İnsanlığın binlerce yıldır sürdürdüğü bir uğraştır felsefe. Merak eden, sorgulayan, öğrenmek, bilmek isteyen insan zihninin uğraşı ve tüm bilimlerin anasıdır.
Bütün bilimler felsefeden kopup bağımsızlaşmasına karşın, felsefe kendine özgü yöntemlerle sormayı ve sorgulamayı sürdürüyor. Ancak bazı felsefî sorular var ki (aslında birçok felsefe sorusu gibi) belki de asla tam olarak yanıtlanamayacak.
Bu nitelikteki sekiz felsefî soruyu sizlerle paylaşmak istedim.
hayatımda ilk defa şuraya yorum bırakıyorum. soruları hazırlayan bi adım öne çıksın. hangi felsefe sorusunun cevabı evet/ hayır gibi kesin cevaplardan oluşabilir?
Benim mesela param yok, hemde hiç yok. Demek ki hiçlik var.
Yıl olmuş 2016, halen evrenin kendi kendine oluştuğuna inananlar var mı? Bilim diye bir şey var; hem de birçok alanda gelişmekte olan. Mantıklı veya aklımızın alamayacağı derecede yüksek ayarlarla çalışan milyonlarca algoritma etrafında yaşıyoruz ve bunların "sonsuz bilgi sahibi bir yazılımcı" tarafından yapıldığına inanmamakta neden bu kadar inatçı olunur, anlamış değilim. Yaratıcıyı göremiyoruz diyenlere de kısa bir örnek; Düz bir kağıda çizdiğimiz tek boyutlu bir çöp adamın, bizi (çizen kişiyi) görüp anlayabilmesi için; o kağıttan, bizim çoklu boyutumuza bir "canlı" olarak çıkması gerekir ki bizi görebilsin. Çöp adama ufak bir akıl yüklesek ve o da "yaratıcı; kağıda veya mürekkebe benziyor ya da yaratıcıyı kağıtta göremediğim için yoktur" dese ne kadar mantıklı olur? Ayrıca; en ufak bir olayda bile, mesela: Gece bir marketin camları kırılmış ve paraları kaybolmuş olsa; ilk sorulacak soru "kim girdi / kim çaldı" şeklinde olur. Bu soru; varlık için neden sorulmasın ki?