Farazi Sorulara Mantıklı Cevaplar: Herkesi 1000 Yıllığına Dondurarak Uyutsaydık Ne Olurdu?

Her hafta farazi ve muhtemelen çoğu kişinin kulağına saçma gelecek bir soruyu cevapladığımız içeriğimizde bu hafta 'Herkesi 1000 yıllığına dondurarak uyutsaydık ne olurdu?' sorusuna cevaplar arıyoruz.

Geçen haftaki içeriğimize buradan ulaşabilirsiniz!

Farazi Sorulara Mantıklı Cevaplar: Tüm Buzullar Bir Gecede Eriseydi Ne Olurdu?

Yükselen sıcaklık, kötüleşen hava kalitesi, kötü hava koşulları, nesli tükenen hayvanlar, hastalıklar...

Bunlar dünyamızı aynı şekilde kirletmeye devam edersek karşılaşacağımız şeylerden yalnızca birkaçı. Hem de zamanımız hızla tükeniyor... Bu yüzden diyelim ki gezegenimizi kurtarmak için hızlı bir plana adım attık ve hiçbir şey ama hiçbir şey yapmamaya karar verdik. Tabii bunu bırakalım dünya mahvolsun anlamında söylemiyoruz.

Fakat diyelim ki tüm insanlığı 1000 yıllığına uyutsaydık ve bu sırada dünya kendini iyileştirseydi nasıl olurdu?

Dünyanın çok daha iyi durumda olacağına şüphe yok fakat uyanabileceğimizi garanti edebilir miydik? Şu an ABD'de kriyojenik yöntemlerle dondurulmuş 300, Rusya'da ise 50 kişi bulunuyor. Fakat şu ana kadar bu yöntemle uyutulup da uyandırılan birisi olmadı.

Bu işlemlerin hepsi günün birinde insanları uyandırabilecek teknolojinin var olması umuduna bağlı olarak yapılıyor.

Bu teknoloji insanların aşırı düşük derecelerde korunması ve daha sonra sağlıklı halde uyandırılması fikri üzerine kurulu. Kriyojenik dondurma yöntemi ile embriyolar bile başarılı şekilde dondurulup hayata döndürülebiliyorlar. Hatta beynin yapısı bile korunabiliyor. Tek sorun şu ki, beyni çözdürdüğümüzde tekrar çalışmasını sağlayamıyoruz henüz.

Ama hadi içeriğimizin hatırına tüm işlemi mükemmel hale getirdiğimizi ve 8 milyar insanı bu şekilde dondurabildiğimizi varsayalım.

Bu kadar kişiyi koyabilmek için muhtemelen büyük uyku merkezleri kurmamız gerekirdi. Bu ortaya çıkabilecek bazı sıkıntıların daha kolay üstesinden gelinmesini sağlardı. Ayrıca bu süreçte yapılarımızın çürümesi kaçınılmaz olacağı için bunların da üstesinden gelmemiz gerekirdi. Tabii bu her insan yapımı yapının yıkılıp gideceği anlamına gelmiyor, çünkü bu süreçte herkes uyuyor olmazdı.

Her şeyin yolunda gittiğinden emin olabilmek için bazı gönüllülerin ya da belirlenen kişilerin uyanık kalması ve her şeyin doğru işlediğinden emin olması gerekirdi.

Avustralyalı genetikçi Ian Franklin ve Amerikalı biyolog Michael Soulé stabil bir nüfusu böyle bir sistemde işler halde tutmak için 500 kişinin yeterli olacağını iddia ediyorlar.

İnsanlığın çoğunun uykuda olduğu süreçte dünyamız iyileşirdi. İklim krizi 40 yıl daha devam edecek olsa da...

Yaklaşık 10-20 yıl sonra evlerimiz yıkılmaya başlardı, 100 yıl sonra ise ahşap yapılar yok olur, çelik olanlar ise paslanmaya başlardı.

Şehirlerimiz bitkilerle dolmaya başlar, yeni nehirler oluşur, pompaların suyu dışarıda tutmadığı tüm metro istasyonlarımız su altında kalırdı.

Birkaç yüzyıl sonra birçok bitki ve hayvan türü insanlar gezegeni ele geçirmeden önceki normal sayılarına kavuşurdu.

