Yoğun iş stresi, hızla akan hayat ve bunların etrafında dönen koşturmalarımız. Bu yavaşlama ihtiyacımız öyle bir noktaya ulaştı ki bazen tatillerin içinde bile bir nefes almak, durup dinlenmek isteriz. Gezgin ruhumuz kimseyi yanıltmasın, herkesin birkaç saat bile olsa kafa dinlemeye ihtiyacı vardır değil mi?
Doğa ile bütünleşip daha yoldayken iki dağın arasından tamamını görmeden heyecanlanıp merak duyacağın bu yer , Slovenya halkının belki de kalbini gösteren önemli bir bölge.Bu rengarenk bölgede doğanın içine kendini teslim etmiş, bu gölün ortasında ki adacığa ufak bir kayık ile ulaşıp şöyle bir havayı soluduktan sonra gözlerini kapatıp içine dolan huzuru hissetmen eminim ki yaşadığın tüm stresleri sana unutturacak eşsiz bir zaman dilimi olacaktır.
Hollanda’ nın dümdüz ve yeşil fotoğraflarını, karpostallarını görmüşsünüzdür. İşte burası yeşilin en güzel tonlarının buluştuğu yer adeta. Amsterdam’ dan sadece 1 buçuk saat uzaklıkta rengarenk ve küçük evleri ,motorlu hiçbir taşıtın olmadığı yürüyüş yolları ve köy içindeki ulaşım kanalları insanı başka diyarlara götürmeye yetiyor artıyor bile. Sakin ve yemyeşil bir hayat yaşamak istiyorsan burası tam sana göre. İstersen bir ağacın altına oturup huzurla kitap oku, istersen küçük elektrikli teknelerle kanallar arasında köyü gez, istersen yürüyüş yollarında saatlerce yürü. Hepsini yaparken hissedeceğin tek bir duygu var. Huzur.
Norveç kültürünü mimarisini huzurunu ve diğer bir çok şeyi bir arada görmek istiyorsan kesinlikle önce Bergen’e gitmelisin. Renkli ahşap evleri fiyordları ve tepelerinden seyredebileceğin harika manzaralarıyla Bergen tam bir cennet. Oslo ya da Flam’dan trenle gidebileceğin Bergen, yolculuk sırasında o kadar güzel manzaralar sunuyor ki kendini oraya ait hissetmen çok kısa sürüyor. Sabah güneş ışıkları ile denize yansıyan evlerin ve doğanın güzelliği karpostal gibi karşında duruyor. Bu huzurlu manzarayla güne uyanmaktan daha güzel ne olabilir ki?
İspanya’nın kalbi, Katalanların merkezi Barselona. Bu şehirde eğlencenin durulduğu hiç görülmemiş, neşenin azaldığına hiç rastlanılmamıştır. La Rambla’da başlayan sakin bir yürüyüş, geceye kadar onlarca farklı anıya, birçok yeni arkadaşlıklara yol açar. Peki bu deli dolu metropolün içinde Central Park’tan tam 22 kat daha büyük bir park olduğunu biliyor muydun?
Dünyanın en büyük şehir parkı olarak bilinen Carretera, sıradan bir parktan ziyade bir ormanı andırıyor. Sahip olduğu muhteşem manzaralardan bahsetmeyeceğiz ki gidince keşfetmesi sana kalsın. Trenle ve fünikülerle rahatlıkla ulaşabilirsin.
Pulpit rock asıl adıyla Preikestolen dünyanın en güzel seyir noktalarından biri. Norveç'in en güzel fiyortlarından Lysefjord’unu yukarıdan izleyebiliyorsun. En kolay gidebileceğin yol Stavenger üzerinden. Yol dediğime bakma, araç kullanabileceğin yol bir süre sonra bitiyor ve asıl kayaya tırmanmak için 2 saatlik bir yürüyüş ve tırmanış yapman gerekiyor. Bazen düz bir yolda orman içinde yürümen, bazen de kocaman kayaların üzerinden aşman ve son olarak muhteşem manzaralarla uçurumun kenarında yürümen gerekiyor. Tüm bunları yaptıktan sonra zirveye çıkıyorsun.