'Kendisi gibi pırıl pırıl insanlarla kitap okur, sohbet yapardık. Sonra berberlikten ayrıldı ve küçük bir kavaf dükkanı açtı. Aynı hizmetine orada devam etti; artık Kavaf Nusret Ağabey olmuştu. Sonra ‘Hizmet Hareketi’ olarak bildiği yolda eğitim faaliyetlerine destek olmaya başladı. Kısıtlı imkânlarını bu yolda kullandı. Topladığı zekat, fitre ve çiftçilerden aldığı ayni yardımlar ile okulların yapım masrafina destek oluyordu. Kendisini sevenlerin Nusret Ağabeyi artık eğitim gönüllüsüydü.
15 Temmuz'da yaşanan hain darbe girişimi ülkemizin üzerine bir felaket gibi çöktü. Uçaklar, helikopterler, tanklar bomba ve kurşun yağdırdı, meclisimiz bombalandı... Bu hain girişim, onlarca şehit ve gazimizin canını fedakarca hiçe saymasıyla ancak önlenebildi. Bugünden hemen birkaç gün sonra Nusret Ağabeyin de birçok arkadaşı gibi ‘silahlı terör örgütü üyesi olmak’ iddiası ile tutuklandığını öğrendim. Bırakın silahı, eline bir gün çakı dahi almamış, kimseye kaba bir söz söylememiş, her defasında ‘Biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yok.’ diyen o güzel insan, bankaya para yatırmak, eğitim vakfında görev almak, gençlerle ilgilenmek gibi malum suçlamalar ile hüküm giymiş ve ardından tahliye edilmişti.
Kendisine 2 yıl önce geçmiş olsun ziyaretinde bulunmuştum. Kimseye kırgın ya da küskün değildi. 15 Temmuz hain darbe girişiminin bir felaket olduğuna inanıyor ve kendisinin ve arkadaşlarının haksız yere terörist olma iddiası ile yargılandığını, bunun aileler için büyük travmalara neden olduğunu düşünüyordu. Haksızlıkların giderilmesi için benim de elimden geleni yapmamı istemişti. Hakkındaki karar onandıktan sonra cezaevine alındı. Kalp ve çeşitli rahatsızlıklardan dolayı çok sayıda ilaç kullanıyor, kendi başına hayatını idame ettirmekte güçlük çekiyordu. Maalesef tam teşekküllü üniversite hastanesinden alınan raporlar Adli Tip Kurumu tarafından onanmadığı için cezaevi şartlarında kalmaya devam etti.
Hastalığı şiddetini artırdı ve maalesef Koronavirüs'e yakalanarak dün 84 yaşında hayata gözlerini yumdu. Bu güzel insanla olan hikayemin kısaca özeti budur: kendisine dair anılarımı kalbimin en müstesna köşesinde saklayacağım. Peki ardından söylenmesi gerekenler nedir? Cezaevi şartları hasta mahkumların tedavileri ve tedavi süreçlerinde gerekli koşullar açısından uygun değildir. Kalp ameliyatı olması gerekenler var, kanser hastaları var. Tedavileri mevcut şartlar altında mümkün değil. Bu insanların cezaevinde kalmasının kamuya hiçbir faydası yok. Cezalarının büyük bölümünü zaten cezaevinde geçirmiş insanlar. İnfazlarının ertelenmesinin kamusal faydalarının olduğu gibi bu insanların daha kolay şifa bulabilmelerine de imkan sağlayacaktır. Anayasamızın 17. maddesine göre cezaevlerinde dahi olsalar vatandaşların mutlaka insan onuruna yaraşır bir hayat yaşamaları gerekiyor...'
84 yaşında adamdan mı korktunuz la ne işi var hapiste bu adamın.
bu açıklamayı sosyal medyadan yapacağına en büyük dava arkadaşına yapsana sizin için mağdurluk bile sizin menfaatinize dokunana kadardır bakın furkan vakfının protestosuna ne kadar başı örtülü bacınız varsa yerlerde süründürülüyor sizin tek dininiz makam koltuk
Bülent Arınç a suikast ayağı ile başladı kozmik oda da ne var ne yok ortaya serdiler işte o gün den beri bu ülke çamura saplandı bu ülkeye en büyük zararı veren bu vatan haini eğer fetö bağlantısı gerçekten suç olsaydı bu şahıs cezaevinde olurdu adam alalen ben fetöcüyüm diyor üstüne vergilerimizle maaş alıyor devlette görev alıyor Allah’ım akıl tutulması yaşıyorum 😵💫