Yazdan kalma günü görünce, Kanarya öyle keyifli ki değme gitsin. Kjaer’in müdahaleleri yerli yerinde. Gökhan boşuna bindirmiyor, her ortası tehlike. Ozan çok istekli, ah bir de şu pas hatalarını yapmasa! Volkan Şen’in bekine yardım ettiğini, De Souza’nın gol attığını görünce iyice ümitlendik.
Başından beri söylüyorum. Konu, ilk 11’deki oyuncu tercihlerinden ziyade görevlendirmeler.
-Ersun Yanal sezonu standardında hatta daha ötesinde bir Gökhan-Caner performansı olunca zaten hücum seviyesi Şampiyonlar Ligi yarı finali rakımına yükseliyor.
-Volkan’ın Caner’e yardımı bu seviyeyi daha da artırıyor. Bu ne demek? Bu, Souza kadar savunma yapmak demek. Nani için aynı şeyi söyleyemeyiz. O, biraz cambazlığa soyundu. Halbuki Gökhan’ın bu olağanüstü performansı onu çok rahatlatmıştı. Çok fazlasını yapabilirdi.
Fenerbahçe hakikaten de bu yıl itibariyle en iyi maçını dün çıkardı. Teknik direktörden futbolcularına kadar tek tek kutlamak istiyorum öncelikle. Fiziki kalite umduğumun çok çok üzerinde, rakibin hemen hemen pozisyonu yok. Fenerbahçe'nin 13 korneri var, rakibin 1...
Sarı-lacivertliler, 'Bir kupa maçında nasıl oynanması gerekir?' sorusuna derslik bir yanıt verdi
Bir kupa maçı nasıl oynanması gerekiyorsa, F.Bahçe dün öyle oynadı. Defansta riske girmediler, ailece hücuma ç›kmadılar. Zaten kalabalık hücuma gittiklerinde de işi bitirdiler.
Bu F.Bahçe, bu rakibini orada da yener. Hatta daha rahat yener.
Bazıları şunu diyebilir; Yahu kardeşim, bu Rus takımı da hiç düşünüldüğü gibi değilmiş. Orası
F.Bahçe'yi ilgilendirmez. Sarı- lacivertliler, hem defansta hem hücumda çok az hatayla oynadı. Ama maalesef bu teknik direktör bir yerde takılıp kalıyor.
İddia ediyorum, futbol tarihimizde hiçbir Türk takımı bir Rus takımını dün gece Fenerbahçe'nin yaptığı gibi sürklase etmemiştir. Seyretmeyenler için 2-0 normal sonuç gibi gelir ama normalde maçın hakkı 4-0 ya da 5-0 olmalıydı. Şimdi de korkunç bir iddiam daha geliyor. Kalede Fabiano değil de Başkan Aziz Yıldırım dursaydı Fenerbahçe yine maçı gol yemeden bitirirdi. Gerçekten de böyle bir maçtı. Fenerbahçe 1. dakikadan bitiş düdüğüne kadar futbol adına her şeyi yüzde 100 doğru yaptı. Neredeyse tek bir hata yapmadılar.
Fenerbahçe sadece defansif karakterini ortaya koymadı, maç nasıl kazanılır isimli bir resitali de sergiledi Kadıköy'de
Böylesine kritik bir maçı neredeyse hatasız bitirmek önemli bir özellik. Fenerbahçe sadece defansif karakterini ortaya koymadı, maç nasıl kazanılır isimli bir resitali de sergiledi Kadıköy'de. Ne gerekiyorsa yaptılar. Büyük takımın nasıl olması gerektiğini de gösterdiler. Lokomotiv'in bir sürü bahanesi veya handikapı olabilir. Ama iki pası üst üste yapamadılar. Bunun açıklaması kendi adlarına, maç eksiği veya olmayan oyuncular ile açıklanamaz.
