Kendimizi sahip olduklarımızla tanımlamak da bizi kendimizden ve özümüzden uzaklaştırır.
Baudrillard, tüketim toplumu kitabında (3) tüketim insanının bir hazzı “atlama” korkusuyla yatıp kalktığını, bir süre sonra da arzu ve zevkin yerini saplantı haline gelmiş bir merakın aldığını ifade eder. ‘Fun Morality’ olarak ifade edilen anlayışta, yaşamın amacı artık bir nevi haz almaya ve eğlenmeye dayalıdır. Bu yaşama biçiminde haz almak ve kendini ödüllendirmek zorunluluğa dönüşür.
Eğlenmek ve haz almak elbette harika bir şey, burada sorguladığımız durum haz odaklı bir yaşamı, sahip olmaktan ibaret sayan anlayıştır. Tükettikçe kendinden uzaklaşır, yalnızca tükettiğin meta olursun. Acısını dindirmek için daha çok tüketirsin ve günün sonunda tatminsiz, mutsuz, anlamını bulamamış bir yaşam kalır geride.
İnsan Hayal Ettiğidir
Yaş Alan Türkiye araştırmasının bir diğer çarpıcı sonucu, katılımcılara “Ne olduğunda kendini yaşlı olarak tanımlarsın?” sorusu yöneltildiğinde ortaya çıkıyor. Özellikle 45-55 yaş aralığındaki katılımcılar bu soruya “hayattan yorulduğumda” cevabını veriyor. Takip eden diğer yanıtlar ise şöyle; “Elden/ayaktan kesilince”, “Hastalıklar başladığında”, “Yüzümde kırışıklıklar olduğunda” ve “Hayal kurmayı bıraktığımda”.
Oysa insan hayal ettiğidir. Beynimizin zihnimizin bir özelliği olarak hayallerimizde yaratımlar yapar, kendimize yeni olasılıklar evreni oluştururuz. Birçok araştırma da gösteriyor ki çocukken yüksek olan hayal kurma oranı yetişkinlikte oldukça azalıyor. Hayal kurmayı, sahip olmaktan çıkarıp şimdiki an deneyimini güzelleştirici bir zihinsel eylem olarak içselleştiren insanların hayal kurmayı bırakması mümkün değildir. Ancak umudu kalmamış biri hayal kurmayı bırakabilir. Araştırmada ortaya çıkan,
“Hayal kurmayı bıraktığımda yaşlanırım.”
Yanıtı o kadar anlamlı ki! Yaşlandıkça birçok şeyi yitirmeye ve dönüştürmeye başlarız. Etrafımızda daha çok insanı bu hayattan uğurlarız, yaşarken hayatımızdan çıkardığımız birçok insan olur, başkalarıyla kurduğumuz ilişkiler farklılaşır, fizyolojimiz değişir, sağlığımız bozulabilir, iş hayatından çekilebiliriz, meraklarımız ve ilgi alanlarımız değişir, kayıplar, gidenler, gelenler derken birçok duyguyla ve kayıplarla baş etmeye çalışırız. Bu senaryodan bir dayanıklılık ve kabul becerisi çıkarabilirsek umut var.
Hayatı verdikleri ve aldıklarıyla kabul etmiş,
Dayanıklılığı artmış,
Umudunu koruyan,
Şimdiki an deneyimini hayatına yerleştirmiş,
Hayal kurmaya devam eden,
Özüne doğru yolculuğa çıkmış bir bilince sahipken, yaşlanmak kimin umurunda!
Yararlanılan Kaynaklar
(1) İstatistiklerle Yaşlılar 2022. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Yaslilar-2022-49667&dil=1
_(2) FutureBright Group “Yaş Alan Türkiye ve Yeni Pazarlama Paradigmaları”. https://www.marketingturkiye.com.tr/haberler/markaniz-orta-yas-krizine-hazir-mi/_
(3) Jean Baudrillard (1997). Tüketim Toplumu. Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
Instagram1
Instagram2
Twitter
Sakalımda beyazlar çıktı be 🥹geldik gidiyoruz ✋🏻