Ferhat Göçer şarkıları dinlemiş olanlar bilir, kendisi bir derdi varmış gibi sürekli olarak şarkının bir yerlerinde bağırır. Peki neden bağırıyor bu kadar? Empati yapıyor ve kendisini anlamaya çalışıyoruz.
Ferhat Göçer şarkıları dinlemiş olanlar bilir, kendisi bir derdi varmış gibi sürekli olarak şarkının bir yerlerinde bağırır. Peki neden bağırıyor bu kadar? Empati yapıyor ve kendisini anlamaya çalışıyoruz.
Sevgilisinin söylenmelerinden bıkmış bir Ferhat, bir isyan, 'Allah aşkına sus bi dakika' ruh hali daha nasıl güzel anlatılabilir bilmiyorum. Adam sevgilisinin bitmeyen yakınmalarından, “Ayşen’e sevgilisi araba almış benim niye yok?” diye kafaya kakmalarından yılmış.
Ferhat yaşlanıyor. Ömrü elinden bir kuş gibi uçuyor, gençliğini, toyluğunu, deli dolu zamanlarını hatırlıyor, geri gelmeyeceği aklına geldikçe bağırıyor garibim.
Adam bıkmış beyler, isyan noktasına gelmiş. Bir türlü istediği aşkı bulamamış, belki de hiç aşkı bulamamış, hal böyle olunca dellenen adam ne yapar? Haykırıyor işte.
Yalnızlığın güzel olduğunu düşünüyor, e yukarıdaki ilişkileri yaşayan adam iki gün kafa dinleyince yalnızlık ne güzelmiş noktasına gelmiş. Birazdan yalnızlığa da sayıp sövmeye başlar. Huylu huyundan vazgeçer mi?
Ferhat kesinlikle “millet ne derse desin” diyen biri değil, bakmayın burada sevgilisiyle eve girerken söylenen komşulara çıkışmasına, sevgilisine 'sen onlara aldırma canım' diye takılmasına aslında çok rahatsız. Bu gecenin devamında içip içip cama çıkarak “hepinizin a.ına koyim olm, heppinizin” diye bağırmadıysa ben de bir şey bilmiyorum.
Ferhat artık terk edilen adam olmaktan, kovulan adam derecesine yükselmiş. Önceden kadınlar bırakıp giderken şimdi bizzat bunu kovuyorlar. Adamın çilesi bitmedi arkadaş.
Burada “yabancılık” kavramına değinmiş Ferhat, sevgilisini nasıl elde tutacağını şaşıran Ferhat “git hevesini al gel” diyerek bildiğin bir Frank, bir Joshua gibi davranıyor. Ferhat neyin hevesini alacak ya, sen iyi misin?
Bak işte pişman oldu. Az önce git hevesini al diye saldığı kadına bu sefer, sana kızıp küsemem, kalbim kırılsa da seni severim diye bağırıyor. Ah Ferhat’ım ah… Dengesizsin.
Aaa Ferhat meğer dulmuş. Belli ki eski karısının ve karı kız peşinde koşarken ihmal ettiği kızının ahı tutmuş. Hiçbir işi düzgün gitmiyor. Şimdi de günah çıkarıyor. Daha çok bağır Ferhat belki duyar kızın.
Kabullenme evresine giren Ferhat’ın yaşadığı drama ve yüzleşmeye şahit oluyoruz. Haliyle bunu sessiz sedasız yapacak hali yok, bağır Ferhat bağır tüm alem duysun.
İşte hemen ardından pişmanlık evresi geldi. Belki arkada bıraktıklarına üzülüyor, belki git hevesini al dediğine üzülüyor. Bence hevesini hala alamadı kadın… Bekleme bence Ferhat.
Sinirlendi, tehditle karışık öfke nöbetlerine şahit oluyoruz, ama bakmayın Ferhat’ın dilinde hep bunlar. Yoksa böyle naif bir kişinin bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Ne oldu Ferhat, heves değilmiş galiba hı?
“Bu kez en çok kendimi severim” diyerek, hep yanlış kişileri sevdiğini anlatıyor bize. Değmeyecek insanlara gereğinden fazla değer verirsen sonunda sen üzülürsün temalı ağır ergen triplerini çekiyoruz.
“Genetik miras” lafı bize çok şey anlatıyor. Ferhat’ın babasıyla sorunları var bence. Başından beri bunu bağırıyor ama anca itiraf edebildi. Baban dövdü mü seni Ferhat nedir olay?
Eveeet sona yaklaştık, artık derin bir isyan, itiraz yükseliyor Ferhat’tan gür ve tok bir sesle. İşte burada bağırmayacaksın da nerede bağıracaksın? Es, gürle Ferhat, mahvettiniz lan beni el birliğiyle de, mutlu musunuz Allahsızlar de, bağır Ferhat…
Bağırıp içini boşaltınca rahatladı, yine heves almaya yolladığı kadına sesleniyor. Ne yaptıysa, ne bok yediysen yedin gel kabulümsün kız gibi diyor. Ama giden gitti be Ferhat… Dönmez bence.
Öyle deme ya… Ne demek güzel bir gün yaşamak haram bize, inşallah daha önünde uzun yıllar var Ferhat böyle koyverme kendini.