Felsefe Bölümü Ve Öğrencileri Hakkında Yanlış Bilinen 10 Gerçek

Sizlerin de bildiği gibi ülkemizde sokağa çıkıp vatandaşlarımıza 'felsefe nedir?' şeklinde bir soru sorsak çook geniş bir yelpazede cevap alabiliriz. Peki aradığımız cevabı alabilir miyiz? İşte bu önemli soruya aradığımız yanıtı bulma olasılığımız, felsefeye ilgi duyan veya felsefe eğitimi almış, bu alanda aktif rol alan birileriyle karşılaşma ihtimalimizle doğru orantılılıdır.

İşte bu kadar az bilgi sahibi olunan bir alanda, felsefe bölümüne ve öğrencilerine karşı ön yargılar da kaçınılmaz olarak vatandaşlarımızın zihinlerinde yer edinmiştir. Bakalım Einstein'ın zorluğuna dikkat çektiği ön yargıları yıkma alanında ne kadar başarılı olacağız.

Bu bağlamda elimizi taşın altına koyup bir içerik hazırladık. Umuyoruz ki felsefeye bakış açınızda az da olsa bir değişim gerçekleşir.

1. Felsefe öğrencileri, puanları ancak bu bölüme yettiği için felsefe okurlar.

Evet arkadaşlar samimi bir öz eleştiriyle başlamak gerekirse,birçok felsefe öğrencisi için durum başlangıçta bu şekilde gelişir. Fakat

hesaba katmadığınız bir şey var, mühendislik, hukuk, tıp vs. gibi gözünüzde

zirveye yerleştirdiğiniz bölümlere isteyerek, hatta bayıla bayıla başlayıp da

bırakıp giden insanlar vardır. Fakat felsefe bölümüne adımınızı attığınız anda,

oraya basit bir puan hesabıyla gelmiş olsanız da, geriye dönüp gitmeniz o kadar

kolay değildir. Çünkü oradaki hocalar, diğer fakültelerdeki “lise öğretmeni”

tribindeki insanlar gibi değillerdir. Sus, benden sonra derse gelme, parmak

kaldırmadan konuşma, vb. gibi çocukça ithamlarla karşılaşmıyor olmanız bile bu

bölümü sevmeniz için yeterlidir. Derslerin içerik özelliklerine girmiyorum

bile. Ayrıca ODTÜ’de de felsefe bölümü öğrencileri vardır ve bölüme girdikleri

puanı, felsefe okuyanları eleştirenler olarak toplansanız alamazsınız. Kısacası

felsefe okumak ayrıcalıktır, önemli olan bunun farkına varabilmiş olmaktır.

2. Üniversitenin en entel takımını oluştururlar, fularları olmadan sokağa adım atmazlar.

Bu fular muhabbeti de komedyenimiz Cem Yılmaz’dan bulaştı

zihinlerdeki felsefeci portresine. Hayır arkadaşlar, bölümün girişinde fular

falan dağıtmıyorlar, ya da fuları olmayanı fakülteye almama gibi bir durum yok.

Bu bir tercih meselesidir. Kendinize yakıştırıyorsanız aksesuar olarak

kullanırsınız. Ha bir de şöyle bir boyutu var, fular takabilmek için özellikle

erkeklerin bazı kalıpları kırması ve diğer insanların ne düşündüğünü

önemsemiyor olması gerekir. E doğal olarak bu da felsefe bölümü gibi özgür

düşünce ortamının sunulduğu alanlarda gerçekleşebilmektedir. Teknik bilimlere

hiç boynunda fularla gelen gördünüz mü? Olsa olsa bir futbol takımının

atkısıdır o. Neyse uzatmayalım, ünlü bir sözde de belirtildiği gibi “Başkaları

ne der diye düşünmek kadar duvarları yüksek bir hapishane yoktur.”

