Farklı Cilt Tiplerine Uygun Asit Türleri ve Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Cinsiyet, yaş ya da cilt tipi fark etmeksizin hepimizin cilt bakım rutinine dahil edebileceği asitler, cilt sağlığı için büyük önem taşıyor. Son dönemlerde, Kore kültürü sayesinde popüler hale gelen ve gözle görülür etkileri sayesinde kullanımı da oldukça artan asitler sayesinde daha pürüzsüz ve parlak bir cilde kavuşmak mümkün. Peki biz bu ürünleri doğru kullanıyor muyuz? Asit kullanmanın birçok faydası olduğu gibi zararları da olabileceğini unutmamalıyız. Sonuçta cildimize sürdüğümüz şey bir kimyasal. Asit kullanımında dikkat edilmesi gereken en önemli faktör de SPF ile desteklemek. En az 30 faktörlü bir korumaya ihtiyacınız var. Ayrıca her asit de cilt için uygun değil. Cildimiz için uygun olan bazı asitler; suda çözünen Alfa Hidroksi asitler, yağda çözünen Beta Hidroksi asitler, Hyaluronik asit, Retinol ve C vitamini. Gelin, bu asitler hakkındaki detaylara göz atalım.

Kahverengi lekelerin görünümünü azaltarak cilt tonunun eşitlenmesini ve yenilenmesini sağlıyor: Glikolik asit

Yaş ilerledikçe ciltte kırışıklıklar ve lekeler oluşmaya başlıyor. Alfa Hidroksi asit (AHA) formu olan glikolik asit sayesinde cildin üst katmanı soyularak hafif bir peeling etkisi yaratılıyor. Böylece cilt de yenilenmeye fırsat buluyor. Özellikle kırışıklık, lekeler ve renk eşitsizlikleri için kullanılan glikolik asit, ciltteki hassasiyeti azaltarak kuruma eğiliminin önünü kesiyor. Ayrıca cildi solgun ve cansız görünümünden kurtararak enerji veriyor. Şeker kamışından üretilen glikolik asit, cildi aydınlatma özelliğine de sahip. Üstelik izlerin ve ince kırışıklıkların yok olmasını da sağlıyor. En küçük ve en alt katmanlara bile etki eden glikolik asit, AHA olduğu için daha fazla güneş koruyucuya ihtiyaç duyabilirsiniz.

Gözeneklerini arındırmak, sıkılaştırmak ve siyah noktaları gidermek için en doğru asit: Salisilik asit

Cilt kusurlarını gidermek için en çok kullanılan asitlerden biri olan salisilik asit; geniş gözenekleri olan, siyah noktalı ve akneye meyilli yağlı ciltler tarafından tercih ediliyor. Kuru bir cildi olanların ise bu asitten kaçınması gerekiyor. Beta Hidroksi asit (BHA) ailesine mensup salisilik asit, gözenekleri açarak cilt yüzeyindeki ölü derilerden arınmayı sağlıyor. Sivilce izleri ve iltihaba da iyi gelen salisilik asit, cildin daha alt katmanlarında çalışarak dermise ulaşabiliyor. Gözeneklere etki ederek sebum oluşumunu ve cilt tonunu da dengeliyor. Salisilik asit özellikle söğüt ağacının kabuğunda bulunuyor ve hassas ciltlilerin kullanımına da uygun bir madde.

İnce kırışıklık, sıkılık kaybı ve lekeler gibi yaşlanma belirtilerine karşı en çok kullanılan asit: Askorbik asit yani C vitamini

C vitamininin suda çözünmüş hali olan askorbik asit, yaşlanmayla savaşan ve en çok kullanılan asitlerden biri. Cildi aydınlatma ve pigmentasyon eşitleme özelliğine sahip olan askorbik asit, genellikle serum şeklinde kullanılıyor. C vitamini serumlarının koyu renkli olması ve güneş ışığıyla temas etmemesi gerekiyor. Askorbik asit aynı zamanda ciltteki kolajen üretimini de artırıyor. Alfa-Beta grupları arasında yer almayan bu asit, diğer asitler kullanıldığı zaman cilde sürülmemesi gereken bir asit, aklınızdan çıkarmayın.

Su molekülü tutma özelliği sayesinde cilde kaybettiği dolgunluğu geri getiriyor: Hyaluronik asit

Son zamanların belki de en çok başvurulan asitlerinden biri olan Hyaluronik asit, ağırlığının 1000 katı kadar su tutabiliyor. Bu özelliği sayesinde cildin ihtiyacı olan nemi de geri çekiyor. Nemsizlikten kaynaklanan ince çizgilere, ciltteki dolgunluk kaybına ve kırışıklıklara karşı Hyaluronik asit serumlarının kullanımı oldukça arttı. Asit olmasına rağmen ciltte peeling veya soyma etkisi yaratmayan Hyaluronik asit, cildin daha dinç ve aydınlık görünmesine olanak veriyor.

