Severek izlediğiniz film yıldızlarının başına gelen bu olaylar sizi de çok şaşırtacak.
Severek izlediğiniz film yıldızlarının başına gelen bu olaylar sizi de çok şaşırtacak.
Sahne tam olarak da planlandığı gibi gitti... yani kısmen. Cruise'un bir binadan ötekine doğru atlaması ve ikinci binanın kenarına tutunarak aşağı sarkması gerekiyordu ve öyle de yaptı. Bu sırada ayağı sert bir şekilde duvara çarptı ve ayak bileği kırıldı. Bir röportaj sırasında Cruise 'kırıldığını o an anlamıştım' dedi ama sahnenin tekrar çekilmesini istemediği için kendini zorlayarak binanın tepesine çıktı ve topallayarak çekimi bitirdi.
Sahnede, Ellen Burstyn'in karakterinin, bedeni elen geçirilen kızı tarafından fırlatılması gerekiyordu. Burstyn çekimde, bu hareketi yapmasını sağlayan tellerden giyiyordu. Her şeyin gerçek görünmesini sağlamak için teli kontrol eden kişi teli çekti ve bu Burstyn'in bedeninin sertçe yere çarpmasına neden oldu. İlk çekim sırasında sırtının üstüne hızla düştü. Yapımcı sahnenin tekrar çekilmesini istedi ve buna karşılık Burstyn 'Billy, beni çok sert çekiyor. Biliyorum sahnenin gerçekçi görünmesi lazım ama sana söylüyorum, bu şekilde sakatlanabilirim.' şeklinde karşılık verdi, yapımcı da 'Tamam, çok sert çekmeyin.' dedi. Anlaşılan o ki, Burstyn ikinci seferde de ilki kadar sert çekildi ve bu omurgasında bir hasara neden oldu. 2014'de, bu sahnenin çekimi üzerinden 40 yıldan fazla geçmişken, ' Sırtımı sakatladım ve o zamandan beri bu sakatlıkla çalışmak zorunda kaldım. Ama sıkıntı değil.' şeklinde konuştu.
Yüzük Kardeşliği filminin kamera arkası görüntülerinde, Sean Astin'in sudaki bir bota çıkıp karaya indiğinde ayağına bir şeyin batmış olduğunu bilerek topalladığını görebilirsiniz. İlk yardım ekipleri çabucak Astin'i oturup ayağındaki Hobbit ayağı görüntüsü veren kostümü çıkarttırtırdılar. Ayağına dikiş atıldığı sırada, Elijah Wood oraya gelerek 'Çok fazla kan var dostum, çok fazla.' dedi.
Kamyon, rıhtımın 2.5 metre açığında hızla batmaya başladı. 'Dibe doğru, hızla batmaya başlamıştık, Karadeniz'in 18 metre derinliğinde çamura saplanmış bir durumdaydık ve ben 'Buradan nasıl çıkacağım?' diye düşünüyordum.' dedi. Statham kendini toparlayıp, kamyonun camından dışarı çıktı ve olabildiğince hızlı bir şekilde yüzeye doğru yüzdü. Yüzeye çıktığında, rıhtımın kenarında duran Sylvester Stallone, iPhone'unu çıkarmış her şeyi kayıt altına alıyordu. Şans eseri kimse zarar görmedi.
Bu kaza, Batının Kötü Cadısı'nın Munchkinland'den dramatik ve alevli çıkışının olduğu sahnede gerçekleşti. Sette gizli bir kapı vardı fakat yeterince hızlı açılmadığı için Hamilton alevlere yakalandı. 6 hafta boyunca hastanede ve evde tedavi gördü. 1930'larda yaşanan bu olayda, Hamilton'un prodüksiyona geri dönmesinin ve olaydan sonra stüdyoya dava açmamasının tek nedeni, bunun kaderini belirleyeceğini ve oyunculuk kariyerini mahvedeceğini bilmesiydi: 'Bu işler nasıl yürür biliyorum ve asla tekrar çalışmayacağım. Sadece tek bir koşulla geri dönerim, o da artık havai fişek olmayacak!'
