Avrupa Ligi A Grubu'ndaki 5. maçında temsilcimiz Fenerbahçe, Ukrayna ekibi Zorya'yı 2-0 mağlup ederek gruptan çıkma yolunda büyük bir adım attı
Avrupa Ligi A Grubu'ndaki 5. maçında temsilcimiz Fenerbahçe, Ukrayna ekibi Zorya'yı 2-0 mağlup ederek gruptan çıkma yolunda büyük bir adım attı
F.Bahçe dün gece ikinci yarıdaki oyunuyla UEFA Avrupa Ligi'nden çıkmayı başardı.
Dikkat edin 2. devredeki oyunu diyoruz. İlk yarıdaki F.Bahçe'yi hiç beğenmedim. Coşkusu yoktu, temposu hiç yoktu. Belki bunun temel sebebi, psikolojik ve fizik olarak önemli bir derbiden çıkmışlardı.
Üstelik seyirci sayısının azlığı Fenerbahçeli oyuncuların ilk yarıdaki konsantrasyon eksikliğinin en önemli nedeni oldu.
Bu yarıda rakip Zorya, Fenerbahçe'yi sürekli uzun topa zorladı. Üstelik kaptıkları toplarla da sürekli ileri çıktılar.
Zorya ilk yarıda her kontratağında en az 3-4 oyuncusuyla Fenerbahçe ceza alanına kadar gelebildi. Ama Ukrayna takımının kalitesi belli. Son paslar ve final vuruşları Fenerbahçe'yi de pek zorladı diyemeyiz. Bu yarıda Emenike, forvet hattındaki oyuncularla hiçbir uyum sağlayamadı. Fenerbahçe ikinci yarıya Emenike'nin yerine Stoch'u alarak başladı. Buyarıda da büyük oranda eski kimliğine büründü. İleride basan, rakibe fazla pas ve kontratak imkanı vermeyen bir görünüm sergilediler.
'İlginç ve Fenerbahçe açısından sevindirici olan; hem Van Persie hem de Lens’in olmadığı bir maçta, bu kadar hızlı bir rakibe karşı oyunu koparabilmesi... Bir diğer önemli nokta da Alper’deki gelişim'
Fenerbahçe’nin 0-0’ı oynama konusunda yaşadığı zorluk dün de devam etti. Zorya karşısındaki fark, rakibin son derece hızlı oyuncularının özellikle kendi sollarından amansız driplingler yapıp Fenerbahçe savunmasını geri koşturmasıydı. Pazar günü Galatasaray’a kendi ceza sahasında topla sadece 2 kez oynama imkanı veren Sarı-Lacivertliler, bu kez bu kadar başarılı değildi. Neredeyse kısa mesafe atleti seviyesindeki Zorya kanatları karşısında zorlandılar.
Rakip geldi ama...
Ancak deplasmandaki Manchester United maçından sonra kazanılan özellik Fenerbahçe’yi ayakta tuttu. Kjaer’in toparlanıp Skrtel’le kurduğu bağa, Hasan Ali ve Şener’in de katılmış olması sağlam bir duvar oluşturdu. Yani rakip gelse de net pozisyon bulamadı diyebiliriz.
lk yarı oynanan futbola anlam vermek güçtü. F.Bahçe’nin Zorya gibi zayıf bir rakip karşısında oyunu kendi yarı sahasında kabul etmesi, topa sahip olamaması ve hemen hemen hiç hücum yapmaması kabul edilemezdi.
2’nci yarıda ise oyunun mutlak hakimi olan bir F.Bahçe izledik. Bu oyun farkı sadece Emenike’nin çıkması ile izah edilebilecek bir şey değil. Evet, Nijeryalı sahada hiç bir varlık gösteremedi ama işin aslı F.Bahçe’nin rakibini daha önde karşılaması ve pres yapmasıydı. Ayrıca topa sahip olduğu zaman da çok daha hızlı oynadı sarı-lacivertliler.
Ozan’sız 6 Galibiyet
Emenike’nin yerine Stoch girdikten sonra Sow santrfora geçti, gününde olduğu zaman son derece etkili bir silaha dönüşen Slovak futbolcu attığı nefis golle de kilidi açan isim oldu. Ardından duran top ile gelen Kjaer’in 2’nci golü de F.Bahçe 3 puana uzanmasını sağladı.
