'Yusuf Akçiçek’i 11 yaşından beri takip ediyordum. Turnuvalarda ve yerel liglerde oynarken, Altınordu’da çalıştığım dönemden beri tanıyordum. Fenerbahçe’ye geldikten sonra onunla hiç temasım olmadı, hatta ailesinin numarası bile yoktu bende.
2019’un başında Fenerbahçe’de göreve yeni başlamıştım. Bir gün tanımadığım bir numaradan telefon geldi. Arayan kişi, Yusuf’un bir yakını olduğunu ve beni Altınordu’dan tanıdığını söyledi. Ben de Yusuf’u çok beğendiğimi, onun Türk futboluna kazandırılması gereken bir yetenek olduğunu belirttim. O da bana, ‘Hocam, biz Galatasaray’dan ayrıldık’ dedi. Eğer ben o dönemde Altınordu’da olsaydım, muhtemelen Yusuf oraya giderdi. Ailesi, Yusuf’un gelişimine katkı sağlayacak bir ortam arıyordu.
Ancak ben hemen ‘Gelin’ demedim, çünkü Galatasaray’da sevdiğim dostlarım, hocalarım ve meslektaşlarım vardı. Öncelikle durumu teyit etmek için Galatasaray’daki arkadaşlarımı aradım. Gerçekten kulüpten ayrıldı mı, yoksa bu süreçte bir değerlendirme aracı olarak mı kullanılıyorum, bunu öğrenmek istedim. Onlar da Yusuf’u göndermek yönünde bir karar aldıklarını söylediler. Medeni bir şekilde bu süreci konuştuk. Daha sonra durumu üst birimlerime raporladım. Yusuf’u daha önceden tanıdığımı, fiziksel özelliklerini, potansiyelini ve ailesinin kulüp yapımıza uygun olduğunu anlattım. Ailesi de son derece sağlıklı bir yapıya sahipti; çocuğa yalnızca maddi açıdan bakmayan, tıpkı Arda Güler’in ailesi gibi bir anlayışa sahiplerdi.'
Saha dışı çalışmalara devam mı ?