Yaşlanma belirtilerini öne çeken UV ışınlarından korunmak için son derece önemli: Ferulik asit

Güneşten gelen UV ışınlarının zararlı olduğunu bilmeyen kalmadı. Antioksidan özelliğe sahip olan Ferulik asit, UV ışınlarının sebep olduğu olumsuz etkilere karşı savaşarak kırışıklıkların, ince çizgilerin, kuruluğun, sıkılık kaybının ve cilt lekelerinin yok olmasında son derece önemli bir etki gösteriyor. Cilt bakımında C ve E vitamininin de dahil olduğu bir rutinde yaşlanma belirtilerinin azalmasına yardımcı oluyor.

Daha nemli, sıkı ve genç görünen bir cilt için: Lipohidroksi Asit (LHA)

Salisilik asidin daha yumuşak bir türevi olan LHA; gözenekleri açmaya, cildi ölü derilerden arındırmaya ve cildi pürüzsüz hale getirmeye yardımcı olmak için kullanılıyor. Özellikle cildi normalden kuruya dönük olan kişilere önerilen LHA, cilde yavaş yavaş nüfuz ederek kolajen ve elasten üretimini uyarıyor. Böylece ciltte dermal kalınlaşma sağlıyor. Akne tedavisindeki etkileri klinik olarak kanıtlanan LHA, hassas ciltler için de kullanıma uygun.

Egzama ve roza hastalarının da kullanımına uygun: Polihidroksi Asit (PHA)

Günlük bakımda kullanmak için uygun olan PHA, özellikle yaraların iyileşmesine ve ciltteki lekeleri yok etmeye katkı veriyor. Pürüzlü, lekeli, hassas ve kuru ciltler için uygun olan PHA, tedaviden ziyade cildi nemlendirmek için kullanılıyor. Güneş ışınlarının yarattığı hasarları azaltmaya ve engellemeye, cildin daha esnek ve canlı görünmesine yardımcı oluyor. Alfa hidroksi ve beta hidroksi asitlerle kıyaslandığında en hassas ciltlerin dahi kullanımına uygun olan ve ciltte tahriş yaratma ihtimali en az olan kimyasal asit de yine PHA. Cildin en alt katmanlarına nüfuz edemediği için egzama ve roza hastalarının kullanımına da uygun.

Geçmeyen sivilce ve sivilce izleri için çözüm: Azelaik asit

Akne tedavilerinde son 30 yıldır kullanılan ve reçeteli kremlerde de bulunan Azelaik asit, son yıllarda birçok kozmetik ürününün içeriğinde de kendisine yer bulmaya başladı. Bu asit, gözenekleri temizleyerek akne ve sivilceyi önlediği gibi yeniden oluşmalarına da engel oluyor. Cildi bakterilerden arındırarak inflamasyonu gideriyor. Akne tedavi etme özelliğinin yanı sıra, cilt tonunu da aydınlatıyor. Akne kaynaklı leke tedavilerinde ve iltihaplanma kaynaklı hiperpigmentasyon tedavisinde de kullanılıyor. Her cilt tipine uygun olmasına rağmen çok hassas ciltlerde kızarıklık ve soyulmaya sebep olabiliyor.

Retinoidler olarak bilinen A vitamini ailesinin türevi: Retinol

Çeşitli deri hastalıklarının tedavisinde reçeteli olarak kullanılan retinol, krem ve serum formuyla kozmetik ürünlerinin de vazgeçilmezlerinden biri. İnce kırışıklıkların giderilmesinde, antioksidan ve kolajen üretici etkisi sayesinde yaşlılık ve güneş lekelerinin tedavisinde, deriye esneklik ve canlılık kazandırması nedeniyle de cilt yenilemesini hızlandırmada geniş yere sahip. Ciltte hassasiyete sebep olan retinol, agresif bir içeriğe sahip olduğu için dikkatli kullanılmalı. Etkili sonuç alabilmek için 30-35 yaş üstündeki kişiler, bir gün asit kullanıp ertesi gün ciltlerini dinlendirebilir ve sonraki gün retinol kullanabilir. Ayrı ayrı çok kuvvetli etkileri olan retinol ve salisilik asit birlikte kullanıldığında ciltte kızarmaya, soyulmaya ve tahrişe sebep olabilir.

Kimyasallardan Kurtulmak Mümkün: Evde Hazırlanan Doğal Yağ Çözücüler ile Sağlığınızı ve Çevrenizi Koruyun
Her Gün Duş Almak Size İyi Gelmiyor: Gereğinden Sık Duş Almanın Cilt ve Saç Üzerindeki Etkileri
Görünmeyen Bakteri ve Mikroplarla da Savaşabilmek İçin Etkili Bulaşık Makinesi Temizliği Rehberi

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı