhafızların gözetimi altında tutuluyor.
Ancak 1979 Devrimi sırasında, mücevherlerin kaybolduğundan korkulmuştu. Daha sonra detaylı bir envanter çıkarılmış ve hazinenin tamamının korunduğu görülmüştü.
Hazinenin en değerli parçalarından biri de kurşun geçirmez cam levhalarla korunan, devasa pembe bir elmas olan ve 'Işık Denizi' anlamına gelen Darya-ye Nur. Yaklaşık 182 karat ağırlığındaki bu taş, dünyanın bilinen en büyük pembe kesim elmaslarından biridir. Tarihinin ise Hindistan'daki Babür saraylarından Fars krallarının taç giyme salonlarına kadar uzanır.
İran ulusal mücevher hazinesinin değerinin tahmin edilemeyecek kadar yüksek olduğu belirtiliyor ve halkın bu hazineye erişimi de oldukça kısıtlı. Koleksiyona yalnızca rehberli turlarla giriş yapılıyor ve telefon, çanta, fotoğraf makinesi gibi eşyalar da yasak.
Fransa'da da yaşanmıştı böyle bir şey daha geçen gün gördüm
Tarihin en büyük soygunları adı altında ki yazınızın İran ile ilgili kısmında Babür Fars kralları yazılmış. Babür İmparatorluğu’nun kurucusu Zahirüddin Muhammed Babür, Timur’un (Timurluların) torunlarındandı. Yani soy olarak Çağatay Türkü idi. Annesi tarafından da Cengiz Han soyuna dayanır. Dolayısıyla etnik olarak Türk-Moğol karışımı bir soydan gelir. Babür ana dili olarak Çağatay Türkçesi konuşuyordu. Hatta kendi yazdığı “Baburnâme” adlı ünlü hatıratını da Çağatay Türkçesiyle kaleme almıştır.