Gazeteci Fatih Altaylı, dün tüm yurtta coşkulu bir biçimde kutlanan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı köşesine taşıdı.
Altaylı, 'Biz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın bu kadar gönülden, bu kadar içten, bu kadar coşku ile kutlanmasını zannederim iktidara borçluyuz. Biz bayrama sahip çıkmayı, bayrama sahip çıkmayanlardan öğrendik.' ifadelerini kullandı.
'Cumhuriyet Bayramı’nın sahibi olduk... 100. yıl bile devlet için asgari gösterişle kutlanması gereken ve Filistin uğruna vazgeçilmiş bir etkinliğe dönüştürülmek istendi.'
'Sivil toplum örgütleri organizasyonlar yaptılar, sanatçılar kimsenin talebi olmadan onlarca 100. yıl marşını canıgönülden yazdılar.
Gerçek yerli ve milliler bayraklarını pencerelerine, balkonlarına, otomobillerine, teknelerine astılar.
Belediyeler dev etkinlikler düzenlediler. Konserler, oyunlar, balolar…'
'Biz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın bu kadar gönülden, bu kadar içten, bu kadar coşku ile kutlanmasını zannederim iktidara borçluyuz.
Bize kutlamadıkları Cumhuriyet’in değerini, kutlamayarak hatırlattılar.
Milli bayramlara önem vermeyerek milli bayramların önemini gösterdiler.
Biz bayrama sahip çıkmayı, bayrama sahip çıkmayanlardan öğrendik.
Tıpkı Ebu’l Alâ El-Maarrî’nin dediği gibi.'
Lan sığır bu ülkede çok küçük bir azınlık dışında Cumhuriyete kimsenin karşı çıktığı yok. Karşı çıkılan Cumhuriyet adı altında milletin değerlerine saldırılması
Bozuk ideolojileri gereği sadece milli bayramlara önem vermedikleri tartışmaya açık. Keza dinî bayramları da bitirdiler. Ali Erbaş her bayram arefesi, bayramın tatil olarak görülmemesi gerektiğini vurgulamak zorunda kalıyor.
Güçlü devlete bak, halkı sokaklarda çöp karıştırıyor, akşamüstü pazar artıkları topluyor, emeklisi maaşım yetmiyor deyip dışarıda bedava işeyecek yer arıyor buna da güçlü devlet diyorlar, lan git, sığır reçeline bak sen, güçlüymüş