500 yılın sonunda ormanlarımız 10 bin yıldır olmadıkları kadar sağlıklı hale gelirlerdi.

Ve sonunda uyandığımızda, 1000 yıl sonra, dışarıdaki dünyayı tanıyamaz hale gelirdik.

Gezegenimiz canlı ve yeşil olurdu ama evlerimizin ve şehirlerimiz yok olmuş olurdu. Herkes uyandığında bolca şey inşa etmemiz gerekirdi ama hiçbir şey eskisi gibi olmazdı.

Çünkü 1000 yıl uyumayı kabul ettiğimize göre ikinci şansımızı çöp etmemek adına radikal kararlar almış ve bu kararları benimsemiş olmamız gerek!

Hem bu gezegene verdiğimiz zararın hatırlatıcıları hala çevremizde, 1000 yıl geçse de. Mesela karbon dioksit seviyemizin normale dönmesi 1000 yıldan fazla sürerken radyoaktif materyaller ve bazı organik materyaller (mikroplastikler gibi) bundan yüz milyonlarca yıl sonra hala gezegenimizde çözünmemiş olurdu.

Şu an böyle bir şeyi yapabilecek durumda olmadığımız gibi, muhtemelen yapabilecek duruma geldiğimizde çok geç kalmış olacağız.

Peki zor hava koşullarına, tsunamilere ya da depremlere hazır mıyız? Gezegenimiz zarar gördükçe işler sadece daha kötüye gidecek. Belki de bunun farkına varmanın şu an tam zamanıdır. Bunu okuyor olmanız, size verilen bir mesaj, adım atmanız için bir yoldur. 'Tek başıma ne?' yapabilirim diye düşünmeyin, bir bakmışsınız arkanızda yığınlar var.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir!

Bizler İçin Hala Bir Bilinmez Olan Evrenimiz Hakkında Muhtemelen Daha Önce Duymadığınız 14 İlginç Bilgi
Acayip Bilgiler Kuşağı: Beyninizi Her Yanı Klimalıymışçasına Serinletecek 15 İlginç Gerçek
İlk Bakışta Oldukça Normal Görünen Fakat Hikayelerini Öğrenince Kanınızı Donduracak 15 Yeni Fotoğraf

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
YORUMLAR
09.07.2020

Daha basit bir yöntemi var aslında , çevreye daha saygılı yaşamayı deneyebiliriz.Şehir içi araç kullanımını hemen hemen hiç olmasın.Fabrikalar atık atmayı , insanlar da çöp atmayı bıraksın. Her sene milyonlarca ağaç dikelim,avlanmayı bitirelim. 10 seneye toparlarız bence.

09.07.2020

geride 500 bakici kalsa, her nesilde hayatta kalan 3 cocuk ile nufuslarini %50 artirsalar. bin yil 40 ila 50 nesil demek, 40 nesilde 5.5 milyar nufusa ulasiyorlar, dunya basladigi yere geri donmus olur :)) 6 milyar insani es kaza uyandirirlarsa uzerine nufus ikiye katlanir. hep diyorum dunyanin esas sorunu nufusun cok yuksek olmasi. nufus 1milyarin altinda olsa istedigin gibi v8 motor arabanla litre litre benzin yak, doga bunu tolere edebilecektir, ekosistem icinde co2 gibi madde birikimleri olmadan geri donusturelecektir. bunu sagliyamadigin surece urettigin cozumlerin hepsi farazi kalir. her 15 yilda bir nufusuna yeni 1 milyar eklenirken istedigin kadar vegan yasa, yenilenebilir enerji kullan gittigin yol kacinilmaz olarak aynidir, ulasabilecegin tek basari sorunlari kendinden bir sonraki nesle itelemek olur. kafalari, gelecek vizyonunu degistirmeden insanlari bin yil uyutmak sadece ve sadece ayni sorunlari bin yil ileri iteler.

500 kişi yeterli ama bu 500 kişiden çıkacak neslin sürekli bu işi yapacağının garantisi yok. Hastalığa veya dondurulamayan insanların saldırısına uğrayıp kayıp verirlerse ? Hadi başı boş kaldık şiddetli deprem ile tsunami veya bir patlama ile tesisin zarar görmeyeceği ne malum ? %100 tüm insanlar dondurulamayacağı için uzaktan yakından olma olmasılığı da yok bence.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