Felsefi Bakış Açısıyla Zihin Oyunlarını Sevenlere: Şansın Psikolojisi Üzerine

Şans diye bir şey gerçekten var mıdır? Sen şu an bu yazıyı okurken bile bir seçim yapmadın mı? Hayatında küçük ya da büyük bir değişikliğe sebep olmadın mı?

İhtimaller o kadar çok ki insan, beyninde bunu canlandıramıyor bile. Bir düşünün kitabınızı düşürmeden önce size adres soran yaşlı adam olmasaydı siz kitabınızı düşürür müydünüz? Ya da yolda gördüğünüz dilenciye para vermeseydiniz o yaşlı adam size adres soracak mıydı? Veya hava güzel diye sahilden gitmemiş olsaydınız o dilenciyle karşılaşacak mıydınız? Bu ihtimallerin sonu yok. Ve hayatımız da bu ihtimaller sonucu bir zincir gibi şekilleniyor. Maalesef insan, iyi ya da kötü olan ihtimali yalnızca seçimini yaptıktan sonra görebiliyor ve birçok kez de seçim yaptığının farkında bile olmuyor.

Peki, neden bazı insanlar inanılmaz derecede şanslı iken, diğerleri hak ettikleri olanaklara asla sahip olamazlar?

Bir psikolog, yanıtı bulduğunu söylüyor; 10 yıl önce şans denilen kavramı araştırmaya başlamış. Neden bazı insanların hep doğru zamanda doğru yerde olduğunu, diğerlerinin ise sürekli olarak şanssızlıklarla boğuştuğunu merak etmiş ve bu konu üzerine çalışmalar yapmaya başlamış.

Yapacağı çalışmalar için ulusal gazetelere ilan vererek kendilerini her zaman şanslı ya da şanssız hisseden insanların kendisiyle iletişime geçmelerini istemiş.

Araştırma için yüzlerce sıra dışı erkek ve kadın gönüllü olmuş. Yıllar boyunca onlarla söyleşiler yapan psikolog, onların yaşamlarını gözlemlemiş ve birçok deneye katılmalarını sağlamış.

Sonuçlar gösteriyor ki insanlar neden şanslı ya da şanssız olduklarını tam olarak bilemeseler de düşünceleri ve davranışları bu durumu büyük ölçüde açıklıyor.

Bir şans ya da bir fırsat gibi görünen durumları düşünelim. Şanslı insanların bu tür fırsatlarla sürekli karşılaşmalarına karşılık, şanssız insanlar bunlarla hiç karşılaşmazlar. Bu durumun insanların söz konusu fırsatları fark etme yetenekleri arasındaki farklılıklardan mı kaynaklandığını bulmak için basit bir de deney yapmış psikolog.

Hem şanslı hem de şanssız insanlara bir gazete vermiş ve onlardan gazeteyi iyice inceleyip içinde ne kadar fotoğraf olduğunu bana söylemelerini istemiş.

Gazetenin ortalarında bir yere üzerinde şu notun yazılı olduğu büyük bir mesaj yerleştirmiş. Deney görevlisine bunu gördüğünüzü söyleyin 250 dolar kazanın, bu mesaj sayfanın yarısını kaplıyormuş ve yüksekliği 5 cm’in üzerinde olan bir fontla yazılmış.

Psikolog, denekler notun olduğu sayfaya doğru yaklaştıkça, onların yüzünü sabit bakışlarla süzüyormuş.

Şanssız insanlar bunu fark edemezlerken, şanslı insanların hemen fark ettiklerini belirten psikoloğa göre, şanssız insanlar genel olarak şanslı insanlardan daha gergin oluyorlar.

Bu endişeli ruh hali beklenmeyeni fark etme yeteneklerine zarar verir. Sonuç olarak fırsatları kaçırırlar çünkü başka bir şeyi aramaya aşırı odaklanmışlardır.

Partilere, mükemmel eşlerini bulma düşüncesiyle giderler. Bu yüzden de iyi arkadaşlar edinme fırsatlarını kaçırırlar. Belli iş ilanlarını bulmaya kararlı bir biçimde gazeteleri incelerler ve diğer iş olanaklarını kaçırırlar. Şanslı insanlar daha rahat ve açıktırlar. Dolayısıyla yalnızca aradıklarını değil orada ne olduğunu da görürler.

Araştırma sonuç olarak şunu gösterdi. Şanslı insanlar 4 ilke sayesinde şanslarını yaratırlar.

Şans fırsatlarını yaratma ve fark etme konusunda beceriklidirler. Sezgilerini dinleyerek şanslı kararlar verebilirler. Olumlu beklentiler sayesinde doğru çıkan tahminlerde bulunurlar. Şanssızlığı, şansa dönüştüren esnek bir yaklaşım benimserler.

Deneyden edindiği çarpıcı sonuçlarla yetinmeyen Wiseman, başka bir keşif için yeni bir çalışma başlattı.

Bu ilkelerin şansı yaratmada kullanılıp kullanılamayacağını merak eden psikolog, bir grup gönüllüden bir ay boyunca şanslı bir insan gibi düşünüp davranmaya yardımcı olacak egzersizler yapmasını istedi. 

Sonuçlar da çarpıcıydı. Bu egzersizler şans fırsatlarını fark etmeleri, sezgilerini dinlemeleri, şanslı olmayı ummaları ve şanssızlığa karşı daha esnek olmalarında onlara yardımcı oldu.

Gönüllüler 1 ay sonra tecrübelerini paylaşmaya başladı ve gerçekten de beklenen sonuçlarla karşılaşıldı.

Bu insanların %80 i artık daha mutluydu, yaşamında daha çok tatmin oluyordu ve belki de en önemlisi daha şanslıydı. Sonuç olarak asla akla gelmeyecek şans faktörü bulunmuştu.

Aşağıda profesör Wiseman’ın şanslı olmak için önerdiği 4 temel ipucu bulunuyor:

  • İçsel sezgilerinizi dinleyin, normalde doğru çıkarlar 

  • Yeni deneyimlere ve normal rutininizi bozmaya açık olun

  • Her gün birkaç dakikanızı iyi giden şeyleri hatırlayarak geçirin

  • Önemli bir toplantı ya da telefon görüşmesi öncesinde kendinizi şanslı olarak hayal edin.

Şans, çoğu zaman doğru çıkan bir tahmindir.

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı