Ne yazık ki günümüzde ırkçılık hala devam ediyor. Bundan dolayı özellikle birçok ulustan oluşan ülkelerde yaşayan insanlar isimlerini değiştirmek zorunda kalabiliyor. Bugünkü içeriğimizde isimlerini değiştirmek zorunda kalan 8 ünlünün hikayelerine bakacağız.
80'lerde, oyuncu adını değiştirmesi için baskı gördü. Olaylari USA Today'e 'Film endüstrisine girdiğimde sadece Michelle adını benimsedim çünkü o zamanlar yapımcım, 'Kimse senin adını telaffuz edemeyecek,' dedi.' diye anlattı.
Ünlü yönetmenin aslında babasının soyadı Waititi, annesinin soyadı ise Cohen'dir. Hiç evlenmemiş olan ebeveynleri, Taika'nın doğum belgesine Cohen yazdı, ancak yönetmen Cultural Daily'e verdiği demeçte çocukluğu boyunca soyadını değiştirip durduğunu söyledi. 'Büyürken, çok fazla oyunculuk yapıyordum ve çünkü pasaportumda Cohen yazıyordu, okullarda Cohen soyadını kullanıyordum ve Taika Cohen olarak biliniyordum. Sonra, babamla birlikte yaşamak için babamın ailesinin yanına gittiğimde, Waititi olarak biliniyordum. Yani hayatım boyunca yaşadığım yere göre her iki ismi de kullandım.'
'İlk kısa filmimi Waititi olarak bilindiğim o bölgede çektiğim için, filmde de bu isim kullanıldı. Ve o film gerçekten başarılı oldu, birdenbire bir yönetmen olarak kariyerim başladı ve şimdi herkes beni Waititi olarak tanıyor.' diye anlattı.
Oyuncu NHPR'a verdiği demeçte, komediye başladığında kimse adını telaffuz edemediği için adını kısalttığını söyledi. Bazı insanlar adımla ilgili şakalar bile yaptı. 'Güney Hindistan'a ait bir isim ve uzun bir isim, diye anlattı.
Netflix özel programı In His Elements sırasında, komedyen, kariyerinin başlarında stand-up yaparken insanların adını duyunca güldüklerini paylaştı. Farklı seçenekleri düşünürken, halası onu yemeğe çağırdı ve ona taktığı lakabı kullandı: Jo Koy. 30 yılı aşkın süredir sahne adı olarak bunu kullanıyor. Komedyenin süprizineyse aslında teyzesi ona Jo Koy demiyordu!
'Teyzem bir gün, senin lakabın. Jo ko.' dedi. Evde bilmeyenler için: Tagalog dilinde ko benim demek. Benim lakabım Jo. Jo ko (Benim Jo'yum). Ne kadar da tatlı, değil mi?
Jimmy Kimmel Live! programının bir bölümünde, TV programı sunucusu KJ'nin ne anlama geldiğini sordu. Genç oyuncuysa, 'KJ, Keneti James'in kısaltmasıdır, bu bir Samoa ismi. Babamın adını taşıyorum,' diye cevap verdi.
2008 yılında, oyuncu Nirali Magazine'e adını Anglicize etmenin deneme çekimi geri dönüşlerinde %50 artışa neden olduğunu söyledi. 'Neredeyse arkadaşlarımın yanıldığını kanıtlamak için bir şaka gibi ve yarı yarıya da bana söylenenin işe yarayıp yaramayacağını görmek için adımı değiştirmiştim. Özgeçmişime ve fotoğraflarıma 'Kal Penn' yazdım. Deneme çekimleri gerçekten arttı ve çok şaşırdım. Bu bana gerçekten Amerika'da hala büyük bir ırkçılığın var olduğunu gösterdi.' dedi.
Oyuncu Galore'a: 'Neutrogena gibi ürünleri incelikle isimlendirmeye çalıştıklarında gerçekten komik anlar yaşadıklarını düşündüm. Çünkü orada oturup bu tuhaf isimler hakkında düşünen birini hayal ediyorum, özellikle su isimlerini. Ama neyse, 16 yaşındayken bunu düşündüm ve gerçekten komik olduğunu düşündüm. Sonunda bu ismi benimsedim.' '
Rap ismim sadece Aquafina'ydı, ama videoyu yayınladığımızda, videoyu yapan adam... 'Yani, adını değiştirmeliyiz ki dava edilme,' dedi,' diye hatırladı. 'Sonra, yazımını aşırı derecede değiştirdi ve adım Awkwafina olmuş oldu.'dedi.
Rap-Up ile yaptığı bir röportajda, şarkıcı sahne adının arkasındaki hikayeyi paylaştı. 'Bruno, büyük, şişman bir güreşçi olan Bruno Sammartino'dan geliyor. Sanırım ben tombul bir bebektim, bu yüzden babam bana bu lakabı takmış. Mars ise sadece biraz çekiciliğim olmadığını hissettiğim için ortaya çıktı ve birçok kız bana 'dünyanın dışından' olduğumu söylüyor, bu yüzden ben de 'Sanırım Mars'tanım' dedim.'
Bi Aydınlanma! geldi sanki, sayenizde.