HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP Grup Toplantısı'nda gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. 10 Aralık İnsan Hakları Haftası'na dikkat çeken Yüksekdağ, 'Türkiye tarihi aynı zamanda İnsan Hakları mücadelesi verirken insanların katledilme tarihidir. Yaşatmaya çalışırken katledildiler. Bunun son örneği Tahir Elçi cinayetidir. Herkese barış için çağrı yaptığı için hiçbir ayrım gözetmeden herkese temel haklar etrafında birleşme çağrısı yaptığı için, insanları yaşatmaya çalıştığı için katledildi Tahir Elçi. Bu ülkede yıllar boyunca barış güvercinleri ve elçileri katledildi' diye konuştu.
Şiddetle bir ülkeyi yönetmek utançtır
Elçi cinayeti üzerinden 10 gün geçtiğini belirten Yüksekdağ, 'Biz bu 10 günlük sürede barış ve özgürlük irademizi biledik. Bu süre içinde savaş ve yıkım siyasetine karşı halklarımızın barış ve çözüm siyasetindeki kararlılığımızı pekiştirdik. Bundan sonra da aynı şeyi yapacağız daha güçlü, daha kararlı ve daha birleşik bir şekilde' diye konuştu. Siyasi iktidarın bildiği en iyi yöntem olan 'savaş ve şiddet' yöntemini kullandığını dile getiren Yüksekdağ, 'Onların övünç kaynağı aslında utanç kaynağıdır. Şiddetle zorla baskıyla bir ülkeyi yönetmek suçtur, utançtır' diye konuştu.
İktidar, tarihin en köhne yöntemini kullanıyor
'Biz burada konuşup otururken Kürt kentlerinde insanlar, Kürt gençleri katlediliyor' diyen Yüksekdağ, 'Çok tarihsel bir kırılma yaşanıyor. Kürt halkı ve bütün Türkiye halkları, ölümle, baskıyla zor yöntemlerle teslim alınmaya çalışıyor' dedi. Bütün baskı yöntemlerin tek sebebinin itiraz etmeyen bir toplum yaratmak olduğunun altını çizen Yüksekdağ, bunun tarihteki çok eski ve karanlık bir plan olduğunu söyledi. Yüksekdağ, Türkiye yönetiminin demokratik bir yönetimi yerine tarihin en köhne yöntemini devreye soktuğunu belirterek, 'Hani diyorlardı ya Türkiye değişti diye. İşte bugün Türkiye bu köhne değişimi yaşıyor' diye konuştu.
Kürtlerin ve HDP'nin, 'konuşmak, konuşarak sorunları çözme ve demokrasiyi getirmek' için direndiğini belirten Yüksekdağ, 'Ablukaya alınan kentlerde, mücadele yürütülen her yerde kararlı ve ısrarlı duracağız. Her gün bu kararlılığımızı kırmaya çalışıyorlar' diye konuştu. AKP'nin 7 Haziran seçimlerinden sonra 'İstikrar için tek parti iktidarına Türkiye muhtaçtır' söylemlerini aktaran Yüksekdağ, şöyle konuştu:
Türkiye istikrarsızlığın merkezi oldu
'Aradan geçen bu sürece de bırakalım istikrarı Türkiye istikrarsızlığın merkezi oldu. Bölgede krizi tetikleyen bir tabloyu çizdi. Nerede iktidadır. HDP tek başına iktidar olmanızı engelledi diye HDP'ye oy verenlerin verdiği oyu burnundan getirdiniz. Bugün derdinizin ortadan kalkması gerekirdi. Tek başına iktidar olan bir hükümet olarak huzuru barışı ne zaman getireceksiniz? Daha önce de söyledik. AKP-Saray iktidarı bir istikrar güvencesi değildir. Aksine kendi iktidarının istikrarını ve güvenliğini sağlamaktır. Memleket yansa umurlarında olmaz.
Memleket yanıyor
Bugün de memleket yanıyor. İnsanlar evlerinden çıkamıyor, evlerinden çıkmak öldürülme gerekçesi. İnsanlar gaz bombalarını arar hale geldi. Bombalarla insanlar katlediliyor. Sokağa çıkan insanlarımızın hiçbir can güvenliği yok. İstikrar vaat eden bir siyasi iktidar 1 Kasım seçimlerinden sonra halka sıkıyönetim sundu. OHAL dönemlerinde bile uygulanmayan sokağa çıkma yasakları ve kentlerin ablukaya alınması ile bir baskı yöntemi kuruldu. Türkiye adeta bölündü. Partimizin ve halkımızın herkes için istediği özyönetim talebi bir bölünme fobisine dönüştü. AKP'den önce de iktidarlar bölünme fobisi üzerinden halkı kendisine mecbur etti. Batı toplumu bu olmayan bölünme üzerinden AKP'ye mecbur ediliyor. Bu büyük bir yalandır, esas bölücülük budur.
Bölünmenin merkezi AKP ve Saray'dır
Bugün siyaseten bir bölünme riski ve tehlikesi varsa bunun merkezi AKP ve Saray iktidarıdır. Halkımız demokratik ulus ve demokratik vatan programı çerçevesinde birlikte yaşama mücadelesi veriyorlar. Bu halkların tarihsel varlığının en temel güvencesidir. Bu kadar kaosun yaşandığı bir dönemde Türkiye halklarının birlikte yaşamasının, bütünlüğünü sağlamasının güvencesidir. Ama bugün bu halkın varlığı hedef tahtasına oturtulmuş durumda. Bunlar görünmüyor, gösterilmiyor. Türkiye'nin batısı bu zulme yabancılaştırılıyor.