Yaz gelip de güneş içimdeki hissi duyguları harekete geçirdiğinde ahşap tabiatlı kocam Numan’la bir sayfiye yerine gittik. Numan’ı oradaki deniz kestanelerinin üzerinde yürüyüş yapsın diye yanıma almıştım. Ben ise yeni aşklara açık bir kalp ve bronz bir maceraya hazır diri bir vücutla gitmiştim oraya. Bu sırada plajda iki genç sohbet edip eğleşiyorlardıBahse konu olan kütüphanenin idareci kişisi Numan isimli bir suntaydı. Kendisini insan zannediyordu ama çoğu kişinin kanaatine göre o ancak kerestecilik işinde kullanılabilecek tıynette bir malzemeydi.Senelerdir evliydik. Kocamın eli elime değmişti ama daha ileri gitmemişti. Ama ben onunla devamlı tokalaşmaktan bıkmış usanmıştım. Doktor doktor, poliklinik poliklinik dolaşmaya başladık. Herkes sanki sözleşmiş gibi Doktor Mükremin Çıtır’ı tavsiye ediyordu. Allahım kimdi bu mucizevi kişi. Merak ediyordum merak ediyordum merak ediyordum…O gün kararlı bir şekilde evi terkedip doğru Boğaz Köprüsü’ne gittim. Benim için intihar en güzel yoldu. Senelerdir bir tahtayla evliydim ve artık bıçak kemiğe dayanmıştı. Böyle keskin bıçağa benim narin kemiklerim nasıl dayansındı. Fakat yine kahpe felek oyununu oynadı. Köprüden atlamıştım fakat ölmemiştim.Numan madem ben yılbaşı gecesi tombala oynayacaktım yaradan bana bu fiziği niçin verdi? Benim diri vücudumu adli tıpta görmek istiyorsan o başka! Fakat ben, senin ahşap vücudun oraya daha uygun düşer kanaatindeyim. Gözün arkada kalmasın Numan. Varımı yoğumu satıp sana otopsi yaptıracağım. Hoş ölüm sebebi belli: Aşırı angutluk ve buna bağlı erotik yetmezlik!