Feministler Dünya Çapında IMF'ye Tepki Gösterdi: Eşitsizliği Artıyorsunuz!

Yönetim kurulunda ilk 3 ismin kadın olduğu Uluslararası Para Fonu IMF'den 22 Temmuz’da onaylanarak 28 Temmuz’da ilan edilen 'Toplumsal Cinsiyetin Anaakımlaştırılması Stratejisi' feministlerin dünyada tepkisi topladı!

Stratejiyi reddeden feministler bir de kampanya başlattı: #NotWithOurName (Bizim adımıza değil) etiketi de bu kampanyayı temsil ediyor.

'Kadın İşçi' isimli iş örgütünden Sevgim Denizaltı, geçen ay başında IMF yöneticilerine yönelik yazılan mektubu yayımlandı. Mektup, IMF’nin kuruluşundan bu yana toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini derinleştiren ve kadınları yoksullaştıran politikalar ürettiğine dayattığına dikkat çekiyor. 

Dünyanın dört bir yanından 180'e yakın feminist örgüt ve bağımsız feministin imzası olan mektupta, IMF’nin politikalarının toplumsal cinsiyet eşitliğini araçsallaştırarak uygulanan ikiyüzlülüğe karşı sessiz kalınmayacağını vurgulandı.

Mektupta IMF’nin Toplumsal Cinsiyet Stratejisi’yle ilgili temel kaygılar şu şekilde anlatıldı:

Biz, aşağıda imzası bulunan feminist örgütler, ağlar ve bireyler adına, IMF’nin yeni Toplumsal Cinsiyet Stratejisi’yle ilgili temel kaygılarımızı size yazıyoruz. Bu kaygılar, hem stratejinin içeriğine hem de belirtilen uygulama planlarına ilişkindir ve bizim bu stratejiyi şiddetle reddetmemizin nedenidir.

Birincisi; IMF, üye devletlerinin yasal olarak bu yükümlülüklere bağlı olmasına karşın, BM Şartı’nda ve uluslararası insan hakları hukukunda yer alan insan hakları çerçevesine uymayı reddetme konusunda tarihi bir sicile sahiptir. IMF’nin kendisi, 1944’te Birleşmiş Milletler Bretton Woods Konferansı’nda, BM’nin himayesinde kuruldu. Dolayısıyla IMF’nin -BM’nin uzman bir kuruluşu olarak- BM Şartı ile insan hakları dâhil uluslararası hukuka uygun hareket etme konusunda yasal sorumluluğu bulunuyor.

"Biz, feminist ilkelere bağlı örgütler olarak ‘Bizim Adımıza Değil’ diyoruz."

İkincisi; IMF’nin bu stratejide toplumsal cinsiyete yönelik araçsal yaklaşımının bir özelliği de, kadınların işgücüne katılımını dar bir bakış açısıyla, ekonomik büyümeye hizmet ettiği ölçüde ele alması. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) endeksleriyle ölçülen ekonomik büyüme göstergeleri üzerindeki nicel etkisine bakmaksızın, toplumsal cinsiyet eşitliğinin önceliğini ve geçerliliğini tanımıyor.

"IMF’nin mali, parasal ve yapısal politika tavsiyeleri ve değerlendirmeleri, kadınların ekonomik ve sosyal hakları, geçim kaynakları ve refahı üzerinde –ampirik olarak belgelenmiş- olumsuz etkileri olan 40 yıllık kemer sıkma politikasına dayanıyor."

Bu nedenle Fon, yoksulluğun ve çok boyutlu eşitsizliklerin kadınlaşmasında etkili oluyor. Ekonomik kalkınma stratejilerinin ise kadınlara hiçbir yararı yok. 

Üçüncüsü; IMF’nin demokrasi açığı, onun gelişmekte olan ülkelerde toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadınların insan haklarını iyileştirme rolü için uygun olmadığını gösteriyor.

"Sonuç olarak, sömürge döneminde zenginleşen ülkeler artık küresel ekonominin kurallarını belirleme konusunda orantısız bir gücü ellerinde bulunduruyor. Eşitsizlik eşitsizliği doğuruyor."

IMF’nin Yönetim Kurulu aracılığıyla yürüttüğü yönetim mekanizması, tartışmasız şekilde G7 ülkelerine dönük. 

IMF kurulurken çok az Küresel Güney ülkesinin, BM Bretton Woods Konferansı’ndaki kuruluş etkinliğinde kendilerini bağımsızca temsil edebildiğini not düşelim. 

"Dördüncüsü; BM tüzüğüne dayalı insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmek; ekonomik, sosyal ve kültürel hakları gerçekleştirmek için mevcut kaynakların azami ölçüde kullanımı da dâhil olmak üzere, yasal bir zorunluluktur."

Yine de IMF, bir yandan ülke düzeyinde halk ve halkın temsilcileri tarafından meşru kabul edilmeyen kemer sıkma rejimlerini uygularken, bir yandan da borçları hafifletme çabalarına ve borç iptali çağrılarına aldırış etmeden gelişmekte olan ülkeleri borçlanmaya itiyor.

Borç sürdürülebilirliği, hayatın sürdürülebilirliğinden önce gelmemeli!

