Ezoterizm, Sayılar ve Müzik

'Ezoterik' kelimesinin anlamı olarak içerdiği bilgi çoğunluğa açıklanmayan ve sadece takipçileri arasında birinden diğerine ve genelde sözlü olarak aktarılan her türlü gizli öğretiye uygulanan bir terimdir. (Akıncı, 2008: 13). 

Ezoterizm, sadece seçilmiş belli gruplara yazılı ve sözlü semboller aracılığıyla aktarılan metafizik bilgiler bütünüdür şeklinde bir tanım da yapılabilir (Alantar, 2013: 174).  

Ezoterizm

Ezoterizm sözcüğü köken olarak Yunanca “Esoterikos” sıfatından türetilmiştir. Ezo, Yunancada “iç-içrek” anlamı taşımaktadır. Ezoterizm, içeride olan, saklanmış olan, gizli olanın bilimi anlamına gelmektedir. Ezoterizm, bir öğreti sistemidir. Panteist dünya görüşünün tek kelime ile anlatımıdır (Gener, 2014).

Sözcük ilk olarak, miladi ikinci yüzyılda Antik öğretilerin, özellikle de Pisagorculuğun etkisi altında kalan Hıristiyan öğretisi için kullanılmaya başlanmış ve zaman içinde bazı insanların, başkalarına açık olmayacak şekilde özel bilgi edinme süreçlerine sahip olduklarını ifade eden bir terim haline gelmiştir (Başdemir: 76).

İslami coğrafyada adı geçen Bâtinilik sözcüğünün karşılığı içrekçilik ve ezoterizmdir. Tüm içrekçi oluşumlar, dünyada ortak bir adla adlandırılmamaktadır. İçrekçiliği farklı kültürel yapılanmalar ya da toplumsal örgütlenmeler içerisinde görebilmek mümkündür. Uygur Kolonilerinden Mısır’daki Hermetik inanışlara, Antik Yunan Orfizminden semavi dinler içerisindeki farklı örgütlenme ve topluluklara kadar birçok ezoterik topluluk bulunmaktadır ve bunların tarihlendiği dönemler ve bulundukları bölgeler birbirlerinden farklıdır (Mustan Dönmez, 2019: 93).

Ezoterizmin unsuru insandır. Amacı, hayatın nedenlerine dair temel soruları cevaplandırmanın yolunu açmaktır. Herkes bu yolda tek başına yürür ve sorularını kendi kendine cevaplandırır. Bu yolda ne bir dogma kullanılır ne bir öğreti önerilir. Bir öğretiye bağlı olan, belli kalıplarla düşünen, kendi doğrularını sürekli sorgulamayan bir insanın ezoterizmi algılaması mümkün değildir. Şüphe ve sorgulamanın bittiği yerde Ezoterizm de biter (Gener, 2014).

Orpheus’un müzik algısı

İlk çağ ezoterik öğretilerine ilk örnek olarak Orfeusçuluk incelenebilir. Bu öğreti adını ünlü efsanevi kişilik Orpheus’dan almaktadır. Orfeusçuluk Yunan dünyasında MÖ 4. yüzyıldan itibaren ortaya çıkmıştır. Hatta o dönemde bile Orpheus halk arasında popülerdir. Ancak bu öğretinin kökeninin daha da eskilere dayandığı düşünülmektedir ( Hermetics Resource Site  )

Trakya Kralı Oiagros ve Müz Kalliope’nin oğlu olan Orpheus, ölümlüler arasında gelmiş geçmiş en büyük şair ve müzisyenlerin en meşhuruydu. Apollon ona bir lir hediye etmiş; Müzler de çalgıyı nasıl kullanacağını ona öğretmişler. 

Çaldığı müzik aleti, Apollon’un Hermes’ten alarak ve kendisine verdiği yedi telli lirdir. Kral Midas’a, Eleusis gizemlerini ve ayinlerini öğrettiği söylenir. Ancak, Tanrı Apollon’a tapındığı için bir Baküs ayininde öldürülmüştür. Orfeus, Apollon dininin reformcu lideri ve Diyonisos kültünün kurucusudur. Hermetik inancı Yunanistan’da ilk tesis eden kişi olan Orfeus, Osiris rahiplerinin ilk Yunanlı öğrencisidir (ekstrembilgi.com).

