Sözcü gazetesinden Hande Zeyrek'in haberine göre, resmi rakamlarda 17 bin 480 kişinin hayatını kaybettiği, 17 Ağustos 1999'da yaşanan deprem felaketinin yıldönümü yaklaşırken beklenen büyük İstanbul depreminin ne zaman olacağını tartışılıyor.
Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nde 16 yıl çalışan, çeşitli deprem master planları içinde de görev almış olan Deprem Yüksek Mühendisi Dr. Cüneyt Tüzün, yapılan araştırmaların olası büyük İstanbul depreminde 100 bini aşkın binanın kullanılamaz hale gelebileceğini göstediğini söyledi. Beklenen ekonomik kayip ise 100 milyar dolar civarında.
10 yıl önce kurulan Deprem İzolasyon Derneği'nin yönetim kurulu başkanlığını yürüten Dr. Cüneyt Tüzün, deprem izolasyonuyla binaların hasar görmesinin engellenebileceğini söylüyor.
Büyük depremin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Tüzün, asıl sorunun 'Hayat devam edecek ama nasıl?' olduğunu şu sözlerle aktardı:
'Büyük depremi hepimiz göreceğiz. Biz göremezsek çocuklarımız görecek. Depremin ne zaman olacağını bilmek hem teorik olarak mümkün değil hem de pratik olarak çok işe yarayacak bir bilgi değildir. Burada sorulacak soru: Hayat devam edecek ama nasıl?'
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği'nde binaların hasar görmesinin kabul edildiği ancak can kaybının kabul edilmediğini belirten Tüzün, vatandaşın bu bilgiden haberi olmadığını söylüyor ve devam ediyor:
'Türkiye'de binaların depreme karşı tasarım kurallarını içeren “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği” mevcuttur. Yönetmelikte binaların ‘depremde hasar görmesi kabul edilebilir ama can kaybı olmaz' yazar. Diğer bir değişle depremden sonra canlı çıkacağınız ama hasar görmesi kaçınılmaz bir ev satın alıyorsunuz. Türkiye'de deprem yönetmeliğine göre yapılan yapıların hasar görmesi kaçınılmazdır. Dünyadaki diğer deprem ülkelerinde de temel yaklaşım budur. Vatandaşın bilmediği en önemli nokta budur. Bugün depreme dayanıklı bina demek hasar görmeyecek bina demek değildir.'
Türkiye'deki ilk deprem izolasyon uygulamasının 1999 yılında Atatürk Havalimanı'nda başladığını hatırlatan Tüzün'e göre 2013 yılı deprem izolasyonu konusunda bir milat:
'Türkiye'deki ilk önemli izolatör uygulaması 1999'da Atatürk Havalimanı'yla başlamıştır. 2013 yılı deprem izolasyonu için bir milattır. Sağlık Bakanlığı birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde yapılacak 100 yataktan fazla bütün hastanelerin deprem izolatörlü yapılmasını zorunlu koştu. Şu anda İstanbul'da 7 hastane izolatör kullanılarak yapılıyor.'
Bu sistemi kullanan binaların depremden hasar almadan kurtulduğunun altını çizen Tüzün Japonya'daki binaları örnek gösterdi:
'Geçmiş depremlerde dünyanın her yerinde bu tarz binalar büyük depremler geçirdi ve hiçbir şekilde sorun yaşanmadı. Japonya'daki 9 büyüklüğündeki depremde de izolatörlü binaların hiçbirine bir şey olmadı. Depremde sıfır hasar görecek bina yapmak bu teknolojiyle mümkündür.'
Çok iyimser konuşmuş ya. depremden sonra patlayan doğalgazlar, tsunami kayıpları falan hiç sayılmamış sanırım.
Evden çıkmayı pek sevmem çünkü sosyal anksiyetem var. Evim 1. Derece deprem bölgesinde. Sanırım nasıl öleceğim belli oldu
Allahin takdiri Allah müslüman ülkeleri vurmaz vursa da öldürmez demek isterdim. Ama nedense müslüman ülkelerdeki depremlerde 7 şiddetinde bile binlerce insan ölüyor. Yüzde 90'ı Budist ve Şintoist olan Japonya'da 8-9 şiddetinde kimsenin burnu kanamıyor. Demek ki Allah, Cebrail ve Azrail onlara torpil geçiyor yada sorgulanması gereken başka şeyler var. Binalar, kader, Allah, ahlak-ahlaksızlık, sapkınlık öldürmez, depremler afetler bu yüzden olmaz... Soma denetlenseydi kurallara uyulsaydi 301 kişi ölmezdi depremler de aynı şekilde kurallara standartlara çağa uygun binalar sistemler teknolojiler ve devletin denetlemesi gerek. Yoksa ölmeye devam...