Fatma Ayanoğlu Yazio: Dijital Devrim, İş-Yaşam Dengesi ve Bitmeyen Mesai

Covid-19 tüm dünyayı online çalışma zorunluluğuna iterken iş-yaşam dengesi de bu yönde değişmiştir. Yaklaşık bir yıldır evden çalışmayı deneyimlediğimiz bu süreçte adeta gündüz ile gecenin karışması gibi, eve ait sorumluluklar ile işe ait sorumluluklar birbiri içine girmiştir. Tüm bu sorumlulukların aynı mekandan yönetilmeye çalışılması bireylerin alışkanlıklarını altüst etmiştir.

Covid-19 tüm dünyayı online çalışma zorunluluğuna iterken iş-yaşam dengesi de bu yönde değişmiştir. Yaklaşık bir yıldır evden çalışmayı deneyimlediğimiz bu süreçte adeta gündüz ile gecenin karışması gibi, eve ait sorumluluklar ile işe ait sorumluluklar birbiri içine girmiştir. Tüm bu sorumlulukların aynı mekandan yönetilmeye çalışılması bireylerin alışkanlıklarını altüst etmiştir.

Görüştüğüm tüm iş insanları bitmeyen mesaiden yakınıyorlar.

Geleneksel iş yapış modelinde toplantılar mesai saatleri içinde düzenlenirken, uzaktan çalışma koşullarında sekiz saatlik iş mesaisinden sonraya alınmakta, online platformlardan yapılan toplantılar çoğu zaman gece geç saate kadar sürmektedir. Bu arada dijital altyapısını hazır eden birçok şirket, çalışanların büyük bir çoğunluğunu uzaktan çalışma modeline geçirdiğini bir bir ilan etmektedir.

Ülkemizin en büyük iki holdinginden sonra diğer şirketlerde uzaktan çalışma modeline geçiş için hummalı bir çalışma yürütmektedirler. Uzaktan çalışma özellikle büyük plazaların kirası, yol ve trafikte harcanan zaman vb. gibi büyük gider oluşturan kalemleri ortadan kaldırmaktadır. Şirketler sürdürülebilir rekabette başarının en büyük göstergelerinden olan karlılık açısından bu durumu çok olumlu bulmakta ve hızlıca bu yöne doğru kaymaktadırlar.

Elbette dijital devrim ve çevresel koşullar ile teknolojik gelişmelere ayak uydurmak gerekmektedir. Ancak burada göz ardı edilen çok önemli unsur olan “insan” faktörünün yeni dünya düzenindeki iş-yaşam koşulları ile herhangi bir uygulama olmadığı görülmektedir.

Bundan yaklaşık 100 yıl öncesi makine-insan modeli olarak ele alınan ve tam kapasite ile işletmenin verimliliğine odaklanılan düşünce tarzı günümüzde yine hortlamış gibi bireyi adeta bilgisayarın bir parçası haline getirmiştir. Bu durum tarih tekerrürden ibarettir sözünün bir tecellisi midir? Eğer öyle ise şu an yeni dünya düzeninin şaşkınlığını üstünden atıp yeni çalışma koşullarına var gücüyle uymaya çalışan “insan” ın belli bir süre sonra “sosyal ihtiyaçlar”ımın karşılanmasını istiyorum çığlığını duymamıza ramak kaldı demektir.

Hem ev hem iş sorumluluğu birbirine karışan, evini işyeri haline getirip işini uzaktan elinden geldiğince sürdürmeye devam eden çalışanların performanslarının sürdürülebilir olması psiko-sosyal bir varlık olan insanın bu özelliğine uygun ortamlarda çalışması ile yakından ilişkilidir. Şirketlere en önemli tavsiyem dijital dünyaya hızlıca uyarlanırken çalışanlarına “robot” gibi davranmamaları gerektiğidir. Uzun vadede başarılı olacak şirketler çalışanlarının sosyal yönünü unutmadan dijital dünyaya adaptasyonu sağlayanlar olacaktır.

Popüler İçerikler

Dilber Yine Yürek Hoplattı: Yeni Pavyon Dansı Geldi!
MHP, TikTok'un Kapatılması İçin Kanun Teklifi Hazırlıyor: "Ahlak Yok Olursa Gelecek Yok Olur"
'İmam' Halil Konakçı, İlber Ortaylı'ya Ateş Püskürdü! 'Bizans Tohumu, Yunanlı, Dönme!'