Yunan mitolojisinde kahramanların ölüler ülkesine gidişi rastlanılan bir motiftir. Ancak bu motifin; ezoterik erginleşmedeki ölüm deneyimi ile ilgili olduğunu düşünülmektedir. Nitekim Orpheus da erginleşmiş (inisiye olmuş) bir kahraman olabilmek için ölüm deneyimini yaşamıştır ve sanatı sayesinde buradan kurtulmayı başarmıştır. Orpheus’un buradaki hatası, bu aşamayı geçiren bir mürit olarak ardına bakmasıdır; çünkü bu deneyimi yaşayanların ardına bakmamaları, bir türlü geçmişle bağlarını koparmaları gerekmektedir. Orpheus burada bu kuralı çiğneyerek kendini “ağaç gibi, ağacı kökleri” gibi bağlayan, tutkunu olduğu şeyi kaybetmiştir. Orpheus’un karısını ikinci kez kaybettikten sonra yedi ay ağlaması ve lirinin yedi telli olması da yedi sayısının evrensel bilginin yedi anahtarını göstermesidir ve sembolik bir anlatımdır.

Pythagoras’ın müzik algısı

Pythagoras’ın fiziksel dünyanın işleyişini anlamaya yönelik incelemelerinde, manevi ve tanrısal olana duyduğu yoğun ilginin etkisi hissedilebilmektedir. Ruh göçüne (reenkarnasyon) inanan Pythagoras, kendi geçmiş yaşamlarını anımsadığını iddia etmektedir. Ruhun bedensel yaşam yoluyla arınana dek başka bedenlerde yeniden doğmaya devam edeceği şeklindeki öğretisi, Eleusis Gizemleri’yle paralellik göstermektedir. Bu öğreti Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi pek çok filozofu etkilemiştir (Stuttard,2016: 44-45).

Matematik, gökbilim ve müzik konularında çalışmıştır. Sayı ve armoni bağlantısından söz etmektedir. Evrendeki cisimlerin hareket ederken belirli aralıklarla ses çıkardığını söylemektedir. O’na göre, ruhun temizlenmesinde müzik bir araçtır (Yıldırım, Koç, 2008: 31).

Zıtların birliği anlamındaki armoni, resimde ve müzikte, aynı zıtlıklar prensibine göre inşa edilmiştir. Günümüzde müzik estetiği adına oluşturulmuş armoni bilimi, Pythagoras’ın quarte (dörtlü), quinte (beşli) ve octave (sekizli) sayı uyumu mantığı ile inşa edilmiş ve tüm müziksel sistem, subdominant (alt güçlü) nitelikli olan dörtlü aralık (quarte), dominant (güçlü) nitelikli olan beşli aralık ve tonik (durak) nitelikli olan birli-sekizli (octave) aralıkla inşa edilmiştir. Bugünün Batı müziği ses sistemi, Pythagoras’ın ezoterik bilimine ve güçlü matematiğine çok şey borçludur (Mustan Dönmez, 2017: 34).

Müzikte ahengi ya da harmoniayı arayan Pythagorasçılar bu düşüncelerini “kürelerin müziği-uyumu (armonisi)” teorisi ile ortaya koymaktadırlar. Bu uyumun kaynağında ise sayıların olduğuna inanırlar ve bu nedenle Pythagoras felsefesi “sayılar” üzerine kurulmuş bir felsefedir. Pythagorasçılar söz konusu “evrenin müziği” anlayışlarını, dizinin durak sesi olan mese’nin önemini, onu güneşe, diğer sesleri ise gezegenlere benzeterek ortaya koymuşlardır (Akan, 2017: 90-91).

1. Dorian (Güneş)

2. Phrygian (Venüs)

3. Lydian (Mercury)

4. Mixolydian (Ay)

5. Hypodorian (Satürn)

6. Hypophrygian (Jüpiter)

7. Hypolydian (Mars)

Pythagoras’ın okulunda verdiği eğitim, Quadrivium yani matematik bilimler kapsamındaki aritmetik, geometri, astronomi ve müzik üzerine kurulmuştur. 

Günümüze ulaşan bazı bilgilerin ışığında şunu söylemek mümkündür; Pythagoras’ın bir gün demirciler çarsısında yürüdüğünde birbirinden farklı çıkan sesleri takip ederek, farklı boylarda demir boruya vurulduğunu duymuştur. Bu farklı boylardaki boruları toplayarak üzerinde çalışmalar yapmaya başladığında fark eder ki: değişen boru uzunlukları sesin frekansını belirlemişti.

Böylelikle müzik kuramının kurucusu olan Pythagoras, sesin değişmesinin, tizliğinin ve pesliğinin tel boyunun değişmesine bağlı olduğunu ortaya koyarak, müzikte ilk temel diziyi yani Pythagoras dizisini (gamı) elde etmiştir (Akan, 2017: 93).

Pythagoras, matematiksel kuramlar ve bu kuramların müzikle ilişkisine yönelik derinlik kazandırarak, bu derinliği kendi kurduğu ses sistemine uygulamıştır. Başka bir deyişle Pythagoras, ezoterik teolojiye matematiksel ve müziksel bir derinlik de eklemiş dahi bir inisiyedir (Mustan, Dönmez, 2017: 35).

Zeynep AYDIN YAVUZ

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!