Filmde, Batının Kötü Cadısı'nın havaya yazı yazarken süpürgesinden duman çıktığı bir sahne var. Bu sahneyi gerçekleştirebilmek için süpürgeye monte edilmiş bisiklet selesinin altına bir boru yerleştirildi. Testlerden biri sırasında boru patladı. Danko olayı 'kafa derim soyulmuş gibi hissettim. Patlama beni süpürgenin üzerinden fırlattı.' şeklinde anlattı. Diğer yaralarının yanı sıra neredeyse Danko'nun bacağını çevreleyen 2.5cm derinliğinde bir yara daha vardı. Danko, süpürgeli o sahne için sadece 35 dolar ve film boyunca olan diğer sahneleri içinse toplam 790 dolar aldı.
Teknik olarak bu kaza Bulut Atlası filmi setinde yaşanmadı. Halle Berry filmin çekimleri için gittiği İspanya'da tatil günündeydi. Kızını villanın dışındaki keçiyi yakalamak için koşarken gördü. Berry kızını yakaladı ve eve dönerken ayağı taşa takılarak kırıldı. 3 hafta boyunca istirahat etmek zorunda kalan Berry bu konuda 'Senaryoyu 10 kere daha okudum, yani aslında yardımı dokundu.' şeklinde bu durumla ilgili espri yaptı. Başrolü paylaştığı oyuncu Tom Hanks'e 'birazcık sinir bozucu çünkü iyi gidiyordum ama şimdi ara verdim. Sizle beraber sette olmak yerine bacağım havada bir şekilde bir yerlerde oturuyorum.' şeklinde bahsetti.
Sahnede, su kulesinden Keaton'un üstüne su dökülmesi gerekiyordu. Su o kadar güçlü bir şekilde boşaldı ki Keaton'un resmen boynu kırıldı. Yıllar sonra bir doktor, o zamanlar çekilen X-ray görüntüleri konusunda meraklanana kadar oyuncu bunu fark etmemişti bile.
Hedren'a normalde sahte kuşlar kullanılacağı söylenmişti fakat teknik bir sıkıntıdan dolayı gerçek kuşlar kullanıldı. Kuşlardan biri omzuna bağlanmıştı ve neredeyse oyuncunun gözünü gagalayacaktı ki o an 'ben artık yokum' diyerek hıçkırarak ağlamaya başladı. Seti gezen ve film şartlarını gören Cary Grand Hedren'a 'Hayatımda gördüğüm en cesur kadın sensin.' dedi.
Renner, başrolü paylaştığı oyunculardan birine hastaneden mesaj atarak 'Pek bir şey yok. Dirseğimi ve bileğimi kırdım.' dedi. Setteki oyuncular prodüksiyonun derhal kapatılacağını düşündüler, ama Renner 'Öğleden sonra işe geri dönüyorum ve çekimleri bitiriyoruz.' dedi. Çıkarılabilen alçıları vardı ve bazı sahneler de CGI (bilgisayarda üretilen görüntü) yardımıyla tamamlandı, bu sayede her şey planına uygun devam etti.
Çekim sırasında Stallone, Lundgren'i kenara çekip 'Çalıştığımız şeyleri unut, Dolph. Oraya gitmeni ve sadece bana vurmayı denemeni istiyorum. Beni bayılt.' dedi. Lungren onu dinledi, ve o günün devamında Stallone ters giden bir şeyler olduğunu fark etti. Kamera görüntülerini tekrar inceledi ve Lundgren'in aparkatlarından birinin gerçek olduğunu fark etti. Doktorlara göre yumruk o kadar sertti ki 'kaburgalarını tutup, kalbi göğüs kafesine çarpmış' şeklinde açıkladı.
İlişkileri o kadar vahşi ve kötü şöhretliydi ki Ryan Murphy bundan esinlenerek TV'de 'Feud: Bette and Joan' isimli mini bir dizi çıkardı. Davis her zaman Crawford'un iş etiğini överdi ama günün sonunda, birbirleriyle pek iyi geçinemezlerdi: 'Onunla film yaptığım süre boyunca, o her zaman dakik, sınırlarını bilen kısacası profesyonel biriydi. Ama biz epey farklı tipte iki kadınız.'