Fenerbahçe öylesine konsantre ve istekli oynadı ki, Rus takımına ikinci nefesi alma fırsatını bile vermeden topu kaptılar.
9 lig, 3 Avrupa kupası deplasmanının tümünde gol atmış bir takıma karşı 3 ön libero ile başladı Pereira, amacı neydi ve neler yaptılar, bakalım...
1) Amaç rakibe gol attırmamaktı.
Yemedikleri gibi duran top dışında pozisyon da vermediler 2) Maç öncesi sosyal medyada yazdığım gibi ilk 20 dakika baskılı başlamak ve gol atmaktı, yaptılar...
3) 3 ön liberodan en az birini ceza alanına gönderip , kalabalık olmak ve gol şansını arttırmaktı. Josef'le yaptılar.
4) 3 ön libero varlğında, savunma güvene alınınca , 2 kenar bek oyuna daha çok çıkmalı ve orta yapmalıydı, Gökhan ve Caner, rakibi 19 orta ile serseme çevirdiler.
Fenerbahçe, alışılagelmiş garantici karakterinin dışında, yüksek iştahlı, müthiş baskılı ve bol pozisyonlu turu getirecek kadar büyük bir oyun oynadı Lokomotiv karşısında. Bu oyun konforunu sağlayan birden çok faktör vardı. Birincisi ve sanırım en önemlisi; Vitor Pereira’nın takımına yüklediği yüksek eforlu oyun yazılımı olsa gerek. Başlama düdüğünden itibaren Topal’lı merkez, Josef ve Ozan’ı öne itti ve orada konforlu bir oyun alanı yarattı. Bu sayede bekler ekstra geri koşmayacaklarını hissederek başladılar maça. Hep önde kaldılar ve bol orta atarak hep 2., hatta 3. şansı yarattılar.
Devre biterken F.Bahçe taraftarı Pereira’yı alkışlıyordu. Aylardır hayâl ettikleri, ‘bu kadro daha fazlasını göstermeli’ diyerek eleştirdikleri takımları sezonun en iyi futbolunu oynuyordu. Mutluydular; çünkü F.Bahçe rakibine sahayı dar ediyor, pozisyon üstüne pozisyona giriyordu.
Temsilcimiz maça öyle bir başladı ki, değil 68 gündür maç yapmayan L.Moskova, başka bir takım olsa aynı sonla karşılaşabilirdi. 2. bölgede müthiş pres vardı, ama şuursuzca değildi. Rakibin en zayıf noktasını Pereira çok iyi çözmüş. Kazanılan toplar, rakip yarı alanda fazla adamla yer almamızı sağladı. Her F.Bahçeli hareketliydi. Ayağına top istemiyor, top almaya gidiyordu. Yoruldukça, pas yapıyor, aktif dinleniyordu. Enerji, bazı bölümlerde düşse de, genelde hep yüksekti.
UEFA Avrupa Ligi’nde son 16’ya kalabilmek için ilk maçta Kadıköy, bol güvenlikli, uyarılı ve misafirperverliği ön planda tutarak Lokomotiv Moskova’yı ağırladı.
Perreira, maça cezalı Diego’nun yerine Ozan, uzun süredir yedek bekleyen Caner ve kalede Fabiano başladı maça. 3. dakikada Samedov sağdan Fenerbahçe kalesine yüklendi. Ortasında Skuletiç’den önce Kjaer müdahale etti. 4’te Caner’in uzun gönderdiği topa Ozan hareketlendi, ancak defansta Durica dikkatliydi. 7’de Volkan’ın sektirdiği topla buluşan Mehmet Topal’ın şutu etkisizdi. 9’da Samedov’un uzaktan şutunda top Fabiano’da kaldı. 12’de Fenerbahçe gole çok yaklaştı. Volkan’ın kale önüne gönderdiği topa Van Persie dokundu, Guilherme güçlükle çeldi. Ataklar arka arkaya gelmeye başlayınca Kadıköy havaya girdi.