Bu nedenle Borç Sürdürülebilirlik Analizi’nin (DSA) toplumsal cinsiyet eşitliği, insan hakları ve iklim değişikliğiyle ilgili taahhütler için gerekli olan kamu finansmanı değerlendirmelerini içermesi gerektiği açık.

"Beşincisi; kamu hizmetleri ve sektörlerindeki bütçe kesintilerinin toplumsal cinsiyet eşitliği üzerindeki etkileri, kamudaki maaşların azaltılmasının yanı sıra azalan oranlı vergilendirme ve emek piyasasının esnekleştirilmesi, şu an birçok gelişmekte olan ülkede temel hizmetlere erişimin azalması, geçim kaynaklarının yitirilmesi, ücretsiz emeğin ve zaman yoksulluğunun artması yoluyla gerçekleşiyor."

Kemer Sıkmaya Son: Bütçe Kesintileri ve Zararlı Sosyal Reformlar Üzerine Küresel Rapor’ adlı yeni bir rapor, dünya nüfusunun yüzde 85’inin, 2023 yılında da kemer sıkma önlemlerinin pençesinde yaşayacağını gösteriyor. Bu eğilim, küresel nüfusun yüzde 75’i (129 ülke) için en az 2025 yılına kadar devam edecek gibi görünüyor.

Altıncısı; bu toplumsal cinsiyet stratejisi, ‘sorun’un çok yanlış ve tehlikeli bir biçimde yanlış teşhisine dayanıyor.

IMF’nin önerdiği ‘çözüm’; insan hakları, cinsiyet eşitliği ve çevresel kriterler merceğiyle Fon’un portföyüne yönelik bir iç revizyonu içermediği gibi, aynı politika çerçevesini zararlı etkileriyle, ülkelerin politik alanına daha fazla dahil olarak sürdürmeyi öneriyor. Bunun yalnızca sorunu daha da kötüleştireceği açık.

Yedincisi; bu yeni stratejinin içeriği, gelişmekte olan ülkelerin politika alanına ve ekonomik egemenliğine daha fazla tecavüzü teşvik eden bir ‘pembeye boyama’ (pinkwashing) programını gösteriyor.

Bu haliyle Toplumsal Cinsiyet Stratejisi, sorunlu bir ‘görev genişlemesi’ni temsil ediyor. Bir kurum olarak Fon’un, toplumsal cinsiyet uzmanlığına ve Strateji belgesinde de belirtilen gerekli yetkiye sahip olmadığını vurguluyoruz. Feminist ekonomi anlayışının ve profesyonel eğitimin eksikliği, IMF’nin kadınların insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliğini yapıcı bir şekilde ele alma konusundaki meşruiyetini ciddi şekilde sorgulatıyor.  

"IMF Toplumsal Cinsiyet Stratejisi sorunludur, çünkü Küresel Güney ülkeleri için yeni mali koşulluluklar yaratmak amacıyla bir başlangıç noktası olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini özellikle seçerek araçsallaştırıyor."

IMF’nin, on yıllardır tüm dünyadan toplumsal hareketler ve ilerici akademik çevreler tarafından eleştirilen yeni sömürgeci ve patriyarkal dinamiklerini pekiştiriyor.

"IMF’yi izleme konusundaki çalışmalarımızın bir parçası olarak, anlamlı ve somut süreçler ile içerikler için çağrı yapmanın, insan haklarını ve insanların refahını baltaladığını düşündüğümüz girişimleri reddetmenin gerekli olduğuna inanıyoruz."

Yukarıda anlattıklarımızın tümü için biz:

  • Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadın haklarını ilerletmenin bir aracı olarak IMF’nin Toplumsal Cinsiyet Stratejisi’ni reddediyoruz.

  • Bu stratejiye ilişkin ilgili aktörlerle, özellikle de gelişmekte olan ülkelerden feminist örgütler ile kadın ve kız çocuklarının insan hakları örgütleriyle kapsamlı bir fikir alışverişinde bulunulmamış olmasını kınıyoruz.

  • I__MF’nin, feminist hareketin var olan uzmanlığını, kadın hareketinin on yıllardır süren mücadelesiyle kazanılmış ilerici kurumsal mekanizmaları baltalayarak, gelişmekte olan ülkelerde varlığını büyütmek için ileri sürdüğü sömürgeci bahaneleri özellikle reddediyoruz.

  • IMF’nin özellikle ekonomik kriz ve gerileme dönemlerinde mali konsolidasyona yönelik tutumu hakkında ciddi bir değerlendirme başlatmasını talep ediyoruz.

  • IMF’den insan haklarıyla uyumlu; ekonomik, toplumsal cinsiyet, çevresel ve dağılım adaleti ilkeleriyle tutarlı olacak şekilde kendi yönetimi, mekanizmaları ve politikalarında iç revizyon başlatmasını talep ediyoruz.

Popüler İçerikler

Elini Bir An Olsun İrem Helvacıoğlu'nun Omzundan Çekmeyen Ural Kaspar'ın Gergin Tavırları Tepki Çekti!
MasterChef Jürileri Somer Şef ve Mehmet Şef'ten Köfteci Yusuf Çıkışı: "Bunu Deli Bile Yapmaz!"
Köylü Fenomenlerin İçerik Kavgası Tartışma Yarattı