Bu olay dizide de açıkça göründü. Ayrıca Crawford ve Davis'in kasıtlı olarak birbirlerinin çekimlerini kışkırttıklarını da gösterdi. Bettle Davis'in, Crawford'un bedenini odalar arası birkaç kez taşıması gerekiyordu ve bu durum incinen sırtına hiç de yardımcı olmadı. Yıllar sonra Davis son sözü söyledi. Bir gazeteci Crawford'un ölümünün ardından Davis'ten birkaç şey söylemesini istedi, Davis ise 'Ölen kişinin arkasından kötü bir şey söylememelisiniz sadece iyi şeyler söylemelisiniz. Joan Crawford öldü. Bu iyi.' dedi.
Sahne çekiminde Fisher, zincirlenmiş bir şekilde su dolu tankın içerisindeydi. Elindeki kelepçeler kolayca kurtulmasını sağlayacak çabuk açılan manyetik zincirlerdi ama Fisher'ın dediğine göre 'kelepçeler bacaklarımın arasında gitti, açılmadı ve sıkıştı.'. Fisher, 'ekip ilk başta anlayıp beni kurtaramadı çünkü sadece rol yaptığımı sanmışlardı.' dedi.
The Beverly Hillbillies dizisinde Jed Clampett rolüyle bilinen Ebsen sonunda hastaneye kaldırıldı ve Oz Büyücüsü'nün prodüksiyonundan çıkarıldı. Jack Haley onun yerini aldığında, makyaj olarak daha güvenli bir alüminyum macun kullanmaya başlandı. Ebsen, 'o lanet film' yüzünden hayatının geri kalanında nefes alma problemleri yaşadığını iddia etti.
Lloyd setteki bir çekim için poz veriyordu ve fotoğrafçıya sahte olmasına rağmen bombadan çok fazla duman çıktığını söyledi. Birkaç saniye sonra bomba gerçekten patladı. Patlama, fotoğrafçıyı odanın bir başka tarafına fırlattı, asistanını yaraladı ve tavanı havaya uçurdu. Lloyd sağ elindeki iki parmağını kaybetti ve birkaç ay kör kaldı.
Holmes ilk 7 film boyunca Radcliffe'in baş dublörüydü. 'Ölüm Yadigarları: Bölüm 1'deki' uçma sahnesi çekimleri sırasında Holmes duvara çarpıp yere düştü. O an bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı ve 'Bacaklarımı hissedemiyorum.' dedi. Göğsünden aşağısı felç olmuş ve boynu kırılmış olarak hemen hastaneye kaldırıldı. Holmes, ' Kollarımı hareket ettirebiliyorum fakat ellerimde ve parmaklarımda hiçbir kabiliyet yok.' şeklinde açıklamada bulundu. Holmes ve Daniel Radcliffe hala yakınlar. Radcliffe, Holmes'un tıbbi faturalarını ödemek için ünlü bir yardım müzayedesine de ev sahipliği bile yaptı.
Doris Day 'James Garner çok kaslı ve güçlü ki beni kaldırıp kolunun altına aldığında birkaç kaburgam kırıldı. Filmleri nefes almamı ve gülmemi zorlaştıran, göğsümdeki yapışkan şerilerle mumyalanmış bir şekilde tamamladım.' dedi. İkili yıllarca arkadaşlıklarını sürdürdü ve hatta Day bu kazayla ilgili 'Jim, eğer bir süre konuşmazsak, kırdığın kaburgalarım için seni affedebilirim, ikisi için de.' şeklinde şakalar bile yaptı.
Bir röportaj sırasında Jackie Chan sette yaşadığı tüm sakatlıkları listelemeye başladı. Vücudunda pek çok yeri işaret ederek yaralanmalarını anlattı. Hatta Steve Harvey'e kafasındaki göçüğü elletti. Chan basitçe, eski filmlerde bütçenin özel efektler ya da CGI için yeterli olmadığını bu nedenle bir binadan diğerine atlaması gerektiğinde bunu kendisinin yaptığını açıkladı.
Peki siz bu kazalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bizimle yorumlarda paylaşmayı unutmayın.
Cüneyt Arkın'ı da unutmayalım.
Eski zaman oyuncuları hem nispeten az kazanıyormuş hem de paranın hakkını veriyormuş.
felc kalan oyuncuya uzuldum bi yerde okumusdusdum jack chan in sakatlanmalarindan dolayi hic bi sigorta sirketi onla calismayi istemiyomus