Filmin ortaya çıkmasına sebep olan olayın detayları çok can sıkıcı. Yaşanan Olay ise Nevzat Pak'ın kendi ifadeleriyle şöyle:
'Çok bunalmıştım. Burdur’da askerliğimi yaparken dağıtım yeri olan Siirt yerine Ankara’ya ailemin yanına gittim. 5-10 gün gezeyim dedim. 9 Kasım 1979’da otobüs terminaline gidiyordum. Yolda jandarmalar çevirdi. Asker kaçağı olduğum için yakalandım sanıyordum.
Polis karakolunda ne işim var derken bana bir gasp olayına karıştığımı söylediler. Beni biriyle yüzleştirdiler. Gaspa uğrayan kişiymiş. O da ‘Evet benziyor’ dedi. Ben ‘Öyle bir şey yapmadım’ dedim, onlar ‘Biliyoruz o kişi sensin’ dediler.
“Mahkemede reddedersin, imzala” dediler. Önüme kağıt, kalem bir de çay geldi. “Şuradan canının çektiği on tane suç yaz bakayım” dedi komiser. Yediğim dayağı bir ben bilirim, bir de Allah bilir. Kağıdı imzalamak zorunda kaldım. Dediler ki, “Dört tane suç ortağı bul.” Bu suçun esası dört kişiymiş meğer. “Ben kimi bulayım?” dedim. Kemal Aslan en iyi arkadaşımdı.
Aklıma başka kimse gelmedi. Onun adını verdim mecburen. Yoksa birini söyleyene kadar yine döveceklerdi. Onu da tutukladılar. Ama o az yattı. Suçu ben üzerime aldım. Yine de Kemal bana küstü. Bir daha konuşmadı. 24 yıl hapis cezası aldım. Geceleri “Allah’ım ben ne yaptım da böyle düştüm?” diye ağlıyordum.
Mart 1987’deki cezaevi anonsunu unutamıyorum. Beşiktaş - Dinoma Kiev maçı vardı televizyonda. Maçın 24. dakikasında, ‘Nevzat Pak müdüriyete’ diye anons yapıldı. Maç heyecanlıydı, gitmedim. Maç bitince çıktım müdürün yanına. Önce, niye hemen gelmedim diye kızdı. Sonra ‘Yarın tahliye olacaksın, hazırlan’ dedi. Şaka yapıyor sandım. İtiraz ettim. ‘Bir hata olmasın, benim daha yatacak günlerim var’ dedim.
Müdür, ‘Kusura bakma. Bir yanlışlık olmuş. Karar Yargıtay’dan çıktı. Gerçek suçlular itiraf etmiş’ dedi. Donup kalmıştım. Koğuşa döndüm, arkadaşlarım ‘Niye çağırtmışlar seni?’ diye sordu. Cevap bile veremedim. Hem ağladım hem de güldüm. Şaşkınlıktan koğuştaki arkadaşlarımla vedalaşamadım. Öleceğim aklıma gelirdi de hapishaneden çıkacağım gelmezdi.”
kaynak
bana bak muzo. seni şimdi burda boğarım. geri kalan cigaraların hepsini yalnız içmek zorunda kalırım. her cigara yakışımda 'rahmetlinin cigarasıydı' der dellenirim. beni böyle filtreli dertlere gark etme. attır bir cigara!
Ibrahim, Muzaffer ve ben o gece yoldan bir taksi çevirdik. Biraz ilerleyince dayadım bıçağı taksi şoförünün ensesine, yavaşla sağa çek arabayı istop etmeden in dedim. Paşa paşa indi. Geçtim direksiyona markete gittik. Elde bıçak daldım içeri, Muzaffer'le Ibrahim paraları marketin naylon torbalarına doldurdular. Hızla çıktık. Gaspettiğimiz arabayla bir kahvenin önünden geçerken Ibrahim hiç gereği yokken sırf şamata olsun diye oraya molotof kokteyli attı. Ibrahim'in böyle dallamalıkları vardır.
Kerttirtmeyin bana beşiğinizi! Komşu da bir herif doğdu diye senin onunla evlenmez gerekmez, sapıklığın alemi yok.