Joseph Merrick, tarihin en acı dolu hayat hikayelerinden birine sahipti. Fiziksel farklılıkları onu toplumun merak nesnesi haline getirdi. Ancak bu hikaye, sadece bir “Fil Adam” masalı değil. Joseph’in hayatı, yalnızlık ve insanlık onurunun güçlü bir örneğiydi. Onun dünyasına daha yakından bakalım.
Fil Adam Olarak da Bilinen Joseph Merrick'in Dram Filmlerine Konu Olabilecek Kadar Trajik Hayatı
4
Joseph Merrick, 5 Ağustos 1862’de Leicester, İngiltere’de dünyaya geldi. İlk beş yılı, diğer çocuklar gibi sağlıklı ve mutlu geçti. Ancak beş yaşına geldiğinde vücudunda anormal deri yamaları ve kemik büyümeleri belirmeye başladı.
Ailesi, bu değişimlerin nedenini, annesi Mary Jane’in hamilelik sırasında bir fil tarafından korkutulmasına bağladı. Merrick, çocukluğunu nispeten normal bir şekilde geçirdi ama yıllar ilerledikçe durumu giderek kötüleşti.
Merrick'in trajedisi sadece fiziksel deformasyonlarıyla sınırlı değildi. Üç kardeşi vardı ve ne yazık ki hepsi çok küçük yaşta hayatını kaybetti. Kardeşlerinden biri kızamık, diğeri ise sinir sistemiyle ilgili bir rahatsızlık nedeniyle yaşamını yitirdi.
En büyük acıyı ise annesini kaybettiğinde yaşadı. Annesi, Joseph 11 yaşındayken bronşit zatürreden hayatını kaybetti. Annesinin ölümü, Merrick için dönüm noktası oldu. O sevgi dolu bağı bir daha asla kuramadı.
Babasının yeniden evlenmesiyle hayatı daha da zorlaştı. Üvey annesi tarafından hor görüldü ve babası tarafından sık sık dövüldü.
13 yaşında okulu bırakmak zorunda kaldı ve kapı kapı dolaşarak satış yapmaya çalıştı. Ancak elindeki büyümeler, bu işi yapmasını bile imkansız hale getirdi.
Joseph Merrick, 17 yaşında evden atıldı ve sonunda Leicester Union Workhouse'a sığınmak zorunda kaldı. Çalışma evleri, aslında işsiz ve engelli bireylerin barındığı, ağır çalışma koşullarıyla bilinen yerlerdi. Merrick burada geçirdiği yılları nefretle anıyordu.
1884'te çalışma evinden kaçarak bir gösteri grubuna katıldı. Anormal fiziksel görünümü nedeniyle “The Elephant Man” adıyla sahneye çıkarıldı ve büyük ilgi gördü. Ancak bu, kısa süreli bir başarıydı.
Gösteri dünyasında geçirdiği zaman boyunca birikim yapmayı başarmıştı. Ancak menajeri tarafından ihanete uğradı. Avrupa turnesinin ortasında, menajeri Joseph'i döverek tüm birikimini çaldı ve onu yabancı bir ülkede terk etti.
Parasız ve çaresiz bir şekilde İngiltere'ye döndüğünde, halkın meraklı bakışları arasında kalakaldı. Polis tarafından fark edilen Merrick, Frederick Treves adlı bir cerrahın yardımıyla Londra’daki bir hastaneye yerleştirildi.
Joseph Merrick, Londra’daki Whitechapel Hastanesi’nde kendisine ayrılan odalarda hayatının son yıllarını geçirdi. Doktor Treves ile aralarında derin bir dostluk kuruldu ve Merrick burada kendini güvende hissetti.
11 Nisan 1890’da Joseph Merrick, henüz 27 yaşındayken hayatını kaybetti. Normalde oturur pozisyonda uyuması gerekiyordu çünkü başının ağırlığı, düz yatarak uyumasına izin vermiyordu.
Ancak o gece, "herkes gibi" uzanarak uyumak istemiş ve bu hareketi boynundaki baskıyı artırarak omuriliğinin kırılmasına neden olmuştu.
Yazdığı mektuplarda ve otobiyografisinde duygularını dile getirdi:
'Bedenim belki tuhaf görünebilir,
Ama beni suçlamak, Tanrı’yı suçlamaktır.
Kendimi yeniden yaratabilseydim,
Sizi memnun etmeyi başarırdım.'
Ayrıca Joseph'in hayatını konu alan 1980 yapımı "The Elephant Man" adlı bir filmi de var. Yönetmenliğini David Lynch'in üstlendiği film, IMDb'de 8.2 puana sahip.
İlginizi çekebilir:
Everest'in Zirvesinde Ölüme Terk Edilen Beck Weathers’ın İmkansız Hayatta Kalma Hikayesi
Dünyadan İzole Bir Şekilde Balonun İçinde Yaşamak Zorunda Kalan David Vetter'ın Trajik Hikayesi
Zaman Kavramı Olmadan Mağarada Yaşayan Adam Bilim Dünyasını Şaşkına Çevirdi
Hayatı filmlere konu olur başlığıyla yayınlanan haberlerdeki görsellerin yarısı zaten hayatının konu olduğu Elephant Man (Fil Adam) filminden. Hey yarabbim.
Ah bu insanların gaddarlığı… 🥹
The Elephant Man kitabını okumuştum ,ingilizce bir kitap okumamız ve bunu yorumlamamız gerekiyordu, gerçekten çok içime oturmuştu. Sunumunu da filmin görselleri ile yapmıştım, o zamanları hatırladım ve yine kalbim ağrıdı ya