“Ben bir robot değilim, elbette duygularım var ama yanlış gördüğüm şeyleri söylemekten de asla vazgeçmeyeceğim.”
“Kadınlar hâlâ aynı hikâyeleri oynamak zorunda kalıyor.”
'Babamın babası, Erbil doğumlu. Babamın babaannesi ise Kerkük Türklerinden. Dedem Osman Abdullah, Irak ordusunda albaymış. Türkçe, Kürtçe, Arapça, İngilizce ve Almanca konuşurmuş. Babam, 1972'de Irak'a gidip Osmanlı tebaasından olduğumuzu gösteren zürriyet belgesini almış. Babamın, annesinin babası ise şimdi Karadağ'a bağlı olan Pljevlja'dan (Taşlıca). Orası, dedemin köyüymüş. Mussolini'den kaçarak Türkiye'ye gelmişler. Anneannemin kökeni ise Saraybosna'ya dayanıyor. Onlar da küçükken Karamürsel'e gelmişler. Annemin baba tarafı ise 1939 Erzincan Depremi'nden sonra Erzincan'dan İstanbul'a gelmiş. Kafanız çok karıştı değil mi? Benim de yıllardır çok karışık! Daha da çok detay var ama anlatmayayım. Kısaca ben İstanbulluyum!
“Güçlü görünmek zorundayız çünkü sistem bize zayıf olmayı yakıştırmıyor.”
'Şu an Gezi'den, henüz yasadan geçmemiş etki ajanlığı saçmalığından tutuklandığı, akıl almaz bi yerdeyiz. Herkes korkuyor ve herkes haklı bu distopyada korkmamak için sebebimiz yok'
“Sette o dönem beni tek seven vardı, çaycı! O da hiç çay içmiyorum diye”