Dick Advocaat, maçın ilk yarısını defalarca takımına seyrettirecektir.
Hatta analizi önemseyen teknik adamların da kayıtlarında bulunması gereken bir bölüm olacaktır.
Zorya Teknik Direktörü Yuri Vernydub, deplasmanda oynayacağı maçta tek umudunun rakip sahada kalmak olduğuna karar vererek, sistemine önde baskı üstüne kurdu. Dört oyuncusuyla, Fenerbahçe ceza alanına kadar yaklaşıp, tüm ayağa pas bağlantılarını kesti. Öyle ki Fenerbahçe rakip ceza alanına girip, ilk etkili görünen atağını yaptığında 24. dakikaydı.
Devre bitene kadar sağlı-sollu ataklarla geldiler, şutlar çektiler ve hep golün etrafında dolaştılar.
Eğer tabela 'sıfır' yazdıysa, bu oyuncu kalitesinden kaynaklandı. Bu süreçten çıkıp soyunma odasına gittiğinde, Advocaat'ın alnında biriken terleri, elinin tersiyle attığını farz edebiliriz.
İkinci yarıda Miroslav Stoch tercihi ile birlikte, kendine gelen ve ne oynaması gerektiğini bilen bir Fenerbahçe izlemeye başladık.
Advocaat sabit fikirli ve tutucu bir teknik adam olmadığını bir kez daha kanıtladı
Güçlü olan zayıf yanını herkesden iyi bilendir.
Daha güçlü olan ise zayıf yanına hükmedendir. Zorya'yı yenerek Avrupa'da boy gösteren Türk takımları arasında evinde oynadığı maçları kazanan Fenerbahçe'nin başarısında, gücünü ve aklını nasıl kullanacağını bilen Advocat'ın büyük payı var.
İlk yarı çok koşan, önde baskı yapan, tempoyu yüksek tutan, temaslı oyunu seven Zorya, Fenerbahçe'nin senkronunu bozup, pozisyon üretmesine izin vermedi. Volkan, Sow, Alper, Souza topla buluştuklarında Zoryalı oyuncuların ikili üçlü sıkıştırmalarıyla karşılaştı. Petriak'ın, Şener'in bölgesinden yaptığı hızlı ataklar Kjaer-Skrtel ikilisinin geriden topu rahat kullanmalarını engelledi, zaman zaman pas hataları yapmalarına neden oldu.
Advocat'ın, Van Persie'nin yerine şans verdiği Emenike önde top tutamayınca Fenerbahçe, Zorya kalesinde çoğalamadı. Emenike'nin 17. dakikada Volkan ve Alper gol için uygun olmasına rağmen kaleye gelişigüzel vurması kafaca maçta olmadığının göstergesiydi.
Dick Advocaat yönetiminde Fenerbahçe Zorya deplasmanına çıktığında Hollandalı teknik adam henüz bu takımla ne yapacağına karar vermemişti. Kjaer'in son dakika golü olmasaydı belki de Fenerbahçe evinde 3 maçını kazanmış, grup lideri olarak gelemeyecekti. Geçen iki aylık sürede tecrübeli hoca elindeki malzemeden çıkabilecek en iyi oyunu bulmaya çalıştı.
Mükemmel olmasa bile Fenerbahçe, bir oyun düzenine sahip ve son haftalarda Avrupa'da ve Türkiye'de istediği sonuçları alabiliyor. Hem de geldiği günden bu yana Fenerbahçe'yi taşıyan Lens'in yokluğunda...
Dün akşam Zorya karşısında 45 dakika boyunca hücumda istediğini yapamayan bir Fenerbahçe vardı. Van Persie'nin tersine oyun bilgisi ve oyun aklı çok gerilerde olan Emenike'nin varlığı, bazı futbolcuların Galatasaray maçında kalmış olması Zorya'nın çok rahatsız edilememesine neden oldu..
'Vites artırıp rakip kaleye daha çabuk giden Fenerbahçe, jeneriklik gollerine alıştığımız Stoch’la golü bulup rahatladı ve bana göre Galatasaray maçından daha doğru oynayıp kazandı.'
