"Resmen cinayetleri övdü'' diyen gazeteci Fatih Portakal, ''Toplarlamaya çalışıyor şimdi... Hangi cinayet mertçe olabilir ya? İnsan öldürmenin mertliği nerededir? Bu nasıl söyleyebilirsiniz" diye sordu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener dün Sivas'ta yaptığı açıklamada "Sinan Ateş’i torbacılar katletti. Biz geçmişimizde siyasi cinayetlere tanık olduk ama mertçeydi, onun için de hiçbirimiz korkmadık" dedi.
Akşener kendisine yöneltilen eleştirilere "Geçmiş dediğiniz zaman hangi yıllar akla gelir, bizim öğrencilik yıllarımız, 1970’li yıllar. O zaman bu tür işler oldu, cinayet kötü bir şey, onu övmek mümkün değil. Cinayet acı bir şey, onun yanında durmak mümkün değil ama dedim ki ‘O günlerde yapılırdı’, acı bir şey fakat, ‘mertlik vardı’ ve sonuç itibariyle korkmazdık" yanıtını verdi.
Cinayet işlemeyi marifet sayanlardan geldiğini açık etmiş; çok görmeyelim. "Katranı pişirsen olur mu şeker, cinsine şey ettiğim cinsine çeker" derdi babam.
Milliyetçi, ülkücü cephe mertlikten bahsediyor. O yıllarda Haluk Kırca bekçi vurdu, ülkücüler evinde sakladılar adamı.
Yine ülkücüler, liselileri doldurup doldurup esnafa musallat ediyordu. Mesela, babam o yıllarda bakkaldı. Bir lise öğrencisi geldi cumhuriyet gazetesini alıp "bir daha satmayacaksın" dedi. Babam da "niye satmayacam" diye sorunca çocuk "öyle" dedi, bunun üzerine babam "sen git, seni buraya gönderen gelsin" dedi. Bir seferinde liseyi asker bastı, o ülkücü liseliler 2 metrelik tel örgü duvardan nasıl atlıyorlardı. Son olarak babam sabahın erken saatlerinde bakkalı açmaya giderken, bunlar sokaklarda nöbet tutuyordu, babamı çevirdiler, içlerinden biri "bu adam esnaf, bizden" dedi de babama dokunmamışlardı.
Ülkücülerin mert, korkağı falan yok, eline silah alınca kendini dünyanın hakimi sananı var.
Cinayet işlemeyi marifet sayanlardan geldiğini açık etmiş; çok görmeyelim. "Katranı pişirsen olur mu şeker, cinsine şey ettiğim cinsine çeker" derdi babam.
Milliyetçi, ülkücü cephe mertlikten bahsediyor. O yıllarda Haluk Kırca bekçi vurdu, ülkücüler evinde sakladılar adamı. Yine ülkücüler, liselileri doldurup doldurup esnafa musallat ediyordu. Mesela, babam o yıllarda bakkaldı. Bir lise öğrencisi geldi cumhuriyet gazetesini alıp "bir daha satmayacaksın" dedi. Babam da "niye satmayacam" diye sorunca çocuk "öyle" dedi, bunun üzerine babam "sen git, seni buraya gönderen gelsin" dedi. Bir seferinde liseyi asker bastı, o ülkücü liseliler 2 metrelik tel örgü duvardan nasıl atlıyorlardı. Son olarak babam sabahın erken saatlerinde bakkalı açmaya giderken, bunlar sokaklarda nöbet tutuyordu, babamı çevirdiler, içlerinden biri "bu adam esnaf, bizden" dedi de babama dokunmamışlardı. Ülkücülerin mert, korkağı falan yok, eline silah alınca kendini dünyanın hakimi sananı var.
Bazı söylemler vardır , bazı durumlar vardır cinayet işlenmesi gereken. Ama evet mertçe olması gerekiyor. Hiçbir davada alçakça saldırıyi kabul etmez.