1998’de hem bölgedeki mimari dokunun hem de sakinlerinin birlikte korunmasını öngören bir koruma projesi başladı. Bu projeden önce Fener, Balat ve Ayvansaray adlarını ancak sakinleriyle meraklılarının bildiği, gözden uzak kalmış, çok katlı ve cumbalı küçük evlerinde kendi halinde insanların yaşadığı tarihi semtlerdi.
Roma döneminden günümüze dek yapılmış mütevazı anıtlarla ve sivil mimarlık eserleriyle örülü dokuları tarihi sit alanı olarak korunduğu için, bakımsızlıklarına rağmen, bu semtler son yıllarda daha geniş kesimlerin ilgisini çeker oldu. Mimari dokuları kadar, ziyaret edenlerin eski İstanbul’u kanlı canlı haliyle bulduğu kendine özgü çarşı pazarlarının ve eski usul komşuluğun önem taşıdığı sosyal yapılarının da bu ilgide payı büyük oldu.