Bütçesiyle sık sık eleştiri konusu olan Diyanet İşleri Başkanlığı bu kez 'hutbe' tartışmasıyla gündemde. Gazeteci Fatih Altaylı Diyanet ile ilgili bir öneride bulundu. Altaylı 'İnanç vergisi oluşturulsun, inanmayanlar ödemesin' dedi.
Bütçesiyle sık sık eleştiri konusu olan Diyanet İşleri Başkanlığı bu kez 'hutbe' tartışmasıyla gündemde. Gazeteci Fatih Altaylı Diyanet ile ilgili bir öneride bulundu. Altaylı 'İnanç vergisi oluşturulsun, inanmayanlar ödemesin' dedi.
Diyanet'in son cuma hutbesindeki 'İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti' ifadeleri yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Ankara Barosu Diyanet'in LGBTİ bireyleri nefretle aşağılayıp, hedef gösterdiğini belirterek 'Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir' dedi. Baronun bu açıklamasının ardından başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidar cephesinden peş peşe sert tepkiler geldi, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş baro hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da baro hakkında soruşturma başlattı.
'Hutbe' tartışması sürerken, gazeteci Fatih Altaylı bugün Habertürk'teki köşesinde bir öneride bulundu. 'Diyanet vergisi' oluşturulmasını ve sadece inançlı olanların bu payı ödemesi gerektiğini ifade etti. Altaylı'nın yazısının ilgili kısmı şöyle:
'Birkaç gün önce “Diyanete kızmayın. Tüm dini kurumlar eşcinselliğe karşı böyle açıklamalar yapar” dedim diye hak verenler de oldu, çok kızanlar da.Hatta eşcinsel olduğumu iddia edenler bile çıktı.
Geçmişte Salih Mirzabeyoğlu’na karşı yapılan hukuksuzlukları gündeme getirdiğim zaman İBDA’cı olduğumu iddia etmemişlerdi Allah’tan.
Çünkü salaktır bunlar, bir haksızlığa karşı çıktığınız zaman ille de sizin o tarafta olduğunuzu düşünürler.
Tıp her şeye çare buluyor ama ahmaklığa bulamayacak ne yazık ki!
Bazıları da demiş ki, “Niye Alan Turing örneğini de vermedin”.
Gerek yok çünkü topluma faydalı işler yapmanın da, zararlı işler yapmanın da cinsiyetle bir bağı yok.
Alan Turing dedikleri bir İngiliz “Alimi”.
Alim diyorsam gerçekten alim.
Matematikçi, biyolog, kriptolog, felsefeci, bilgisayar bilimci...
2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin imkansız şifrelerini çözecek bir algoritma geliştiren ve müttefiklerin Nazileri yenmesini sağlayan, milyonlarca canı kurtaran bir adam.
Ve canlarını kurtardığı İngilizler tarafından cinsel kimliği nedeniyle aşağılanan, toplum dışına itilen, hakarete uğrayan ve sonunda intihar eden bir bilim insanı.
Yani Batı’dan Doğu’ya, Hristiyanlıktan Müslümanlığa değişen bir şey yok.
Üstelik Doğu cinsel kimlikler konusunda daha açıkken, Hristiyan kültürün etkisi ile homofobik hale gelmiş.
Batı ise bugün biraz daha normalleştirmiş meseleyi.
Ama orada da eskiye dönmesi an meselesidir, merak etmeyin.
Tabii birkaç gün önceki yazımda “O zaman eşcinsellerden vergi almayın” dememi bazıları hiç vergi alınmasın diye yorumlamış.
Olur mu öyle şey.
Ben sadece Diyanet payı alınmasın dedim.
Hatta daha da açık bir teklifim var.
“İnanç vergisi” diye bir vergi koyulsun.
“Ben inançlı değilim” diyenler ya da camileri kullanmayanlar bu vergiyi ödemesin.
Çünkü bazıları diyor ki, “Almanya’da kilise vergisi var”.
Doğru var.
Hristiyanım diyenler, kiliseye gidenler veriyor.'
Bir anda ülke genelinde müslüman sayısı %10 a düşer.
Camiye gitmiyorum, benim vergilerimden müezzinlerin, imamların maaşına ve camilerin yapımına bütçe ayrılmasını istemiyorum, müminler benim vergimin içinde olduğu havuzdan faydalanıyorlar onlara soruyorum kul hakkı yemiş olmuyor musunuz?
ulan kırk yılda çok doğru ve cesur konuştun be...bir kere bile camiye gitmeyen insanların biralarından, rakılarının ötv sinden kesilenlerle niye ödeniyor bu maaşlar?