Arabesk müzik ülkemizde her ne kadar sevilse ve nesillerdir dededen toruna miras kalacak şekilde dinlense de gerek sosyolojik gerek tarihi açıdan tartışılan bir tür. Bir kesim bu janrı kırsaldan kente göç eden yığınların isyanının sesi olarak görse de başka bir kesim de bunu 'ağlaklık', romantizm veya kabullenmişlik olarak nitelendirebiliyor. Tabii arabeskin güçlü isimlerinden Ferdi Tayfur'un vefatı bu tartışmaları alevlendirdi.
Evet doğru. Arabesk müzik ağlaklıktır. Çünkü arabesk müziğin özünde çaresizlik hissi vardır. Arabesk bu hissi derinleştirip insanı uyuşturur. Bunun bilincinde olup arabesk dinleyen insan da olabilir elbette. Çünkü şarkıyı söyleyiş tarzı hoşuna gitmiş olabilir kendi yaşadıklarından bir parça da bulmuş olabilir her şey olabilir. Ama bu yine de arabesk müziğin insanları atalete karamsarlığa ve de yılgınlığa sürüklediği gerçeğini değiştirmez. Bugünlerde özellikle de boomer kuşağı denilen 60-80 yaş arası kuşağın iyi de Recep Tayyip Erdoğan'dan başka bir alternatif var mı demesinin temellerini atmıştır. Çünkü insanlar temel sorunların hiçbir dönemde değişmemesinden kaynaklı olarak bunalıma girmiş ve kendilerini kapatmışlardır. Hatta son bir kaç senedir Semicenk gibi arabesk tarzının yeniden görünür olmaya başlaması da bu yüzden. Eğer ki arabesk yerine rock müzik daha ön plana çıkabilirse belki bir şeyler kökünden değişmeye başlayabilir.
ibişler sevmesseniz sevmeyin ama laf edemessiniz biz sizin saksafon çalmanıza bisey diyormuyuz
Arabesk seversin yâda sevmesin bu bi tercih meselesi ama ülkenin iyi bir sanatçısına kalkıp berbat bir sanatçı diğemesin.!!