Kimler denetliyor bilmiyoruz. Gerçek suçlar karanlıkta bırakılıyor. Bugün siyasi iktidar çocuklara dönük istismar ve cinsel suçları ortadan kaldırmak için ne yapıyor? Eğitim kitaplarında çarpık ideolojisine devam ediyor. Çocuklara şehit olmayı özendiriyor. Savaş ortamına göre çocuk yetiştiriyor. Eğitim siyasetleri, çocukları ya savaşta şehit olan ya da bir suçun mağduru olan pozisyona itiyor. Bütün toplumun böyle bir organize suç karşısında ayağa kalkması gerek. Çocuklar için ayağa kalkmayacaksak, ne için ve kim için ayağa kalkacağız?İktidarın cinsel istismarı üreten vakıfları korumak için harcadığı enerjiyi, kadın ve çocukların şiddetten korunmasına vakfetseydi, Türkiye farklı olurdu. Kadınlara dönük şiddet içinden çıkılamaz hale geliyor.
'Gerçek tehdit altında olan vatan değil Saray'dır'
Erkek egemen siyasi iktidar anlayışı, merkezi isimleri aracılığıyla kadınlara bu politikayı dayatıyor. Cumhurbaşkanı kadınlara hitaben 'vatanımız saldırı altındayken hadi çocuğum git şehit ol diyen annelerin ellerinden öpüyorum' diyor.Türkiye'de insanlar çocuklarını askere gönderiyorlar ama ölsün diye gazi olsun diye göndermiyorlar. Çocuklarımız askerlikten dönecek mi kaygısıyla gönderiyorlar.Aynı zihniyet vatan savunmasından bahsediyor. Gerçek tehdit altında olan vatan değil Saray'dır. Tehdit altında olan AKP iktidarının inşa etmeye çalıştığı faşist rejimdir. Bunun için toplum rızası üretmek adına bir vatan savunması icat ettiler. Bugün kardeşin kardeşi vurduğu, devletin kendi sınırları içinde kendi yurttaşına karşı ilan etiği savaş var. Bu şiddet ortamında savaş sarmalında yaşamını yitiren hiçbir gencin hesabını vermiyor siyasi iktidar. Çıkıp diyorlar ki '300 şehit verdik, ama teröristler 10 katını verdi.' Bu övülünecek şey mi? Ölenleri kıyaslamak başarı mı?
'Bu topraklar daha ne kadar bu ülkenin çocuklarının kanıyla sulanacak?'
'Bu vatan için yeteri kadar kan dökülmedi' diyorlar. Daha ne kadar dökülmesi gerekiyor? Bu topraklarda çok kardeş kanı döküldü. Bu savaşın durdurulması için daha ne kadar gerekiyor. Bu topraklar daha ne kadar bu ülkenin çocuklarının kanıyla sulanacak?
Bir vatan nasıl vatan olur biliyor musunuz? O vatan toprakları üzerinde yaşayan halklar eşit olduğunda, özgür olduğunda, barış hukukuyla, eşitlik hukukuyla bir arada yaşıyorsa vatan olur. Tekçiliğin, savaşın, ölümün değil, barışın, adaletin ve eşitliğin ortak vatanı olması için mücadelemize devam edeceğiz.Bütün kamuoyuna çağrı yaptık. 'Bu savaşın durması, toplumsal barışın tesis edilmesi için herkes üzerine düşen görevi yerine getirsin' dedik. Ama kapı duvar. Hala sessizlik. Barış deyince sesleri solukları çıkmıyor. Barış dediğinizde tutukluyorlar. Barış bildirgesi yayımladığınızda 'suçu övmek', 'terör örgütü propagandası' yapma iddiasıyla tutuklanıyorsunuz, hapse atılıyorsunuz. Barış siyaseti karşısında böyle bir karşıtlık oluşturulmuş durumda. Bizler halkımızın demokratik kazanımlarının üretilmesi mücadelesinin yaşamın her alanında büyütüleceğini biliyoruz.
Sur'daki halkın evlerini tünel yap, mahallenin her yerine eyp döşe,halkı canlı kalkan olarak kullan(canlı kalkan olmamak için beyaz bayraklar ile teröre teslim olmayan insanları kanas ile vur). Devlet bölgeyi kamusallaştırdığında, "Halka sordunuz mu?"!
Yalanın kanunu yok nasılsa, sallamak serbest.
"Gundemdeki her boktan konusayim da teror propagandasi yaptigim anlasilmasin" temali aciklamalar.