3. Yaptıkları ne var ki? Sonuçta sözel bölüm, ezberle ezberle geç.

Evet eşit ağırlık puanıyla girdiğimizi göz ardı eden

arkadaşların kurduğu basit cümlelerden biridir. Bölüm derslerinin çoğunluğu

sözel olmakla birlikte, ki bu edebiyat fakültesinin geneli için geçerlidir,

ezberle geç mantığı her zaman işlemez. Zira bağlantı kurabilmek için

ezberlemeniz değil, anlamanız gerekmektedir. Felsefeyi bir bütün olarak

algılamak sizin sandığınız kadar kolay değildir. Ayrıca Modern Mantık diye bir

ders vardır dillere destan, alttan alanlarıyla, bütlere kalanlarıyla ünlüdür.

Gelin de bir görün bakalım sözel ezberle geç yaklaşımını.

4. İnsanları küçümseyen ve her şeyi ben bilirim havasındaki anlaşılmaz ve ulaşılmaz kişilerdir.

Bir kere insanları küçümseyen bakışların olduğu yerlerin

herhangi bir sınırı yoktur. İnsanları küçümseyen biri varsa, bu felsefe

bölümüne de, güzel sanatlara da, tıp okuyanlara da mal edilemez. Yaşamın her

alanında olduğu gibi, felsefe bölümünde de cins insanlar muhakkak vardır.

Onlardan biriyle karşılaşıp bu kanıya varmış olabilirsiniz. Bir tümevarım

hatası yapmadan önce, bölüme karşı biraz daha anlayışlı olabilirsiniz.

Anlaşılmaz ve ulaşılmaz kişilerdir şeklindeki anlayış da yanlıştır. Nasıl

yanlıştır diyecek olursanız, şöyle ki, bölüm dersleri gereği birçok terimle,

akımla, filozofla, görüşle iç içe olan öğrenciler bir süre sonra istem dışı

olarak bunları cümleleri içinde de kullanmaya başlarlar. Kendi aralarında anlaşabilirler

ama dışarıdan biri için anlaşılmaz gelebilir. Bu sebeple bir yanlış anlaşılma

durumu meydana gelmiş olabilir. Kasıtlı bir durum yok merak etmeyin. Ha

anlaşılmıyor havası yapmak için bunları kullanan istisnalar yok mu? Tabi ki

var. biz Onları doğal seçilime havale ettik.

5. Felsefe okuyanlara bulaşılmaz, zaten kafaları sıyırmışlardır.

Yok kafayı falan sıyırmadık. Felsefe okuyanlara gönül

rahatlığıyla bulaşabilirsiniz. Düşünce dünyamız biraz daha genişlemiş olabilir,

normal insanlardan biraz farklı yaklaşıyor olabiliriz. Zaten sadece lisans

tamamladığınızda çok büyük farklılık olmamakla birlikte, yine de okula

başladığınız ilk günden gerçekten farklı bir zihin yapısına bürünmüş olursunuz

ve emin olun bu olumlu yöndedir. Gelin tartışalım konuşalım, hep birlikte

öğrenelim.

6. İşsizler ordusunda başı çekerler.

Bu

ülkede üniversite okuyup da iş garantisiyle mezun olan kaç kişi vardır? Eğer

güzel yerlerde dayınız yoksa emin olun üniversitelerimizin bölümleri arasında

işsizlik adına çok da büyük bir fark yoktur. Klasik göz dolduran bölümleri

okuyan arkadaşlarımızın iş garantisinde de yeminle gözümüz yok. İşsizliği göze

alarak buraya gelmiş olmamız, ya da hiçbir şeyi hesaplamadan bu yola koyulmuş

olmamız, niteliksiz insanlar olarak mezun olduğumuz anlamına gelmez. Evet mezun

olduğumuzda formasyon alıp öğretmen olabiliyoruz fakat kpss aracılığıyla genel

bir öğretmen atamama durumu mevcut olduğundan, iş durumumuz da pek parlak

gözükmüyor. Biz mutluyuz. Bundan emin olabilirsiniz. Ayrıca akademisyen de

olabiliyoruz.