Derbi sonrası maçlar hele bir de 3 gün sonra ve UEFA maçıysa rakibiniz kim olursa olsun ya da oyuncularınız ne kadar tecrübeli ve kariyerli olursa olsun konsantre olmak zordur. Çünkü derbiler oyuncuları sadece fiziksel olarak değil mental olarak da çok yorar. Çaresi ise rotasyondur. Elinizdeki kadrodan bu tip maçları kaldırabilecek oyuncuları atarsınız sahaya. Daha hazır ama biraz yorgun olanları da hamle olarak tutarsınız. Böylece hem oyuncular rekabet ortamını hissedip ona göre oynar hem de teknik direktörün seçenekleri çoğalır, kulübesi güçlenir. Ama Advocaat bu rotasyon konusunda biraz tutucu bir hoca. Derbiden sadece 2 değişiklikle çıktı sahaya. Olmazsa olmazlardan Mehmet Topal ve her maç 11 oynasa bizi şaşırtmayacak Emenike.
Zorya ile Ukrayna'da oynadığı maçta tam 117 km. mesafe kat etmişti F.Bahçe. Bu kendi standartlarının üzerindeydi ama Rakip tam 124 km'ye çıkınca işini çok zorlaştırmıştı sarı-lacivertlilerin.
Bu sefer de tersi olmadan Galatasaray galibiyeti sonrası rehavet ve motivasyon düşüklüğü ile başladılar maça, oyunu kendi alanlarında kabullenerek.
Hataya yatkın bir oyundu ilk 15 dakika gördüğümüz. Bu rehavetle 15 dakikada ne ortası, ne şutu, ne de korneri vardı takımın. 16. dakikada kazanılan kornerde Josef'in kafası ve bir sonra Emenike'nin şutu güçten yoksundu. Konsantre olamamanın sıkıntısı sadece hücumda değil, savunma çıkışı yapılan top kayıplarında da gözüküyordu..
İlk yarıda yorgun, motivasyonunu Manchester United ve Galatasaray maçlarında bırakmış bir Fenerbahçe vardı sahada... Sarı lacivertli takımın uzun zamandır başlıca problemlerinden birisi, 'hazır, birlikte oynamayı bilen, skor ne olursa olsun aynı makine futbolunu' oynayabilen takımlar karşısında hep sıkıntı yaşamasıydı.
Zorya tam da böyle bir takım... Özellikle ilk yarıda düzenli oyunlarıyla Fenerbahçe'ye zor anlar yaşattılar. Uzun zamandır nerede olduğunu merak ettiğimiz Stoch attığı mükemmel golle kendisini bize hatırlattı. Bu kadar benzer golleri atabilen ikinci bir oyuncu görmedim. İçeri kat edip uzaktan attığı golle takımı rahatlatan isim oldu. Avrupa Ligi'ndeki rakipler onu tanımadığı için bu şut fırsatını veriyorlar.
Ama bizim ligde herkes Stoch'un böyle goller atabildiğini bildiği için önünü kapatıyor. Anlayacağınız rakibin tanıması halinde kolay marka edilebilen bir futbolcu...
Bu kadar iyi şut atabilen ve hazlı bir oyuncunun farklı yönlerini geliştirmesi gerekiyor. Yoksa futbol hayatına 'kulübede' devam etmesi muhtemel... Fenerbahçe yönetimi ve teknik heyetinin hala Emenike'den ne beklediği anlamak zor.
Fenerbahçe’nin, Kasımpaşa maçından bu yana oynadığı bu oyun taraftar için hiç cazip olmayabilir. Advocaat eldeki malzemeye göre yeni bir oyun yazılımı geliştirdi ve Fenerbahçe’nin önceliği topun karşısında doğru durmak. Fenerbahçe camiasının buna alışması uzun sürmez.
Çok zor olsa gerek
Neticede Konya maçından bu yana kaybetmemeyi de, United ve Galatasaray’ı devirmeyi de bu yeni oyun yazılımına borçlular. Fakat yine de Zorya karşısında ilk yarı oynanan oyunun tarifini yapmak herkes adına çok zor olsa gerek. Yoğun psikolojik baskıya maruz kalmış bir oyuncu grubunun United ve Galatasaray gibi parlak zaferlere imza atmasının ardından bu tür mental dağınıklık yaşaması gayet normal görülebilir. Ama Fenerbahçe, Zorya ceza sahasına ilk girdiğinde tabela 25. dakikayı gösteriyordu.