Ahmet Sever'in kitabını siz nasıl buldunuz?
Bir gazetecinin önce Başbakan'ken ardından Cumhurbaşkanlığı'ndayken Abdullah Gül ile geçirdiği 12 yılın tanıklığını yazmasını elbette önemsiyorum. Kitabına aldığı tanıklıkları herhalde sadece bir bölümdür. Önümüzdeki günlerde Ahmet Sever'in yeni kitaplarıyla da karşılaşmak mümkün olabilir diye düşünüyorum. Ülkemizin kritik bir dönemine önemli ve değerli bir tanıklık bu kitap.
“Gül'ün Ahmet Sever'in kitabını okuduğunu zannetmiyorum”
Bu kitap, Abdullah Gül'ü kendi tabanında “Abdüllatif Şener'leştirir” mi?
Abdullah Gül, AK Parti tabanı denilen kitlede çok saygı gören, önemli bir isim. Bu, günlük tartışmaların değiştiremeyeceği bir gerçek. Diğer yandan şunu kayda geçirmekte yarar var. Kitapla ilgili tartışmaların gittiği yön onu mutlu etmemiştir. Nitekim açıklamasıyla bunu ifade etti. Abdullah Gül'ün en hassas olduğu konu kendi çevresi olarak gördüğü, yetiştiği siyaseti hareketin içinde yanlış anlaşılmaktır.
Bu kitabı yayımlanmadan evvel okuduğunu biliyoruz. Yılların siyasetçisi olarak böyle bir kitapla bu tip yorumların çıkacağını öngörüyor olmalı?
Ben okuduğunu zannetmiyorum.
Okuduğunu Ahmet Sever söyledi.
Benim bildiğim kadarıyla kendisine getirilen metne şöyle bir bakmıştır. Düzeltmeye gidecek herhangi bir ciddi okuma yaptığını zannetmiyorum. Kitapla ilgili olarak kendisinin benimle paylaştığını söyleyeyim. Ne “Şu doğru değil, bu doğru” tarzında herhangi bir düzeltme yapmış, ne de bu tip düzeltmelere fırsat verecek şekilde kitabın ayrıntılarıyla ilgilenmiş. Böyle anlaşılabilecek olanları fark eder düzeltirdi yoksa. Sanıyorum Ahmet Sever kitabın müsveddesini bırakmış, Gül'ün de okuduğunu varsayıyor. Ben Abdullah Gül'ün bana söylediğini de nakledeyim. “Ben şu anda benimle hiçbir irtibatı olmayan bağımsız bir gazetecinin benimle birlikte yaşadığı yılları yazdığı bir kitabı 'bu doğru değil, bu doğru' diye düzeltmeye kalkarsam o onun kitabı değil benim kitabım olurdu. Dolayısıyla hiçbir noktasına o şekilde yaklaşmadım” dedi.
Yani çıkartma, düzeltme vs. yaptırmamış mı?
Çıkartma yaptırdı mı; onu bilmiyorum. Fakat Ahmet Sever'in kitabı yazma sürecinde birkaç kez kendisiyle görüşme ihtiyacı olduğunu, hafızasındaki ya da notlarındaki tereddüt ettiği konuları ona danışarak yazdığını biliyorum. Sever'in tereddüt ettiği noktalarda düzeltmeler yapılmış. Ama yazılı hale getirildikten sonra bir müdahalesi olduğunu zannetmiyorum.
“Erdoğan ile Gül kitabı konuşmamıştır bile”
Erdoğan ile Gül arasında bu kitap “geçiştirilebilir” mi?
Konuşmamışlardır bile diye düşünüyorum. Biliyorsunuz daha önce Ahmet Sever'in bir çıkışı olmuştu. Ruşen Çakır'a verdiği söyleşiden söz ediyorum. Orada açık biçimde güncel siyasetin kahramanlarını rahatsız edecek unsurlar vardı. Rahatsız olabileceklerden biri de bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan'dı. O ne yaptı; hiçbir cevap vermedi. Onun adına başkaları cevap verdi. Hatırlayacaksınız, “Bu görüşler Cumhurbaşkanı Gül'ün değil, onun danışmanının fikirleridir” demişlerdi.