7. Rahattırlar, hiçbir şeyi kafalarına takmazlar.

Öyle rahatız ki, yine cem yılmaza atıfta bulunacağız ama,

onun tarifiyle küveti sütle doldururuz, buzlu badem ve sehpayı ters çevirme

fantezilerine gözü kapalı dalarız(!) Yok arkadaşım. Sorumluluklarının farkında

olan ortalama bir üniversite öğrencisiyle aynı rahatlıktayız. Evet biz de ayın

7’sini boş geçmeyiz. Evet biz de çöp biriktirme konusunda bir farklılık

yaratmayız, bizim de içtiğimiz kolanın, biranın ve sigaranın hesabı yoktur. Ama

bu rahatlığımız sorumluluk sahibi olmayan, ayarsız tipler olduğumuz anlamına

gelmez.

8. Felsefe okuyan kızlar, lay lay lom modundadır, açık saçık, erotik çağrışımları bol kıyafetler giyen, toplumsal değerleri sallamayan tiplerdir aman dikkat.

Arkadaşlar lay lay lom modundaki arkadaşlarımız her bölümde

mevcuttur. Her bölümde iddialı giyinen bayan arkadaşlarımız olduğu gibi,

felsefe bölümünde de vardır. Ancak bunu bütün felsefe bölümüne yüklemek mantık

hatasıdır. Felsefe bölümünde okuyan birçok başörtülü, gayet kapalı giyinen

arkadaşımız da vardır. Bu anlayış onlar için de bir haksızlıktır. İnsanların

giyim kuşamları, kişisel tercihlerine bağlıdır. Açık giyinen bir insanı “yollu”

diye yaftalamak kimsenin haddine değildir. Toplumsal değerler konusuna gelince,

emin olun bu konu üzerine sizden daha çok kafa yormuş insanlardır felsefe

öğrencileri. Ahlakın kaynağı hiç oturup düşündünüz mü? Toplumsal değerlerin ne

şekilde ortaya çıktığını, hangi koşullar altında şekillendiğini hiç

araştırdınız mı? Etik değerler hakkında ne bilirsiniz? Ön yargılarınızı

kırmanız için yeterlidir umarım.

9. Felsefe, kız tavlamak isteyenler için idealdir. Anlaşılmaz cümleler falan. On numara ya.

Arkadaşlar, kız erkek ilişkileri, karşılıklı anlaşmaya

dayalıdır. Eğer karşınızdaki insan size karşı bir şey hissetmiyorsa, tipi

değilseniz, kusura bakmayın ama, karşısına geçip kuantum fiziğini anlatsanız

kar etmez. Ha felsefi aforizmalardan hoşlanan kızlar yok mudur? İlla ki vardır.

Ve muhakkak ki bu bayanlar üzerinde etkili olmak için felsefeye hakim olmanıza

gerek yok. Kişisel olarak kendinizi biraz geliştirmişseniz, sosyal yaşama dahil

olmuşsanız kesinlikle bu yeterli olacaktır. Bu yanlış anlaşılmaya kapılıp gereksiz yere felsefe bölümünü meşgul etmeyin.

10. Bonus: felsefe okuyanlar ateist olurlar.

Geldik en cıncınlı yanlış anlaşılmaya. Hayır felsefe

okuyunca ateist olmuyoruz. Evet sorgulama yeteneğimiz artıyor, karşılaştırmalar

yapıyoruz ve artık din bezirganlarının oltasına kolay kolay gelmiyoruz. E hal

böyle olunca bozgunculuk yaratan, arıza çıkaran tipler olarak toplumdan

“dinsiz, ateist” şeklinde ithamlarla izole ediliyoruz. Ha diyeceksiniz ki,

aranızda hiç mi ateist yok? Evet aramızda ateist var, ama aramızda şeriatçı da

var, agnostik de var, deist de var. Biz birçok farklılıkla bir arada

yaşayabilen, birbirlerinin farklılıklarına “şiddet içermediği sürece” saygı

duyan insanlarız. Umarım açıklamalarımız, felsefe bölümü ve öğrencileri

hakkındaki görüşlerinize ufak da olsa bir etki etmiştir.

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı