Farklı Bir Dünya İnşa Etmek İçin Oldukça Bilinçli Bir Çaba: Sovyetler Birliği Mimarisinin Değişim ve Gelişimi

Komünist devrimin mimarları tarafından benimsenen 'Biz binalarımızı şekillendiririz, onlar da bizi şekillendirir' şeklindeki eski özdeyiş, Sovyetler Birliği'nin 1922-1991 mimarisinin temelini oluşturuyor. Gelin Sovyetler Birliği mimarisine kısa bir giriş yapalım 👇

Sovyetler Birliği'nin 1922-1991 mimarisi, farklı bir dünya inşa etmek için oldukça bilinçli bir çabayı temsil eder.

Sovyet mimarisinin ilk aşaması, 1920'lerde ve 1930'ların başlarında egemen olan Konstrüktivizm olarak bilinir.

Sovyet mimarisinin ilk aşaması, 1920'lerde ve 1930'ların başlarında egemen olan Konstrüktivizm olarak bilinir. 

(Svoboda Fabrika Kulübü, 1928)

Bu mimari tarzında ütopik elementler vardır.

ovyetler insan doğasını yeniden şekillendirebileceklerine inanıyorlardı ve erken dönem mimarileri, bu riskli inanca hitap ediyor. Mimari yapılar kasıtlı olarak, daha önce gelen hiçbir şeye benzemiyordu.

(Zuyev İşçi Kulübü, 1929)

Ardından, 1930'ların ortalarında, Konstrüktivizmin endüstriyel fütürizminden, daha tanıdık, neoklasik bir tarza kısa ve küçük bir geçiş aşaması olan Postkonstrüktivizm geldi.

Bu apartman bloğu, Konstrüktivizm ve Postkonstrüktivizm arasında bir çizgide tasarlanmış.

Ve 1938'den itibaren Minsk'teki Opera ve Bale Tiyatrosu bu geçişi mükemmel bir şekilde özetliyor.

Minsk'teki Opera ve Bale Tiyatrosu hala Konstrüktivizmin fütüristik elementlerine sahip, ancak sütun ve saçakların kullanımı açıkça klasik bir tasarım seçimini ortaya koyuyor.

Sovyet mimarisinin ikinci büyük aşaması, klasik mimariden ilham almak için geçmişe dönen Stalinizmdi

Yukarıda 1935'te açılan Ulusal Ekonominin Başarıları Sergisi'nin girişine bakıyoruz. 👆

Bir tür Roma zafer takı ya da herhangi bir neoklasik zafer takı gibi görünüyor... ama bir tuhaflık var.

Karşılaştırma için MS 315'ten kalma Konstantin Kemeri'ne bakın 👆

Stalinist mimariyi anlamanın iyi bir yolu:

Sovyetler, 1931'de, komünizmin karşı çıktığı her şeyin sembolü olan Kurtarıcı İsa Katedrali'ni yıktı. Bu durum, mimarinin önemininin ve verdiği mesajın açık bir hatırlatıcısı niteliğindedir.

Kurtarıcı İsa Katedrali'nin yerini alması planlanan yapıydı 👇

Stalinist mimari, aynı zamanda Sosyalist Klasisizm olarak da adlandırılmıştır. Yukarıdaki Sergi kemerinde gördüğümüz gibi...

İşte 1934'te başlayıp 1940'ta biten Kızıl Ordu Tiyatrosu. Konstrüktivizmin bitmiş olduğunu görebilirsiniz.

Stalinist mimarinin taçlandıran başarılarından biri Moskova Metrosuydu.

Burası, fütürizmden Art Deco'ya, Barok'tan neoklasizme kadar uzanan tarihi tarzların eklektik bir karışımıydı. İlk istasyonlardan biri olan Solniki (1935), basit bir Art Deco tasarımına sahiptir.

1944'te açılan Elektrozavodskaya İstasyonu ise bunu bir adım öteye taşıyor:

Bu arada, Komsomolskaya İstasyonu Barok tarzıyla 18. yüzyılın gösterişli süslemesine geri dönüyor:

Ancak 1950'lerin sonunda, Stalinist mimarinin zenginliği ve çöküşü sorunlu hale gelmişti.

1958'de tamamlanan VDNKh istasyonuna bakın. 👆 Komsomolskaya İstasyonu'na kıyasla ne kadar gösterişten uzak olduğuna bakın.

Stalinist mimarinin diğer mirası, 1947 ve 1953 yılları arasında Moskova'da inşa edilen orijinal "Yedi Kızkardeş" üzerine modellenen bu anıtsal gökdelenlerdi.

Bu gökdelenler, Barok, Klasik ve hatta Gotik'i devasa Sovyet kalelerinde birleştirdi.

Yedi Kızkardeş, 1955'te tamamlanan Varşova Kültür ve Bilim Sarayı'nda olduğu gibi, SSCB genelinde taklit edildi:

Ancak zaman geçtikçe Stalinist mimari ve Sosyalist Klasisizm gözden kayboldu.

Nikita Kruşçev, Stalinist 'aşırılığı' açıkça kınadı ve Sovyet mimarisi 1960'larda üçüncü bir üslup değişikliği geçirdi. Daha modern ve sade bir tarza geri döndü.

Bu sadece ideolojik bir değişim değildi; aynı zamanda ekonomikti, çünkü Stalinist mimari pahalıya mal oluyordu.

Tipik 'kopyala- yapıştır' Sovyet apartman bloklarını düşünün. Bunlar ucuz ve inşa edilmesi kolaydı. Bu model 1960'larda ortaya çıktı ve Kruşçevka olarak biliniyordu.

1970'lerde ve 1980'lerde çok daha uzun ve iri olan "Brezhnevkas" onların yerini aldı.

Bu ucuz, standartlaştırılmış, beton yüksek binalar trendi, geç Sovyet mimarisini tanımlamaya başladı.

Ancak bu üslup değişikliği, Batı'dan biraz daha geç de olsa, SSCB'nin Brütalizmi benimsemesine de yol açtı.

İşte Bulgaristan'daki Buzluzhda Anıtı (1981) ve Gürcistan'daki Ulaştırma Bakanlığı (1974) 👆

Her ikisi de 1981'de tamamlanan Moskova'daki Sovyetler Evi ve Bulgaristan'daki Ulusal Kültür Sarayı, Stalin sonrası Sovyet mimarisinin yüksekliğini temsil ediyor.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Geçmişten Bugüne Kadar Kullanılan Kadın Hijyen Ürünlerini Görünce Teknolojinin Geliştiğine Şükür Edeceksiniz!
Antik Mısır'da Normal Kabul Edilen Bu İlginç Gelenekler Sizi Zaman Makinesi Binmişsiniz Gibi Hissettirecek!
Avrupalıların Zenginlik Sembolü Haline Gelen Perukların Altında Sakladıkları Sırlarına Çok Şaşıracaksınız!

Popüler İçerikler

AK Parti'de Kritik Sokak Köpeği Zirvesi: Uyutulma Seçeneği de Gündemde!
Tiryakinim’i Bayhan'dan Daha İyi Söyleyebileceğine Kanaat Getiren Yeliz Yeşilmen Performansıyla Topa Tutuldu
Tam Bir Erkek Annesi: Oğlu Can'la Yolculuğa Çıkan Ezgi Mola'dan "Anne Be" Dedirten Sözler
YORUMLAR
31.08.2022

Günümüzde de Türk firmalar Rusya'yı şekillendiriyor...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