Ama kitaptan öğreniyoruz ki, Erdoğan Gül'den danışmanını işten çıkarmasını istiyor.
O dönemde hem Gül hem Sever ile görüşüyordum. Ne Gül'den ne de Sever'den Ahmet Sever'in görevinden atılmasıyla ilgili bir telkinin geldiğini duymadım. Ahmet Sever bunu başka kaynaklardan duymuş olabilir.
Gül'ün Erdoğan'a “Ben konuşsam daha mı iyi olurdu” yanıtını verdiğini de okuyoruz kitapta. Gül bu kitabı okudu nihayetinde. Ve yalanlamadı, değil mi?
Az önce de söyledim, benim bildiğim Gül'ün kitabı “Burada bunu demişim, bu yanlış, bu doğru” mahiyetinde okumadığı, hangi konuların işlendiğine baktığı. Zaten kendisinin yaptığı açıklama da bunu ortaya koyuyor.
Bir cumhurbaşkanı siyasette böyle kütlesi olabilecek bir kitap önüne geldiğinde “şöyle bir bakıp” mı davranır? Siz kıdemli bir gazeteci olarak buna ikna oluyor musunuz?
Oluyorum. Sebebi de çok açık. Eğer Abdullah Gül bu kitabı baştan sona okumuş ve bunun kendisinden alıntılar da dahil olmak üzere yayımlanmasına onay vermişse o zaman Abdullah Gül çok saf, politikanın içerisinde boşuna vakit geçirmiş bir insan olur. Bu kitabın nasıl bir hava yaratacağını öngörebilecek zekada bir politikacıdır Abdullah Gül. Ben o sebeple diyorum ki, bunu okumuş olması mümkün değil. Bu kitap kendisine müsvedde olarak verilmiş, bu besbelli. O müsveddeye de bakarak konuları görmüş besbelli. Ama mesela Ahmet Sever'in görevinden atılması konusundaki telkin kısmını gördüğünü zannetmiyorum. Görmüş ve düzeltme yapma gereği duymamış ise o zaman Ahmet Sever öyle bir izlenim almıştır, bunu da kayda geçirmiştir.
Kitap seçimin hemen ertesinde yayımlanınca şunu söyleyenler oldu: “Düğmeye basıldı, Gül devreye giriyor, bu kitap da onun bir parçası.” Fikriniz nedir?
Gül'ün “yanlış anlaşılabileceği” ya da “etki edebileceği” endişesi ile kitabın seçimden önce yayımlanmamasını rica ettiğini biliyoruz. Peki seçim öncesinde yayımlansaydı ne denecekti?
“Gül'ün partinin başına geçerim, yeniden başbakan olurum, gibi bir derdi yok”
Ya şu kısım: “Doğan Grubu kitabın arkasında, Gül'ü sahaya sürecek siyasi mühendislikte bir merdiven bu kitap?”
Seçimden önce AK Parti karşısına hep siyasetçi olmayan bir rakip koyuyor. Bu kez o rakip Doğan Medya Grubu'ydu. Seçimden sonra da bunun devam etmesini talihsizlik olarak görüyorum. Bence bu tip tartışmaların bir temeli yok. Daha iyi anlaşılması için Abdullah Gül portresinin şu yönünü belirtmekte yarar var: Bu insanın bakanlık, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapmış bir insan olduğunu unutuyoruz. Abdullah Gül'ün gelecek ile ilgili herhangi bir hesabı yok. “Partinin başına geçerim, yeniden başbakan olurum” gibi bir derdi yok. Onun hiçbir zaman böyle bir niyetinin olmadığını bildiğim için bu tartışmaları ciddiye almıyorum.